Grubun Kedisi

176 6 2
                                    

"Ne zamandan beri?" Hilal siyah topuklu ayakkabılarını şezlonga bağdaştırırken bi yandan da benimle konuşuyordu. Küçük doğum günü partimizden sonra, içecek bi şeyler alıp kumsala gelmiştik.

"Ne zamandan beri Batu'yu seviyorsun?" "Sessiz ol." diyip Lal'in ağzını kapatırken aceleyle etrafıma bakındım. Allah'tan kimse yakınımızda değildi. Furkan'la Helin yan yana oturmuş içecekleri hazırlıyorlardı. Batu da yanlarında her ne konuşuyorlarsa onlara katılmıştı.

Furkan'ın gözüme gözükmeme mevzusunu ciddiye aldığını görmek güzeldi. Şu ana kadar burada olduğunu bile fark etmemiştim.

Denis henüz büfeden dönmemiş, partiden sonra yardım edebilecek bi şeyler olup olmadığına bakmak istemişti. Muhtemelen bi kaç dakikaya burada olurdu.

"Sevmek?" dedim aynı şekilde bağdaş kurarken.
"Aranızdaki şey her neyse hoşlantı olamaz, birbirinize bakışlarınızı gördüm."
"Nasıl yani sence o da beni mi seviyor?" dedim yerimde duramayarak çocuksu bi heyecanla. O ise kelimelerinin üstüne basarak tekrar sordu "Ne zamandan beri?"
" Off daha yeni, ne zamandır ona arkadaş gözüyle bakmıyordum bilmiyorum."
"Nasıl oldu bu?"

İlk gerçekten ne zaman duygularımı net bi şekilde hissettiğimi düşündüm "Rüyamda gördüm." dedim "beraber kedi seviyorduk." Lal diğerlerinin bütün dikkatini üzerimize çekerek bi kahkaha attı.

Batu oturduğu yerden neye güldüğümüzü sordu. Ben bi şey anlayacaklar endişesiyle gerim gerim gerilirken, Lal hala gülmeye devam ediyordu.

Helin'in çığlığı olmasaydı nasıl durumu toparlar, Lal'in katıla katıla güldüğü şeye bi bahane bulurdum bilmiyorum.

Batu bi şey olup olmadığını soruyor, Furkan da Helin'in yerde bi şey gördüğünü düşünüp korkuyla yeri inceliyordu. Onun bu korkaklığına güldüm.

"Ayy inanmıyorum!" Hepimiz parmağıyla gösterdiği yere baktık, o evdi. Hala ışıkları yanıyordu.

Helin aynı heyecanla sanki imkansız bi durummuş gibi "Taşınmışlarr!" dedi.
"Helin ya" Batu oturduğu yerden ayağa kalkıp üzerindeki kumları temizledi "Bende bi şey oldu sandım."
"Ne var ki o evde?" dedi Hilal. Mevzuyu bilmediği için bize tuhaf bi şekilde bakıyordu. Batu korkunç olduğunu düşündüğü ama sadece tatlı ve komik duran bi sesle "Hayalet" dedi. Onun bu tatlı tavırlarına güldüm.

"Yakışıklı hayaletler" Helin'in dediği şeyden sonra, gözüm istemsiz Furkan'a kaydı. Nedense bu sözden minik bile olsa, bi rahatsızlık duyması gerektiğini düşünmüştüm ama o pek oralı değil gibi, dalgın bi şekilde Hilal'e bakıyordu. İçimden bu durumun da tuhaf olduğunu düşündüm ya da abartıyor muydum? Bilmiyordum. Helinse sözüne devam etti "Yani biz öyle olduğunu düşünüyoruz. Taşınan ailenin bizim yaşlarımızda bi çocuğu varmışta."

"Aaa" dedi lal pekte oralı olmayarak.
"Ben tanıştım çocukla." dedim kayıtsız bi şekilde. Helinse dünyanın en önemli şeyini söylemişim gibi ayağa kalktı ve koşa koşa yanıma oturdu "Ne zaman? Neden anlatmadın?"

Batu'nun da pür dikkat beni dinlediğini fark edince içime garip bi sevinç doldu. Normalde böyle konular pek umrunda olmazdı. Bizim her erkek dedikodumuzda canı sıkılır, başka bi şey konuşmak konusunda beynimizin etini yerdi.

Ama şu an en az Helin kadar ne diyeceğimi merak ediyor gibiydi. Eğer sevdiğinden emin olsaydım beni kıskandığını bile söyleyebilirdim.

Çantamdan, ekranı üst kısmından kırılıp çatlakları aşağı doğru yayılmış telefonumu çıkardım "Daha doğrusu ben ve telefonum tanıştık." Batu sinirle ileri atıldı "Bunu o mu yaptı?"
"Ya hayır bi dur açıklayayım. Büfeye gelirken telefonda Hilal'le konuşuyordum o da arkamdaymış, arkamı dönüp birisini görünce korktum, korkunca telefonum da elimden düştü."
"Off kanka detayları geç çocuk nasıldı?"

