Yalancı İyilikler

186 6 6
                                    

Evin kapısının önündeydim yol boyunca napıcağım hakkında düşünüp durmuştum.

İçimden bi ses her şeyi ortaya dök ne olucaksa olsun diyodu ama işin sonunda arkadaşlığımızın bozulma hatta grubun dağılma ihtimali vardı ve bu beni cok korkutuyordu.

Hala daha kafam düşüncelerle doluydu öyle ki annemin beni çağırma nedeninin üstüne düşünememiştim bile.

Kapının açılmasıyla düşüncelerimden sıyrıldım. Kapıyı açan annemdi yüzündeki huzursuzluktan ne olduğunu anlamıştım.

"Hoş geldin kızım baban geldi salonda." Sesi tedirgindi. "Hoş buldum" dedim içeri geçerken. Ona gözükmeden hızla merdivenleri çıkıp odama gitmeyi istedim ama ben daha iki adım atmadan salondan bağırdı "Selen! Buraya gel"

İçim sıkıştı kendi kendimi az sonra yaşıyacağım şeylere hazırlamak için derin bi nefes aldim ve salona girdim.

Televizyonun karşına oturmuş o tanıdık öfkeli gözlerle bana bakıyordu.
"Neredeydin sen?"
Gerginliğimi atmak için eteğimin ucuyla oynamaya başladım.
"Arkadaşlarımla lunaparktaydım."
Annem yanımda ayakta duruyordu her an bi şey olabilecek gibi tetikteydi.

"Erkek var mıydı?" Cevap vermedim eteğimin ucuyla oynayıp yere bakmaya devam ettim "Var mıydı!?" diye bi anda bağırdı korkuyla refleks olarak bi adım geriye gittim.

"Sen başımıza orspu mu okucaksın?" Annem araya girdi "Hasan lütfen" gözlerim dolu dolu baktım anneme tek diyeceği bu muydu?

