"Ekildim inanabiliyor musun?"
"Hak ettin ama.."
"Denis sen benim arkadaşımsın ya hani yanımda olsan." Denis Meriç'le girdikleri oyundan başını kaldırıp bana baktı.
"Ben Batu'nun da arkadaşıyım.. ayrıca sen de arkadaşısın. Onunla eş olarak gelmek zorunda değildin evet ama daha anlayışlı olabilirdin."
"Vaov icine Lal kaçmış gibi konuştun." Kafasını tekrar oyununa çevirip omuz silkti.
"Evet beni tembihledi."
"Ne! Ne konuda?"
"Kuzey konusunda seni teşvik etmesin diye." Cevap Denis'in hemen yanında oturan Meriç'ten gelmişti bi şekilde artık birbirimizin varlığını sorgulamiyorduk sanırım.
"Ne! böyle bi şey soyledi mi gerçekten. Kuzey'i de köşeye sıkıştırmış falan olmasın bunlar, zaten sabahtan beri Helin'i de gormedim."
"Kim kimi köşeye sıkıştırmış." Helin ağzı kulaklarında yanıma oturdu. Günlerdir bozuk olan keyfi yerine gelmiş gibiydi. Kollarımı birbirine bağlayıp tek kaşımı kaldırdım.
"Nerdesin sen sabahtan beri? Gelinin elbise değişimine de gelmedin. Toprak unuttuğu çiçek bilekliklerimizi verdi onu da kaçırdın gidip almalısın."Helin hiç oralı olmayıp hülyalı bi şekilde gözlerini kırpıştırdı "Olsun" başını kulağına takılmış çiçeği görmem için bana doğru çevirdi. "ben bugün yeterince çiçek aldım"
Şaşkınlıkla bağırdım "Furkan mı verdi!?" Saçını abartılı bi şekilde savurup kıkırdadı.
"Tabii başka kim olcak?"
"Barısmanıza cok sevindim."
Kulağının arkasına takılmış çiçeği görmek için başını bana doğru eğicektim ki masamıza damlayan halil gereksiziyle bütün isteğim ve şevkim kaçtı. Halil'i kovabilecek kadar dili keskin olan masadaki tek iki insanın da masayı çoktan terk ettiğini görünce Helin'le sesli bi iç geçirdik.
"Ne istiyorsun halil?" dedi Helin gözlerini devirirken. Sormasına rağmen masamıza neden damladığının farkındaydık.
"Lal ner-"
Helin kabaca sözünü kesti "Burada yok gördüğün gibi" Ama Halil'i bu muamele bi gram etkilemiş görünmüyordu. Pişkin bi şekilde masaya daha da yayıldı "He sorun değil beklerim yha"
"Bizim için sorun ama" Helin'in icinden mırıldanmasına güldüm.Halil'in sapıklık derecesinde olan bu takıntılı hali hepimizi bitirmişti artık. Belki birazcıkta dinlediğinde kendini öldürme isteği uyandıran şiirleri. Yine de çocuktan bi türlü kurtulamamıştık. Sanki fırlattığında geri sana dönen bumerang gibi bi şekilde sürekli yanımızda bitiyordu.
"Yanındaki çocuk nerde Selen? Ben olsam senin gibi bi güzeli yalnız bırakmazdım. Daha önce sana gözlerinin tilkilere benzediğini söyleyen olmuş muydu?"
"Hayır "dedim gözlerimi sabırlar dileyerek gökyüzüne dikerken "olmadı."
"ah üzüldüm bak şimdi oysa ben sana ne şiirler yazardım. Lal olmasaydı tabi anlarsın ya kıskanabilir sonra kızıl kestanem." dediklerinin çoğunu dinlemeden başımı salladım
"Tabi" en azından bu ilgisiz tavrımı görünce konuşmayı keser diye düşünmüştüm ama tabii ki yine bi gram konuşma azminden bi şey kaybetmemişti.Sandalyesini bana iyice yaklaştırınca ters bi şekilde ona baktım.
"Ama bi dans etmek istersen.."
"İstersem eşimle ederim sag ol." Halil bi sırrı paylaşıyormuş gibi bana iyice sokulup iğrenç bi şekilde fısıldadı
"Seni bırakıp gitmediğine emin misin?" Yardım istercesine Helin'e baktım ama o tamamen başka kafadaydı gülerek telefonuyla konusuyordu. Evet arkadaşım tekrar aşk sarhoşu Helin moduna geri dönmüştü.
"Biliyor musun Batu'nun o kadar yaptığından sonra onunla gidersin diye düşünmüştüm. O kadar uğraşmasına rağmen teklifini reddetmen baya komik oldu açıkçası. Deminden beri onun dalgasını geçiriyoruz." Başımı dayadığım sandalyeden bi anda dikildim bu kalkışmala Halil hafif geri çekilmişti.
"Ne dedin sen?" korkak bi şekilde etrafina bakıp yutkundu. "Bi şey demedim niye kızdın?"
"Kızmadım halil anlamadım sadece Batu naptı dedin?"Halil dememesi gereken bi şeyi ağzından kaçırdığının farkındalığıyla beni geçiştirmek için bi şeyler geveledi ama artık çok geçti. Elimle tehditvari tuttuğum çatalı gözüne doğru yaklaştırdım ve sesimin olabildiğince korkunç çıkmasını umarak bastırarak "Söyle" dedim. İşe yaramıştı Halil şimdi fare görmüş bi fil kadar korkak gözüküyordu.
"Şey" dedi yamuk bebe mavisi papyonunu gevşemeye çalışırken. "Batu bikaç kişiye sana eşlik etmemeleri için minik ricalarda bulunmuş olabilir."
"Rica?"
"evet, kulübe gelmeye devam etmek istiyorlarsa senin teklifini kabul etmemeleri gibi şartlı ricalar." Çatalı kafam karışmış şekilde masaya geri bıraktım."Ah o tuhaf redler bu yüzdenmiş demek. Salak sormak yerine nelerle uğraşmış." Helin ilgilendiği bi konu çıkınca aninda telefonunu bırakmış pür dikkat bize dönmüştü.
"Ben bunu hatırlamıyorum" dedim bulanık zihnimi zorlamaya çalışarak.
"Hatırlamaman normal ondan sonra Kuzey'e gitmiştin."
Kuzey'e gitme sebebim buydu demek yine de tek başıma gelebilecekken neden ısrarla biriyle gitmeye çalıştığımı hala anlamıyordum.
"Ben gideyim." Halil aceleyle masadan sıvışmaya çalışınca kolunu tutmak için ayağa fırladım "Bekle daha sorucaklarım var." ama yetişememiştim.Korkmasına sebep olan şeyi görmek için arkama baktığımda gömleğinin kollarını kıvırıp kravatını gevşetmiş Batu'yla goz göze geldim yüzünde belli belirsiz gülümsesiyle elindeki sigarasını bana meydan okurcasına yakıp ağzına götürdü, sigara içmesini sevmediğimi biliyordu. Şu an bunu inadına yaptığını adım gibi biliyordum. Sigaranın dumanını üfledikten sonra bana son bi bakış atıp gölün yanındaki binanın arkasına doğru gitti. Sıkıntıyla bi nefes verip masadan kalktım.
"Nereye gidiyorsun?"
"Hiçbir yere, gelicem şimdi. Sevgilinle konuş sen."Helin sevgili lafını duyunca kıkırdayıp tekrardan telefonuna döndü. Bu işi bugün bitirecektim kaçmak sadece beni daha çok çıkmaza sürülüyordu. Kendimden emin ve cesur adımlarla binanın arkasına doğru ilerledim ama oraya vardığımda cesaretim çoktan içime kaçmıştı. Ne dicektim ki? Tekrardan bunu yapamayacağımı hissettigim bi anda, boş bulduğum binanın arkasından masaya geri dönmek için yeltendim ama duvara yaslanıp önümü kesen bi el beni durdurmuştu. Batu beni duvarla arasına alıp yeşil gözlerini gözlerime dikmişti. Yanaklarıma hücum eden sıcaklıkla fazla yakınlığımızdan dolayı nefesimi tutup bakışlarımı kaçırdım.