Ortamda bulunan beş kişinin üçü Helin'in sorusuna göz devirdi. Göz devirmeyenler de Helin ve hala kafasından ne geçtiğini anlamadığım Hilal'e bakan Furkan'dı.

"Ne bileyim karanlıkta pek bir şey görmedim ama galiba daha önce de karşılaşmıştık onunla."
"Nasıl yani?" dedi Batu merakla.
"Hatırlıyor musun? Denis'e yardım ettiğim gün siparişini götürdüğüm çocuk... Hani bizim tarafa bakıyordu."
Batu tripli tripli "Bize degil sana" diye söylendi.

Helin'in ise Batu'nun dediği şeyden sonra gözlerinin karanlıkta bi anlığına parladığına yemin edebilirdim. Yüzünü öyle sinsi bi gülüş aldı ki aklına gelen fikir yüzünden okuyabiliyordum "Hayır" dedim gerçek bi tiksintiyle "Masasına siparişini götürdüğümde yüzüme bile bakmadı. Başta sadece tuhaf biri olduğunu sanmıştım ama öyle alaylı ve kibirli hareketleri vardı ki, benden etkilendiğini falan hiç sanmıyorum. Bence şımartılmış zengin züppe tek çocuk vakası."

"O belli olmaz. Furkan için de iyi düşüncelerin yoktu ama bak şimdi beraber takılıyorsunuz." Furkan, isminin geçmesiyle sonunda gözlerini Lal'den cekip Helin'e aşırı samimiyetsiz bi gülüş attı ama yine bunu benden başka kimse fark etmemişti anlaşılan.

"Yok" dedim Furkan'a gözlerim dikiliyken, ona baktığımı görünce gözlerini kaçırdı. "Çocuk mavi gözlüydü, ben mavi gözlüleri sevmem biliyosun."
"Peki yeşil gözlüleri?" Lal'in sorusuyla yanaklarımı öyle bi ateş bastı ki, biri dokunsa parmakları yanabilirdi.

" Ne alaka şimdi?" dedim kaş göz yapıp Hilal'e bakarken. O ise sinsi bi gülüşle Batu'ya bakıyordu, onun tepkisini merak ediyordu belli ki. Batu'nun da bana baktığını fark ettim. Belki de o da benim tepkimi merak ediyordu.

"Ne konuşuyorsunuz?" Denis'in sesini duymamla kaçmam için bi yol bulduğumdan sevinçle ayağa kalktım "Hoş geldin askmm."

Batu'nun yüzünde anlık hayal kırıklığı görmüştüm sanki. Bana bakmayı kesip elindeki içeceğiyle oyalanmaya başlamıştı. Ama Denis'in yanındaki kişiyi görmemle Batu'nun tepkisine kafa yoramadım.

Bu o büfedeki kapşonlusunu yastık yapan çocuktu. Denis ifadesiz suratında neredeyse bi gülümseme olduğunu düşündüğüm bi yüzle, hepimizin dikkatimi çocuğa çekti "Sizi biriyle tanıştırmak istiyorum Meriç. O da bizim gibi lol oynuyormuş."

Ortamı garip bir sessizlik kapladı. Denis'in arkadaş olalım diye büfedeki çocuğu kapıp yanımıza getirdiğine inanamıyordum. Tabii ki arkadaş olabilirdik ama çok komik bi tanışma anıydı bence. Özellikle lol oynadığı için çocuğun yanımıza getirildiğini düşününce.

Batu ortamdaki tuhaf sessizliği dağıtmak için kendini öne attı ve çocuğun elini sıktı "Selam Meriç ben Batu"

"Selam" dedi Meriç tekdüze ve ruhsuz bi sesle. Öyle isteksiz bi sesle söylemişti ki bunu, bi an Denis'in çocuğu zorla buraya getirdiğini düşündüm. Belki de yeni insanlarla tanıştığı için gergin hissediyordu.

Biraz rahatlamasını istediğim için ona daha önce de tanıştığımızı hatırlatmak istedim "Sen şu büfede siparişimi almak için oyunda ölen çocuksun değil mi?"
Helin yandan hayretle fısıldadı "Onunla da mı tanışıyorsun?" Susması için eline vurdum. Meriç ise aynı sakin ve ruhsuz sesiyle sadece "O oyunu kaybettik." dedi.

Ardından ortam yöne tuhaf bi sessizliğe gömüldü ve ne diyeceğimi bilemediğim için ağzımdan sadece "Anladım." lafı çıkabildi.

Dünyanın en iyi arkadaş tanışması olmayabilirdi ama zaman geçtikçe Meriç grubumuzun olmazsa olmazlarından biri haline gelicekti.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Batu~Lal

✨Eskiden Yaz✨Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin