başımı cama yaslamış dışarıyı izliyordum. hafiften yağmur yağıyordu.
yaklaşık 10 dakikadır yoldaydik ve birazdan kasabadan çıkacaktık. hiç gitmek istemiyordum. bu aileler neden böyleydi ki?
kulağıma kulaklığı takıp gözlerimi kapattım. annem ve babam hiç konusmamisti. onlardan özür dilemem gerekiyordu. sonuçta bi vampire kanımı vereceğimi onlara söylememiştim.
kulaklığı çıkarıp biraz öne yaklaştım.
"anne baba" dedim ikiside aynı anda "efendim" dedi. "bana kızgın mısınız" diyerek konuya girdim.
"biraz kızgınız yaptığın çok tehlikeliydi Tuana" dedi annem. haklıydı aslında. "ama aynı zamanda da seninle gurur duyuyoruz" dedi babam. kocaman gülümsedim. "arkadaşlarını canı pahasına da olsa kurtarmaya çalıştın. bizim kızımız bu işte." dedi babam tekrardan.
"evet ama yine de tehlikeli birseydi" dedi annem. bu anneler hep aynı be..
sessizlik olunca gözlerimi tekrar kapattım.
uyuduğumu boynumun ağrısından farkettim. saate baktığımda sabahın 5 i olmuştu çoktan. "ne kadar yolumuz kaldı" diye sordum. "geldik 5 dakikaya evdeyiz" dedi babam.
evin önünde durunca ofladim. zorla da olsa arabadan inip eve girdim. ev mobilyaliydi. duvarlari açık pembeydi ve dışarı da küçük havuzu vardı. aman ne güzel dedim içimden. burası her ne kadar güzel olsa da ben orayı istiyordum. çünkü orda arkadaşlarım vardı.
"ben üst katta ki odayı alabilir miyim" dedim. "alabilirsin kızım" dedi annem. hızla odaya çıktım. yatağın üzerine oturup telefonu elime aldım. tam o sırada grup araması geldi. bizimkilerdendi. açtım.
"nasılsın Tuana" dedi leya her zaman ki gibi neşeli sesiyle. "iyiyim siz nasılsınız" dedim. "bizde iyiyiz" dedi leya. "orda havalar nasıl" dedi Çağan. "sıcak" dedim. "bu mevsimde" diye sordu. "evet" dedim. biraz daha konuşup telefonu kapattım. çünkü annem çağırıyordu. aşağı inip annemin yanına gittim.
"yemek yicez kızım" dedi annem. "canim istemiyor" dedim ama babam zorladı. "yemekten sonra sana okulunu gostericem" dedi babam. ne okuluydu ya? hem bu kadar çabuk nasıl okul buldu ki?
"daha yeni geldik baba bi dur bi nefes al" dedim gülerek. oda aynı şekilde gülerek karşılık verdi.
yemeğimiz bitince okulu gösterdi bana begenmemistim. igrenc ötesi.
çoktan sabah olmuştu. okula gitmek istemiyordum ki ben??
oflaya puflaya okula gittim. müdürden sınıfımı öğrenip gitmeye başlamıştım. ki birden biriyle çarpıştık.
"önüne baksana be!" dedi. sinir olmuştum. çünkü carpan oydu. "pardon! çarpan sensin" dedim bağırarak. "sen hangi cesaretle bana bağırıyorsun" dedi. "hayırdır İngiltere prensesi ile mi görüşüyorum?" dedim dalgaya vurarak.
"bana bak kızım!! sen benim kim olduğumu biliyor musun" dedi. "umrumda değil" dedim. kizaran yüzünü görebiliyordum. "ben bu okulun sahibinin kızıyım! isminde cansu" dedi. çokta tın. "umrumda olmadığını daha önce söylemiştim diye hatırlıyorum" dedim ve omuz atıp yoluma devam ettim.
sinirden ellerim titriyordu. sakin ol Tuana sakin ol. dedim kendi kendime. sakinleşmem gerekiyordu. nefret ediyordum insanlardan. ben vampir arkadaşlarımı geri istiyorum.
sınıfa girip yerime geçtim. ama o kızla aynı sınıftaydık. çok güzel vallahi! daha ne gelecek acaba başımıza!
dersler bitince eve gitmek için okuldan çıkıyordum ki o kız beni durdurdu. yanında arkadaşları da vardı. "ne o korkup arkadaşlarını mı getirdin yanında" dedim. birden saçıma yapıştı. diğerleri de kolumdan tuttu. hızlıca kasıklarına tekme atıp kaçtım. eve gidip odama çıktım.
ağlamaya başladım. ben normal insanlarla anlaşamıyorum kii!!
burası bir cehennem sanki!
ölüm dünyasına hoşgeldiniz!...
(oy az olursa yeni bölüm atmayacagim) 💞