O ağzından tükürükler saçarak bana doğru bağırmaya devam ediyordu ama ne dediğini kullaklarımın çınlamasından anlayamıyordum. Arkamı döndüm ve gözlerimden yaşlar süzülürken evden çıktım.

~~~~~~~~~~~

Kendimi yine en rahat hissettiğim yerde bulmuştum. Uzun süre boş gözlerle denizi izlerken kaç saat geçmişti bilmiyordum.

Annem ben evden çıktıktan sonra beni çok aramıştı ama hiçbirine dönmedim.

Söylediği o cümle kafamın içinde dönüp duruyordu, bütün hayatım boyunca da bi lanet gibi peşimi hiç bırakmayacaktı. Geceleri bazen beni nefessiz bırakıcak, istemesem de gözlerimi doldurucaktı. Babamın ikinci kişiliğinin bana hediye ettiği hiç kapanmayacak yaralarımdan biriydi..

Tekrar gözlerimin dolduğunu hissettim ve kafam dağılsın diye günün tarihini en son yazdığım notların altına, taşa kazımaya başladım ama duyduğum sesle durdum ve sıkıntıyla derin bi nefes verdim.

"Selen?" Şu an en yanımda istemediğim kişi arkamdan ismimi seslenmişti. Gözlerim her an ağlamaya müsait olduğu için arkamı dönmeyip taşı kazımaya devam ettim ama Furkan gelip bana doğru eğildi ve ne kadar yüzümü ondan kaçırmaya çalışsam da yüzüme doğru baktı.

"Ağladın mı sen?" hızlıca "Hayır" diyip yüzümü diğer tarafa çevirdim. Endişeyle yanıma oturdu "Ne oldu?"

Sorusuyla birlikte zaten dolu olan gözlerim tekrardan akmaya başladı, kendimi tutamayıp hıçkırarak ağlamaya başladım.

Furkan napıcağını bilemez şekilde elini omuzuma koydu. O an ne halde olduğumu umursamadan ona doğru döndüm, gözlerimden sürekli akan yaşlardan yüzünü net göremiyordum. Hıçkırıklarım öyle artmıştı ki nefes alışım zorlaşmıştı.

Aklımda dönüp dolaşan o cümle, hak etmediğim o muamele beni daha fazla üzüyor ağlayışımı daha çok şiddetlendiriyordu.

Furkan bi anda bana sarıldı. O anki şoktan mı yoksa sarılmasının bana iyi gelmesinden mi bilmiyorum ama sakinleştim ve gerçekten bu sarılmaya ihtiyacım olduğunu fark edip ben de ona sarıldım.

Sanki konuşmadan açımı hüznümü bilmeden beni anlamış neye ihtiyacım olduğunu bilmiş gibi hiçbir sey sormadan öylece sarılıyordu. Üzüntüm hafiflemiş, ağlamam durmuştu. Rahatlamış bi şekilde geri çekildim.

Teselli edişi için tam teşekkür edicektim ki köpek sesiyle ikimiz de yerimuzde sıçradık. Korkuyla arkamı döndüm "Chanel" dedim şaşkınlıkla.

Chanel Helinlerin köpeğiydi, beni tanımış şımarık sırıtışıyla yanıma geliyordu. Bütün üzüntümü unutup yüzümü anında bi gülüş kapladı ve ayağa kalkıp dibime gelen Chanel'i sevmeye başladım.

"Ne işin var senin burada?" Bana cevap verir gibi havaladı. Gülerek onu sevmeye devam ederken gözüm Chanel'in arkasında ayakta hayal kırıklığıyla bize bakan Batu'ya kaydı onu fark etmemle gülümsemem yarım kaldı.

"Batu?" dedim şaşırmış bi şekilde. Ne zamandır izliyordu bizi? Sarıldığımızı görmüşse yanlış anlamış olmalı diye düşündüm bi an ve saçma bi şekilde açıklama yapmaya kalkıştım ama o soğuk sesiyle beni susturdu "Chanel'i yürüyüşe çıkarmıştım gidelim biz."

Chanel'i yanına çağırdı, kızmıştı. Panikle gitmesin diye kolundan tuttum "Ben üzgündüm Furkan beni teselli etmek istedi."

Kendimi açıklama çabam onu etkilememişti hala aynı soğuklukla kolunu tuttuğum elime baktı bedenimi saran garip bi çekingenlikle elimi kolundan çektim.

"Açıklama yapmak zorunda değilsin hadi Chanel" dedi ve arkasına bile bakmadan gitti.

Ellerimi saçlarımın arasına geçirip sıkıntıyla offladım. Zaten aramız limoniydi bana o kadar sıkıntım olup olmadığını sorduktan sonra bu saçma sahneyi görmesi çok kötü olmuştu.

"Neden geldi ki buraya?" diye mırıldandım. Burası oldukça kuytu köşede kalan siteden gözükmeyen, köpek gezdirmeye hiç gelinmeyecek bi yerdi. Özellikle Chanel'la gelmesine anlam veremiyordum ama arkada ayakta bana bakan Furkan'ı gormemle anladım.

"Sen çağırdın" dedim fısıltıyla "Sen söyledin!" Bu sefer bağırmıştım. Furkan'ın yüzü kafası karışmış gibi bi ifade aldı "E evet sana belki destek olur diye."

Üzerine doğru yürüyüp sinirle bağırdım "Ben senden bunu istedim mi?" Bağırmamla daha çok panikledi "Sana iyi gelir diye düşündüm." "Ya sana ne. Sana ne!! Bana neyin iyi gelip gelmeyeceğinden sana ne."

Öfkeyle Furkan'ın yanındaki çantamı kaptım ve eve doğru yürümeye başladım.

"Dur" dedi panikle gitmemem için önüme geçerken "Kötü bi niyetim yoktu."

"Umrumda değil! Benim için bi şey düşünme, yanıma gelme, beni teselli etmeye çalışma, bundan sonra sakın karşıma çıkma." Omuzuna çarpıp yanından geçtim ve onu arkamda bırakıp eve doğru yürümeye devam ettim.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~

~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
✨Eskiden Yaz✨Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin