Katil Kim Oyunu

98 2 0
                                    

Kulüpte en sözü geçen ailelerden birisi Helinlerin ailesiydi. Kenan amca her yıl yüklü bi miktar kulübe bağışta bulunurdu. Suzan teyzenin de kulüp yönetiminin genel başkanı olarak kulübe kattığı faydalı işlerin karşılığının ödenemez olduğu kesindi. O yüzden müdürün odasında Helin bir prenses gibi ağırlanmıştı, hatta bi anlığına eğer çantayı çalan Hande çıkarsa başına gelecek şeyler adına onun için üzülmüştüm bile.

Helin babasının kulağına çanta mevzusu gitmesin diye çantasının degil sadece kişisel bi eşyasının çalındığını söylemiş ve bunu söylerken de böyle prestijli bi yerde hırsızlık olayının nasıl olabildiği konusunda müdüre bi çok kez laf çarpıtmıştı. Müdür Helin'in lafları altında ezilirken onu oldukça alttan almaya çalışıp, polislik bi durum olmadığına her şeyin kameralarla çözülebileceğine dair bizi ikna etmeye çalışıyordu.

Polisin işe karışması kulübün insanlar gözündeki itibarını düşürebilirdi hoş bizimde böyle bi isteğimiz yoktu zaten. Polis demek çanta mevzusunun Kenan amcanın kulağına gitmesi demekti ve bu sadece daha fazla sıkıntı çıkarırdı.

Müdür elindeki mendiliyle stresten terleyen alnını sildi.
"Helin canım kızım güvenlikle konuştum sen merak etme kim aldıysa kameralardan anlaşılır şimdi."
"Peki teşekkürler." dedi Helin zafer kazanmış bi ifadeyle karşısında Hande'ye bakarak. Hande sinir bi şekilde gözlerini devirdi saçları hala Lal'in hırpalamasından kalan izleri taşıyordu "Bu yaptığınız şeye hakkınız yok, umarım babamın bundan haberinin olucağını biliyorsunuzdur."
Helin alayla güldü "Bi de suçlu suçlu babana bizi şikayet edeceksin demek, nedense hiç şaşırmadım." Hande bi şey söyleyemedi. Batu'nun duvara yaşlanmış bana baktığını fark ettim, belki de o olayın konusunun açılmasının beni nasıl hissettirdiğini merak etmişti ama ben üzeri toz tutmuş o olay için artık hiçbir şey hissetmiyordum, hissetsem bile bu Hande'ye karşı değildi.

