Beni sertçe kolumdan çekip dalganın arasından çıkaran kişi sıkıca göğüsüne bastırdı. Endişeyle kendisine bastırdığı kafamı kaldırıp yüzüne bakmadım ama güvenilir birinin kollarında olduğumu biliyordum. Ardından tanıdık olmayan ses korku ve şokla bana bağırdı.
"Napıyorsun?! Kendini öldürmeye mi çalışıyorsun?" Sorusuyla boğazımdan acı bi çığlık döküldü gizlemeye çalıştığım sessiz aglayışlarım artık bi çocuğun içli haykırışlı ağlamasına dönüşmüştü. Yanına nasıl getirildiğimi bilmediğim kardeşim ellerimden sıkıca tuttu .
"Abla!" Kırgın sesi söylemek isteyip söyleyemediklerini anlatırcasına çıkmıştı. 'kendini mi öldürücektin' der gibi.Ölmek mi istiyordum? Bilmiyordum. Kafam allakbullaktı neyi istediğimi bilmiyordum, ama neyi istemediğimi biliyordum. Hiçbir şey yapmamışken, bi babanın en değerlisi olmam gerekirken tek başıma yalnız bırakılmış hissetmek istemiyordum. Gülümseyen her yüzünün ardında hemen simdi bi şeye kızabilir korkusuyla yaşamak, hasta biriyle bi çocukluk, gençlik geçirmek istemiyordum. Hayır istemiyordum ölmek istemiyordum ama ölmek isteyecek kadar kırılmakta istemiyordum.
~~~~~~~~~Kendime gelebilmem icin bileğime sıkılan hoş tatlı bi koku burnuma dolarken daha yeni yeni getirildiğim yerin neresi olduğunu algılayamaya başlamıştım.
İlk kez gördüğüm gri siyah ağırlıklı amerikan mutfaklı salon tertemiz ve derli topluydu. Sanki birisi Pinterest'e koymak için bi ev dizayn etmiş gibi düzenli ve kusursuzdu. Mutfağın ordan gelen tıkırtı sesleriyle arkası bana dönük çocuğa baktım. Siyah kuzgun saçları yine gözüme takıldı, simsiyah bi saç görmek biraz garip hissettiriyordu.
Aralıksız yarım saat ağlamalı geçirdiğim sinir krizinden sonra Afra ısrarım üzerine gitmişti. Beni denizin içinden tutup çıkardığı için Kuzey abisine neredeyse sonsuza dek teşekkür edicekti. Öyle diyordu bu çocuğa "Kuzey abi?" Bi haftadır komada olmamın aileme birini bu kadar yaklaştırabileceğini hiç düşünmemiştim açıkçası. Beni bu herkesin tanıdığı ama benim ilk kez görüyormuş gibi hissettigim bu kişiyle bırakırken bile oldukca rahattı. Yinede Helinlere gidip orada kalmam konusunda benden söz almıştı ama doğrusu tanıdık birini şu an yanımda istemiyordum. Bunun birini kendime yakın hissedip hissetmemekle de alakası yoktu bazen hiç tanımadığımızı bildiğimiz birinin yanında kendimizi açmak daha rahat olurdu ve açıkçası su an tanımadığım bu kişinin evinde olmayi hiç umursamıyordum. Bu olmasaydı da kumsalda yatmayı planlanmıştım.
Kuzey elindeki tabağı bana doğru dönüp önündeki masaya koydu ve üzerine bi kaç bi şey serpiştirdi burnuma dolan leziz kokuyla bugün neredeyse "iyi ki ölmedin" pastam dışında hiçbir şey yemediğimi anca fark edebildim. Gözlerim yüzüne kaydı, bi yandan tabakla uğraşırken bi yandan da bana bakıyordu bunu fark edince utançla bakışlarımı kaçırdım ve üzerime örtülen yumuşak gri battaniyeye iyice sarıldım.
Kıyafetlerim ıslandığı için kardeşim evden üstün körü seçtiği bi pijamamı getirmişti, saçlarımı da kurusun diye omuzumdan aşağı sarkıtmıştım yine dogal lüle hallerine geri dönmüşlerdi sabah yine fönlemem gerekicekti. Önume konan sıcak tabagin kokusuyla düşüncelerimden sıyrıldım.
"Biraz bi şeyler ye sonra seni arkadaşlarının evine bırakırım."
"Nerden bildin?" dedim durgun bi sesle
"Neyi?"
"Aç olduğumu"
"Karnının gurultusundan"Ciddi mi diye yüzüne baktım hiçbir şaka belirtisi yoktu utançla ellerim karnıma gitti.
"Guruldadı mı?" Kusursuz bi gülüş kulaklarıma doldu, ellerini kağıt havluya kurularken sempatik bi gülümsemeyle arkasını döndü.
"Hayır, guruldamadı. Daha iyi hissedersin diye yaptım. Sıcak bi yemek bazen boş kuru laflardan daha iyi gelir." Bunları söylerken mutfağın loş sarı ışığının altında bi sandalyeye yerleşip eline kenarda tuttuğu bi kitabı aldı.
"Sen gitmek isteyinceye kadar burada duracağım o yüzden rahat rahat yiyebilirsin." Bana rahat bi alan vermeye çalışıyordu minnet dolu gözlerle ona bakıp elime çatalı aldım. Önümde bi şefin elinden çıkmış gibi duran soslu bi makarna vardı. Hala hafiften titreyen ellerimle bi çatal ağzıma attım ve sımsıcacık bi his bütün vücudumu sarmaladı. Sanki birinin kocaman sıcak sarılması gibiydi. Ağzımın içine giren tuzlu gözyaşlarıyla tekrar ağladığımı anca fark edebildim. Gözyaşlarım birbir yanaklarımdan dökülürken peşpeşe aldığım çatallarla bu sımsıcacık bi tabak makarnayı dünyanın en güzel yemeği olduğunu bilerek lezzetle yedim.
~~~~~~~~

ŞİMDİ OKUDUĞUN
✨Eskiden Yaz✨
Teen Fiction"Eskiden yazlar daha güzel geçerdi. Yemeklerin tadları, sıcak havada denize girip serinlemenin verdiği o keyif... Ama simdi yazlar yaz gibi hissettirmiyor. Havada boğucu bi sıcakla eski anıları anmaktan başka bir şey yapamıyoruz. Sahi ne zamandan so...