Ben Sen ve Tavşan Adası

22 2 5
                                    

Buraya neden tekrar geldiğimi bilmiyordum ama burdaydım işte neredeyse uçurumdan düşeceğim o yerde. Bankın yanindaki çınar ağacı hafif esen rüzgarla hışırdadı ve bi anlığına üzerime hiçbi şey almadan Helin'in bi parça elbisesiyle çıktığıma pişman oldum.

Kızlara babam yeni geldiği için eve gitmem gerektiğini. Annem de helinlerle kulübe gidiceğimi söylemiştim. İkiside yalandı ve burada ne yaptığımı açıkçası ben de bilmiyordum sadece bu sinir harbi üzerimdeyken ya da her an ağlamaya başlayabilecekken birilerinin yanında olmak istememiştim. Gözlerim yine buğulanınca sinirle bi nefes verdim yanağımdan akan bi damla yaşı  arkamdan gelen adım sesleriyle aceleyle sildim. Biraz yalnız kalmak için ille tanımadığım birinin evinde mi gecelemem gerekiyordu.
"Batu biliyorum eve gidicem demiştim ama şey oldu-" arkamı döndüğümde gördüğüm kişiyle şokla konuşmayı kestim.
"Batu? ben o kadar sıska mıyım?"
"Kuzey?" Kuzey yine en mükemmel haliyle koyu mavi gözleriyle karşımda dikiliyordu. Gözüm yoldaki durmuş siyah arabaya takıldı beni gördüğü için mi durmuştu? Tuhaf sahte bi gülümsemeyle gülümsedim.
"Burada ne işin var?"
"Bilmem denize bakmak istedim." Yanımdan umursamaz bi şekilde geçip banka rahat bi şekilde oturdu ve ciddi ciddi denizi seyretmeye başladı.
"Buradan mı bakıcaksın denize?"
"Evet?" Koyu mavi gözlerini bana dikti "Burayı sana kimin gösterdiğini unuttun mu yoksa?" Gözümün önünde yıldızlı bi gece geçip gider gibi oldu ve şaşkınlıkla ona döndüm.
"Sen mi? İnanamıyorum biz ne kadar yakındık? Senin sadece yeni taşınmış bi komşu olduğunu sanıyordum."
Omuzlarını silkti "Eh pek yakın değildik. düğüne beraber gidiceğin yeni taşınmış bi komşu o kadar."

Mahcubiyetle yanına oturdum. "Off evet Batu sanki böyle bi şeyden bahsetmişti. Özür dilerim hatırlamıyorum hiçbir şey hatırlamıyorum." Sıkıntıyla alnımı tuttum "Beynim kazan gibi".
"Sorun değil zaten anlaşmalı birliktelikti çocuklar sende kalsın."
"ha ha" hiç komik olmayan şakasından keyif alırcasına yandan gülümsedi.
"Bi dakika anlaşmalı derken?"
"Kapıma gelip düğüne seninle gelmem için  yalvardığında cok aciz duruyordun o yüzden, yoksa kabul edesim yoktu açıkçası."
"Ha ha sana ben mi teklif ettim iyi şakaymış?"
"Evet, hatta şu ellerinle etteğini bogdugun garip bi haraket yapıyordun itiraf etmem gerek o biraz tatlıydı."
"Ne!"
Kuzey gözleri kapalı otururken beni tekrarladı "Ne ne?"
"Ben öyle bi şey yapmam utanırım bi kere!"

Kuzey bilge bi edayla bana döndü ve sanki öğüt veriyormuşçasına "Selen bazen duygularımız utancımızın önüne geçer." dedi ama ben dalga geçtiğini biliyordum. Omuzuna vurup onu ittirmek istedim ama yerinden oynamadı bile.
"İğrençsin ben yapmam öyle bi şey" Derin mavi gözlerini her şeyi biliyormuş gibi bi edayla gülümseyerek gözlerime dikti.
"Ne yapmazsınn?" Sanki utanıp kıvranmandan hoşlanıyor gibiydi.
"Hoşlanmam, hoşlanamam mavi gözlüsün bi kere." İğrentiyle söylediğim şeyle kaşları çatıldı.
"Nesi varmış gözlerimin haberin yok galiba ama bunun gibisine başka yerde rastlayamazsın."
"Umrumda değil mavi gözlülerle kişisel bi savaşım var."
"Ben sana ne yaptım, evimde makarnamı yerken hiç öyle demiyordun."

Dün gecenin aklıma gelmesiyle yüzümdeki gülümseme soldu gitti. Kuzey yüzümün düştüğünü fark etmiş gibi ciddiyetle doğruldu.
"Anlatmak istersen bu şehirde senden başka kimseyi tanımadığımı bil ve tanımayı da düşünmüyorum o yüzden birini öldürüp gömdüysen bile sırrın benimle kalır."

İçimi rahatlatmak istemesine güldüm ama gülümseyen yüzümün aksine gözlerim yine dolmuştu. Kuzey ne yapacağını bilemiyor  gibiydi "ya da" dedi ayağa kalkıp elini bana doğru uzatırken "istersen yüzünü güldürebilirim."
"Çok kendinden emin gibisin"
"Gibi değil " dedi bilmiş bi şekilde "eminim."
~~~~~~~~~
Tanıdığımı unuttup artık hiç tanımadığım biriyle birlikte araba yolculuğu yapmak ne kadar doğruydu bilmiyordum ama nedense aklımı dağıtmak için iyi bi fikir gibi gelmişti. Kafamda hala milyonlarca düşünce dönüp duruken Kuzey arabayı denizin kenarında bi yere yanastırdı. Yüzümü buruşturup ona döndüm.
"Bekle, beni yemek yemeğe mi getirdin?"  Hiç kendinden emin duruşunu bozmadan arabadan indi. "Evet kahvaltıdan sonra bi şey yedin mi?" Sorusuyla hicbi şey yemedigimi hatırladım.
"Tahmin ettigim gibi" dedi önden yürümeye baslarken koşarak peşine takıldım.
"Yüzümü bi tabak yemek güldürmez söyliyeyim, yemek yemeyi sevseydim unutmazdım zaten." 
Gülümseyen sempatik bi yüzle yandan bana baktı "Balıkta mı?"
"E balık... " sesim giderek kısıldı "olabilir."

✨Eskiden Yaz✨Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin