Helin saçlarını oflayarak geriden topladı "Çok gerildim."
"Gerilmedin, sadece başına taktığın bere seni boğuyor. Niye bere takıp geldin ki zaten."
"Lal şaka mısın? Tabii ki konsepte uysun diye." dedi Helin üzerindeki gizli ajan kombinini gösterirken.
"Ne konsepti bu hırsız mı?"
"Ha ha ha çok komiksin Batu, güleyim de kokmasın."
"Bence dünyanın en güzel ajanı olmuşsun balım."
"Sana fikrini sormadım." Helin'in sert çıkışıyla grupta gergin bi sessizlik oluştu, gerginliği dağıtmak için araya girdim "Tamam birazdan kulüp kapanıcak planı unutan ya da herhangi bi tarafına itirazı olan var mı?"
"Benim var."Sıkıntıyla bi nefes verdim "Hangi tarafına Helin?"
"Ben neden Furkan'la ön kapıyı gözetliyorum? Yanıma başka birini istiyorum."
"Ciddi misin sen?" dedi Furkan tripli bi şekilde "Beni yanında istemiyor musun?"
"Yok canım ondan demedim sen belki yanında Hande'yi istersin diye."
"Hande ne alaka şimdi?"
"Ya yeter! şu kavganıza artık son verin. İçeri girince de böyle kavga etmeyin sakın, hırsızı yakalıcaz diye güvenliklere bizi yakalatıcaksınız." Lal'in ikisini de çocuk gibi azarlamasına bıyık altından güldüm.Planımıza göre ki planı Lal yapmıştı, Lal'in bilgisayarın olduğu odayı gözetlemesi Batu'yla benim ve Helinlerinse güvenliklerin gelme ihtimaline karşı ön ve arka tarafı tutup biri gelirse çocukluk telsizlerimizden haber verme ve oyalama gorevlerimiz vardı. Lal'in bilerek bu şekilde dağılım yaptığına neredeyse emindim ama plan hepimizin önünde söylendiğinde Batu itiraz etmeyince ben de edememiştim.
Kulübün giriş kapısına doğru ilerlerken Furkan fısıldadı "Benim telsizim neden pembe?"
"O Denis'indi elimizde de başka telsiz yoktu kusura bakma."
"Ama Batu'nunki mavi"
"Çünkü ben erkeğim."
"Ne alaka lan!?"
"Çocuklar!" Lal'in dominant sesinden sonra bi klik sesi duyuldu, kapı açılmıştı ve anlaştığımız gibi herkes yerine dağıldı. Arkamızda Helin'le Furkan'ı bırakırken hala fısıldaşarak kavga etmelerine sıkıntıyla nefes verdim."Kavga etmeleri hoşuna gider diye düşünmüştüm." Anlam veremeyerek sözlerinden bana hala bi şekilde kinli olduğunu anladığım Batu'ya baktım "Ne! neden hoşuma gitsin?" Batu ağzını açarak kırılacağıma emin olduğum bi şeyler söyleyecekti ki yanımızda yürüyen Lal'i fark etmesiyle sustu ama susması beni daha çok rahatsız etmişti. Olduğum yerde durdum benim durmamla onlar da durdu, kendimi kontrol edemeyerek neredeyse bağırırcasına "Başta Furkan'a onay vermemiş olabilirim ama arkadaşım mutluysa ben de mutluyum. Neden Helin'i üzücek bi şey isteyeyim ki?" dedim gözlerim sinirden dolmuştu, bu imaları yetmişti artık "Sen beni hiç tanımadın mı?"
Batu kafası karışmış şekilde bana baktı "Sen-"
"Hey! kim var orda?" Üzerimize doğru tutulan ışıktan anlık refleksle yan koridora doğru kaçındım.
"Gençler ne işiniz var burada?" Lal yan gözle bana bakarak bi şeyler geveledi "Eee biz.. biz..."
"Her neyse ne için burdaysanız umrumda değil, bugün şanslı gününüzdesiniz. Tabi hemen çıkarsanız ve bunu bir daha tekrarlamazsanız."
"Evet evet hemen çıkıyoruz." deyip aceleyle geldiğimiz yoldan geri gittiler. Ben de oldukça yavaş ve sessiz adımlarla bi kaç adım ilerdeki bilgisayarın olduğu odaya girdim.Her şey sabahki gibiydi bilgisayar da yerindeydi anlaşılan henüz kimse buraya uğramamıştı. Masanın yanına geldim, camdan gelen sokak lambasının ışığı kapı tarafını aydınlatıyordu, şimdi biri gelirse kim olduğunu daha rahat görebilecektim. Sıkıntıyla telsizimi elime aldım, tek başına karanlık sayılan bi yerde beklemek biraz ürkütücüydü açıkçası.
"Şşşt Selen" Telsizden gelen Lal'in sesiyle anlık irkildim.
"Efendim?"
"Orda mısın?"
"Evet, daha kimse gelmedi."
"Sonunda "anlaşıldı tamam" demeniz gerekiyor."
"Anlaşıldı tamam."
"Sen deme"
"Telsizden bile trip atıyor ya!" Furkan'ın sitemine gülerek pembe telsizimi masanın üzerine bıraktım. Bu telsizler küçükken Suzan teyze tarafından bize set halinde alınmış oyuncaklarımızdı. Zamanının en iyisiydiler, hatta birinin onları oyuncak olarak nitelendirmesi hakaret bile sayılabilirdi. Denis'in telsizinin Batu gibi mavi olmasını istediği için gece gündüz ağladığını ve oynadığımız oyunlarda mızıkçılık yaptığını hatırlıyorum.Eskilere giden aklım kapının dışından gelen adım sesleriyle kendine geldi. Gelen kişi hırsız olabilir miydi ama güvenlik çıkma ihtimali de vardı. O yüzden yakalanıp boş elle eve dönme korkusuyla hızla masanın altına girdim. Kapının açılma sesiyle son anda da masanın üzerinde unuttuğum telsizi kaptım. Kapıyı açan kişi odayı boş görmesine rağmen içeri doğru ilerledi belli ki güvenlik değildi ama içimden bi ses hatta tüm hislerim masanın altından çıkmamamı söylüyordu bana. Anlamlandıramadığım bi şey beni aşırı tedirgin etmişti. İçeri giren kişi yani aradığımız kişi tam önümde durdu, şimdi ayakkabılarını görebiliyordum. Nedense bi şekilde bu ayakkabıları daha önce gördüğüm hissine kapıldım.
Başımın üzerinden bi anda gelen vurma sesiyle yerimden sıçradım. Bilgisayarı parçalıyordu, manyak mıydı bu? Hislerimin neden beni tedirgin hissettirdiğini yukardan gelen sinir yüklü vurma seslerinden anlamaya başlamıştım. Aslında dışarı çıkıp hırsızla yüzleşmem gerekiyordu ama içimi çok anlamsız bi korku kaplamıştı, bayılıcak gibi hissediyordum ve telsizden gelen cızırtılı konuşma sesi neredeyse beni bayıltıcaktı da.
Hangi zekinin aklına yanımızda telefon yerine telsiz götürmek geldiyse ona anlık sövüp korkuyla nefesimi tuttum. Gözümde şu an potansiyel katil siniri olan kişi bilgisayara vurmayı kesti, telsizi duymuştu. Ayakkabıları masanın altına eğilmek için bana doğru döndü ve ben bu ayakkabıların kime ait olduğunu hatırladım. Sabah korkusu geçsin diye yardım ettiğim kişiye... Yosun'un delirmiş gözleri korkudan ağlamak üzere olan benim gözlerimle buluştu.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
✨Eskiden Yaz✨
Teen Fiction"Eskiden yazlar daha güzel geçerdi. Yemeklerin tadları, sıcak havada denize girip serinlemenin verdiği o keyif... Ama simdi yazlar yaz gibi hissettirmiyor. Havada boğucu bi sıcakla eski anıları anmaktan başka bir şey yapamıyoruz. Sahi ne zamandan so...