Yere bakarken titrek bi nefesle "Şey" dedim. Gözlerini gözlerimden hiç ayırmadan beni taklit etti "ney" bıyık altından güldüğüne yemin edebilirdim. Elimle onu kenara ittirmeye çalıştım. "Fazla yakın"
"Öyle mi?" dedi onu ittirmeye çalışan elimi tutup "Onunla dans ederken bu yakınlıktan hiç rahatsız olmuyordun?" Böyle söylemesine rağmen yine de biraz uzaklaşıp aramıza mesafe koydu. Sigarasını tekrar içine çekip bi süre durdu, ikimizde sessizce durduk. Ne diyeceğimi bilmiyordum ve düşüncelerimi toparlamaya çalışıyordum ama yüzüme üflenen sigara dumanıyla artık kafama tak etti. İşte bunu basbaya bilerek yapmıştı. Dumanı kendimden uzaklaştırmaya çalışırken bağırdım "Gıcık mısın!?"
Sinir bi şekilde gülümseyip omuz silkti. "Bugün öyleyim"
"İyi" tekrardan gitmek icin arkamı dönerken "bugün konuşmayalım öyleyse." diye çıkıştım
"Bekle"
Sinirle ona döndüm "Emretme bana!" ama gördüğüm manzara bütün sinirimi alıp götürmüştü.
"Neden onu çağırdın?" dedi kırgın bi sesle gerçekten üzgün görünüyordu simdi o sert bakışlarının ardındaki kırılmış arkadaşımı görebiliyordum "Neden beni değilde onu?"Bencillik etmiştim kendi duygularımla yüzleşemeyip kaçmayı tercih ettiğim için en yakın arkadaşımın duygularını umursamamıştım. Dudaklarımı mahçubiyetle birbirine bastırdım. "Onu çağırdım çünkü hatırlamasam da bi sözüm vardı batu."
"Bana da sözün vardı."
"Ne!" diye şokla bağırdım "gercekten mi?" Komaya girmeden onceki ben nasıl bi kazanovaydı acaba önüne geleni dansa davet etmiş manyak birine benziyordu.
"Hayır " yere bakıp homurdandı "yalan söyledim."Yalan atamayan şapşal küçük bi cocuk gibiydi istemsiz gülmemi durduramadım.
"Ne?" dedi huysuzca gülüşüm yüzümde daha çok yayılmıştı omuzlarımı silktim
"Hiç sadece..." onu tatlı bulduğumu ona söylemek istemistim ama gözlerimiz tekrar buluşup yesil delici gözlerini tehlikeli bi parıltıyla bana doğrultuğunda çoktan diyeceğim her şeyi unutmuştum. Zaten dipdibe olmamıza rağmen birbirimize doğru bi kaç adım daha attık. Eli yavasca yanağıma doğru uzanınca nefesimi tuttum. Kıskançlıktan parlayan yeşil gözleri kabul etmek istemediğim o gerçeği artık bana kabul etmem için haykırıyordu. En yakın arkadaşım benden hoşlanıyordu ve ben de ondan...
~~~~~~~~~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
✨Eskiden Yaz✨
Ficção Adolescente"Eskiden yazlar daha güzel geçerdi. Yemeklerin tadları, sıcak havada denize girip serinlemenin verdiği o keyif... Ama simdi yazlar yaz gibi hissettirmiyor. Havada boğucu bi sıcakla eski anıları anmaktan başka bir şey yapamıyoruz. Sahi ne zamandan so...