"Selen tekrarla niye toplanmıştık?"
"Proje BFK'nin hayata geçirilmesi için." Lal masanın başında bi ileri bi geri asker adımları atarken adeta bi komutan edasıyla devam etti "tanımla"
"Yani büfenin kurtarılma operasyonu."
"Aferin, dalıyorsun dalma. Kaldığım yerden devam ediyorum, dikkatli dinleyin. Büfenin kazancı çok iyi ama borcun sürekli arttığını düşünürsek şimdilik bize pek bi yararı yok. Denis Meriç'in büfenin satılacağından haberi var mı?"Helin'le aynı anda büfede Denis'in yerine bakan Meriç'e baktık.
"Meriç demişken"dedim Denis'e dönüp "Formayı giymesi için onu nasıl ikna ettiniz?"Denis sargılı elini ovalarken tekdüze bi sesle konuştu "İddiaya girdik kaybetti."
"Konuyu dağıtmayın! Denis sorumu cevapla."
"Yok."
"İyi tamam, annenle konuş müsait bi zamanda işten çıkartsın." Denis tekdüze ruh halinden çıkıp alışılmadık duygu yüklü bi şokla bağırdı "Ne!? Neden?? olmaz."
"Olmaz mı?"
"Evet olmaz, onun bu işe ihtiyacı var."
"İhtiyacı varsa başka bi iş bulabilir. Sizin de şu an gelen her paraya ihtiyacınız var bi de ekstra şeylere para dökemezsiniz."
"Hayır dedim Lal hem büfeye garson lazım."
"İşte o yüzden diyorum ya, artık Meriç'e ihtiyacınız yok çünküü büfenin yeni garsonları biz olucaz." Lal kimsenin araya girmesine müsade etmeden eliyle herkesi susturup konuşmaya devam etti. "Yani büfeye göz kulak olucaz gibi bi şey. Kimin hangi gün geliceğini mesai saatlerini falan detaylı bi şekilde konuşmamız gerekiyor tabii ama en azından Aslı teyzeler biraz rahatlayana kadar bu geçici bi çözüm olabilir diye düşündüm. Şimdi daha iyi bi fikri olan var mı?" Masadan kimsenin sesi çıkmadı.
"Güzel peki itirazı olan?" Helin bi sinek kuşunun kanat çırpışından bile daha hızlı bi şekilde elini havaya kaldırdı.
"Helin dışında itirazı olan var mı?"
"Ya hayır! bu şekilde kapatamayız bu konuyu. Hem bu tam çözüm bile degil. Bende Aslı teyzeyi bizden destek alma konusunda ikna edicez falan sandım."
"Helin Denis bunu istemiyor. Sadece bi kaç gün tepsi taşıcaz, başka çözümler karşımıza çıkarsa sonrasına bi şekilde bakarız."
"Lal Helin bi konuda haklı, büfeyi kollayalım kollamasına da bu sadece çıkan garson maaşından kurtarır bizi. Bizim daha kısa bi zamanda daha fazla paraya ihtiyacımız var. Kendimiz bi şekilde toplamaya çalışsak."Denis konuyu öğrendiğimiz ilk andan beri papağan gibi tekrarladığı cümleyi yine söyledi "Aileleriniz bilmeyecek."
"Ya dur Denis tamam onu kastetmedim. Bizim destek olmak için para kazanabileceğimiz başka yollar bulmamız lazım."
"Aslında bi yol daha var ama kabul etmeyeceğinizi bildiğim için söylemedim yani Selen'in kabul etmeyeceğini bildiğim için."
"Ney neymiş?" dedim merakla.
"Bi dahaki ayın başında bi yarışma var."
"Ne yarışması?" dedi Helin
"Ne yarışması olucak işte.." Lal'in sözünü tamamlamasına izin vermedim "Haklısın kabul etmezdim, boşa söyledin. Hem ben artık çalmıyorum biliyorsunuz."
"Selen eğer imkanın varsa bi bunu denesek ödül parası çok iyi. Bu parayı kazanırsak sıkışmadan büfenin kârıyla borcu tamamlayabiliriz."
"Yok, zaten tekte çıkamam."
"E yine Batu'yla çıkarsınız, o beraber çaldığınız zamanlar kimse önünüzde duramazdı hatırlıyor musunuz? Eğer beraber çıkarsanız net bu parayı kazanırız." Lal'in dediğine alayla güldüm "Batu mu gelicek yanımda? Uçtun, daha buraya bile gelmedi beyefendi.""Nereye gelmemişim?" Batu'nun arkamdan gelen sesi anlık nefesimin kesilmesine sebep oldu ama arkamı dönmedim, kızlar da yarışma konusunu ona açmadılar. Bu beni sevindirmişti çünkü şu anki durumumuzla bunu kabul etmeyip bi de üzerine kalbimi daha fazla kırıcağından emindim.
"Dediğim şeyi getirdin mi?" Helin'in sorusu üzerine Batu arkasından büyük karton bi poşedi masanın üzerine koydu "Poşedin içine mi koyup getirdin Batu?"
"Koluma takıp getirecek değildim herhalde."
"Onu demiyorum, kutusunun içinde getirsene emanet gibi taşımışsın aşkımı."
"O ne?" dedim merakla. Helin bi şey söylemeyerek sadece yavrusuna gururla bakan anne edasıyla aylarca almak için uğraştığı Birkin çantasını büyük bi özenle poşetten çıkardı. Lal heyecanla çantaya uzandı "Bu bebeği neden buraya getirdin?"Gerçekten Helin kafasına silah dayansa bile güneşin altına, kumlu plaja bırak Birkin çantasını bez sade çantalar dışında normal çanta bile getirmezdi. Çünkü getirince içlerinin hep bi şekilde kum dolduğu konusunda şikayet eder, güneşin altında renkleri solmasın diye hep üzerlerine bi şeyler örtüp gizlemek durumunda kalırdı.
Helin sanki çok önemsiz bi şey söylüyormuş gibi "Satıcam" dedi bizse duyduklarımıza inanamamıştık. Helin çantasına kavuştuktan sonra bi kaç gün kutusuyla uyuduğu için grupta dalga konusu olmuş insandı. Şimdi çantasını satıcağını söylemesi gerçekten çocuğunu satıcağını söylemesiyle aynıydı gözümüzde.
"Ne demek satıcam?" dedi Lal
"Sıra beklemek istemeyen bi enayi buldum demek. İlk el fiyatına bugün satıcaz bu bebeği."
"Lal onu sormuyor Helin, hem böyle bi şeyi kabul ediceğimi nerden çıkardın?"
"Denis şımarma, sonsuza dek garsonluk yapsak bile o parayı toplayamayacağımızı biliyorsun hem bunu satarsak Meriç'ine de kimsenin dokunmasına gerek kalmaz."
"Helin Denis haklı bu çok fazla bunu yapmana gerek yok, o çantayı almak için ne kadar uğraştığını biz biliyoruz."
"Evet ama aldığım şeylerden çabuk sıkıldığımı da biliyorsunuz sıkıldım satıcam bu kadar, abartmayın. Ayrıcaa babamın en sevdiği çocuğu olduğum için istesem bana yine alır."Batu o şımarık alaycı gülüşlerinden birini attı "Tabii babam, almayacak diye bi ay trip attığın çantayı dolabında görmezse hala en sevdiği çocuğu olucak mısın acaba?" Helin Batu'ya yandan bi dirsek attı "Batu yardımcı olmuyorsun."
"Yardımcı olmayacakta, satmayacaksın o çantayı konu kapandı." Helin Lal'e inat edermişçesine konuştu "Hiçte bile satıcam, hatta şimdi satıcam. Kalk Batu gidiyoruz." ve ardından Batu'yu da kolundan tutup kendiyle beraber ayağa kaldırdı.Lal Batu'yu gitmesin diye tutmak için ayağa fırladı "Batu hayır sakın!" Batu ellerini iki yana açıp omuz silkti "Üzgünüm kızlar ben de emir kuluyum."
Lal bi süre ayakta Helinlerin giden arabasına baktı ve kendisini sinirle sandalyeye attıp homurdandı "İnatçı keçi"
"Nereye gidiceğini bilen var mı?" dedim Lal'e dönüp ama sorumu orada olduğunu fark etmediğimiz Meriç cevaplayıp korkudan ödümüzü kopardı "Şıllık kuşunun yanına gitti."
"Ayh napıyorsun Meriç ödümüzü kopardın." Meriç ifadesiz suratıyla bana baktı "Özür dilerim"
"Ne zamandır bizi dinliyorsun?" dedi Lal şüpheyle Meriç'e.
"İsmim geçtiğinden beri, beni işten mi çıkartıcaksınız?" bu sorusu Denis'eydi. Denis aceleyle "Hayır" dedi.
"O zaman bahsettikleri senin Meriç ben değil miyim?"Lal'le aynı anda imayla birbirimize baktık. Denis'in böyle konuşmalar konusunda beceriksizliğini bildiği için Lal hızla konuyu dağıttı "Şıllık kuşu da kim?" Denis konunun dağılmasından memnun gibi Lal'i cevapladı "Hande"
"Hande ne alaka?" dedim hayretle
"Geçen gün arkadaşlarına yeni bi çanta alıcağı konusunda hava atarken duydum, o çanta sizin çanta olabilir."
"İnanmıyorum" dedi Lal iğrentiyle "Çantayı bi de o aptala mı satıcak? Kalkın gidiyoruz buna hayatta izin vermem."
"Denis sen burda kal oradan oraya sürüklenme şimdi."
"Yok ben de gelicem."
"Olmaz burda kal yorulma."
"Lal elim yaralandı ayaklarım değil, yürüyebiliyorum."
"Olsun hem sizin Meriç'le konuşucak şeyleriniz vardır."Lal Denis'in daha fazla bi şey demesine izin vermeden beni de alıp masada ikisini yalnız bıraktı. Onun bu planından pekte emin değildim, toplasalar bi ayda iki cümle konuşan iki insanı konuşmaları için yalnız bırakmak pek mantıklı bi fikirleri gibi durmuyordu yine de bunu yaptık ve Hande'nin storylerinden bulunduğu yer olan kulübe nefes nefese kalıncaya kadar koştuk.
~~~~~~~~~~~~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
✨Eskiden Yaz✨
Teen Fiction"Eskiden yazlar daha güzel geçerdi. Yemeklerin tadları, sıcak havada denize girip serinlemenin verdiği o keyif... Ama simdi yazlar yaz gibi hissettirmiyor. Havada boğucu bi sıcakla eski anıları anmaktan başka bir şey yapamıyoruz. Sahi ne zamandan so...