Güvenliğin içeriye girmesiyle rahatlamış bi nefes verdim, bu ortam beni geriyordu. Güvenlik müdürün yanına gelip kulağına bi şeyler fısıldadı, adamın yüzünün bembeyaz kesilmesine an ve an şahit olduk. Mendili bi kez daha alnına götürürken ürkek bi şekilde ellerini birbirine bağlamış Helin'e baktı ardından da güvenliğe "Bütün havuz tarafının çalışanlarını buraya getir." dedi tok bi sesle. "Peki efendim." Güvenlik başıyla onu onaylayıp odadan çıkınca merakla ayaklandık, Helin aceleyle sordu "Ne oluyor, olayın çalışanlarla ne ilgisi var?"
Beziyle alnını tekrar silerken "Birisi" dedi müdür Helin'in vericeği tepkiden tedirgin bi şekilde "Birisi bugünkü kayıtları silmiş."

~~~~~~~~~~~~~

Yosun'un ağlamaklı ifadesini görünce onu teselli etmek için elimi omuzuna koydum "Korkma sadece bir kaç soru sorucaklar." ama sözlerim onu rahatlatmamıştı. Çok mu ileri gidiyorduk? Belki işi polise bırakmak en mantıklısıydı ama olayın artık bizden çıktığını hissediyordum.

Helin'in ricası üzerine Furkan minik bi sorgudan sonra odadan çıkartılmıştı, zaten muhtemel hırsızlık saatinde büfede olduğunu kanıtlayabilecek bir sürü müşterisi vardı. Geri kalanlarınsa Helin'i ikna etmeleri için bikaç sorudan daha fazlasına cevap vermeleri gerekiyordu.

"Demek" dedi öfkeyle "dolabın kapağını böyle açtılar. Kim bilir hangisiyle anlaştı?" Hande sabahtan beri ağzına yapışmış kelimeleri tekrarladı "Ben yapmadım."
"Tabi vahiy inicekti çalışanlara çantamın burada olduğu." son kelimeleri müdürün duyucağı endişesiyle sesini kısarak söylemişti. Bu sefer Batu aralarına girdi "Bu şekilde bi yere varamıyoruz, Helin sen de biraz sakin ol" Helin'in dizginlenmeyen öfkesi kardeşinin söyledikleriyle biraz duruldu, çocuk gibi omuzlarını silkse de bi daha ki süre boyunca Hande'ye laf atmadı.

Yarım saatlik bi sorgudan sonra elimizde hala hiçbir şey yoktu, çalışanların hepsi bi şekilde suçsuzluğunu ispatlayabiliyordu. Bi ara Yosun'un ağlaması öyle şiddetlendi ki kolonya ve suyla rahatlatmak zorunda kalmıştık. En sonunda çıkmaz bi döngüde olduğumuzu anladım. Helin ne kadar diretse de kimse işini kaybedebilme ihtimali varken gerçek bi polis bile olmayan bize bi şey itiraf etmeyecekti.

O yüzden başka bi yol düşündüm ve aklıma gelen fikirle gülümsedim "Müdür bey, aslında sanırım bu kadar uğraşmanıza gerek yok." odadaki herkes bana dönmüştü, hepsinin ilgisinin üzerimde olmasıyla utansamda konuşmama devam ettim. Eğer işe yararsa polise gitmeden bu olayı çözebilirdik "Bi arkadaşım var Meriç, o silinmiş olan kaydı geri getirebilir." Müdürün kaşları hayretle havaya kalktı "Nasıl yapabilir mi öyle bir şey?"
"Evet eğer bakmasına izin verirseniz."
"Tabi canım hemen gelsin."
"Ama yarın sabahtan önce gelemez, kendisi çalışıyor."
"Aaa olsun hiç önemli değil, yarın sabah arkadaşını bekliyoruz o zaman. Seve seve kabul ederiz yardımını." dedi büyük bi coşkuyla, belli ki polissiz olayı çözebileceği için rahatlamıştı.

Hafif bi duraksamayla sordu "Neydi adı arkadaşının?"
"Meriç"
"Hmm Meriç tamam çıkabilirsiniz. Helin kızım yarına kadar beklemen gerekecek ama.." Helin de en az müdür kadar rahatlamış gözüküyordu Batu ise Helin'in aksine bana şüpheyle baktı "Sorun değil" dedi Helin bana sarılırken "Meriç'in hiç öyle şeyler yapabildiğini bilmiyordum." Müdüre samimi olduğunu düşündüğüm bi gülüş attıktan sonra "Biz çıkalım artık." deyip çalışanlara birlikte Helin'i dışarı sürükledim.

Lal dışardaki bankalardan birine oturmuş ayağını ritimli bi şekilde yere vuruyordu, bizi görünce ayağa kalktı. Hande sanırım Lal'in tekrar üstüne atlamasından korktuğu için bi sey demeden sadece burun kıvırıp arkadaşlarıyla birlikte yanımızdan geçti. "Gerizekalı" diye mırıldandı Lal "naptınız içeride o kadar kişi?"
"Sorma kızım" dedi Helin eski neşesiyle "biri kamera kayıtlarını silmiş."
"Ne!!?"
"Evet amaaa askmm sayesinde kimin yaptığını bulabilirizz."
"Nasıl?"
"Meğerse bizim Meriç hackermışta haberimiz yokmuş."
"Değil" Helin şaşkınlıkla bana döndü "Ne?"
"Meriç hacker değil, yani bildiğim kadarıyla değil. Ben uydurdum."
"Nasıl ya!! Niye uydurdun ki böyle bi şeyi? Selen iyi misin ya herkeste dağıldı, nasıl bulucaz şimdi kimin yaptığını?"
"Sakin ol aşkım" dedim Helin'e güven veriresine "Kim yaptıysa, bu gece kulübe geri gelecek. Eğer kayıtları silecek kadar gözü karaysa bilgisayarı da geride bırakmayacaktır ve geldiğinde biz onu bekliyor olucaz."

Hepsi bana ağzı açık bakakaldı, şaşkınlığını üzerinden atıp ilk konuşansa Lal oldu "Seninle gurur duyuyorum." Helin boynuma tekrar atlarken "İnanamıyorum nasıl geldi bu fikir aklına?" dedi. Gözlerinde garip bi parıltıyla bana bakan Batu'yla gözlerimiz kesişince utanıp saçımı kulağımın arkasına attım. "İyi de içeri nasıl giricez?" dedi Lal. Sorusuyla Batu'nun gözlerinden gözlerimi kaçırdım"Eh orasını düşünmedim."
"Ben yardım edebilirim." Furkan kafasındaki beyaz büfe şapkasını eline alıp bize doğru yürüdü. Helin sessizce kollarını birbirine bağlayıp önüne döndü, belli ki sabahki olay yüzünden hala sinirliydi haklıydı da bu çocuk hiçbir zaman nerede ne yapması gerektiğini bilmiyordu galiba.

Gruptaki kimsenin ona karşı çıkmamasıyla Furkan devam etti "Çalışanların kulüp için giriş kartı var, gece benim kartımla girebiliriz."
"Ama kulübe giriş yaptığın gözükür."
"Bi şey olmaz, önemli bi eşyamı falan unuttuğumu söylerim."
"Emin misin?" dedim tereddütle.
"Evet" dedi kendinden emin bi şekilde.

İçimden bi ses Helin yüzünden ona müsamah gösterilmesine güvendiğini söylüyordu. Yine de elimizdeki şu anlık tek fikir bu olduğu için kabul ettik ve gece herkes kulübün kapısının önünde toplandı.

~~~~~~~~~~~~

~~~~~~~~~~~~

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

~Batu~

✨Eskiden Yaz✨Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin