Hangi Yüzüne Konuşalım

19 2 6
                                    

"Yosun! çantayı sen mi çaldın?" girdiğim o şokla masanın altından çıkmıştım. Yosun ne yapacağını bilemez bi şekilde etrafına baktı "Hayır ben..." ve buradan dönmeyeceğini anladığında büründüğü kişiliği öyle hızlı değişti ki bu değişimi ürpermeme sebep oldu.

"Evet" dedi şeytani bi gülüşle "ben çaldım. Hatta çalmadım hakkım olanı aldım sadece."
"Hakkın olan? O Helin'in çantası!"
"İşin aslı onun olduğunu bilmiyordum, bilseydim almazdım ama ne fark eder? Hepiniz aynısınız, hiç çaba harcamadan her şeyi elde ediyorsunuz. Bi kere olsun ben de çabalamamak istedim çok mu? Hem eminim evde aynısından bir sürü çantası vardır onun."
"Aptal mısın sen? Kendini bu şekilde mi rahatlatıyorsun? Bi de sabah haline üzülüp yardım ettim sana."
Yosun'un ifadesi tekrar değişti, eski masum haline geri döndü. O an ruh halindeki bu değişimlere anlam verememiştim ama şimdi anlıyorum merhametimden tekrar faydalanmak istemişti.

"Özür dilerim" dedi ağlamaklı bi sesle "nolur kimseye söyleme söz veriyorum geri getiricem çantayı."
"Bunu Helin'den saklayamam Yosun ama polise gitmemesi için ikna edebilirim."
"Hayır olmaz! Helin ablaya da söyleme lütfen."

"Üzgünüm" deyip kapıya doğru yöneldim ama daha bi iki adım atmıştım ki başımın üzerinde hissettiğim acıyla görüşüm bulanıklaştı. Yavaşça başıma dokundum ve elime baktım kanı görmemle başım iyice dönmeye başladı, sendeleyip yanimdaki masaya tutundum.
"Sen.." dedim Yosun'un silüetini seçmeye çalışırken "bana vurdun mu?"

Vücudumu daha fazla ayakta tutamadım ve yere düşmemele başım tekrar sızladı. Yosun elindeki sopasını yerde sürüyerek yanıma geldi ve başımın ucunda eğildi. "Çok safsın sabah da anlamadın aptal gibi, numara yaptığımı" zafer kazanmış edasıyla attigi deli kıkırtılar beynimin içinde bi sanrı gibi yankılandı. "Ayy çantayı da söyleyemeyeceksin. Neyse artık sana iyi geceler." Ve  sopasıyla bana vurmadan önce son duyduğum şey Lal'in telsizden Selen demesi oldu.

~~~~~~~~~~~~~~~

"Nerede kaldı bu?"
"Daha kimse gelmemiştir."
"E ama biraz daha beklersek güneş doğacak."
"Abart Helin"
"Tekrar sorsanıza biri gelmiş mi?" Lal bıkkınlıkla telsizden Selen'e tekrar seslendi ama bu sefer cevap alamadı ve içine kötü bi his doğdu. "Bi şey mi oldu acaba?"

"Abartıyorsunuz duymamıştır." Batu her zaman yaptığı gibi kafasındaki düşünceleri telefonunu karıştırarak atmaya çalışıyordu. Oysa bu yazın diğer yazlardan farklı olucağına emindi. Başta farklıydı da yani en azından o öyle sanmıştı. Hande'nin art arda attığı mesajları göz ucuyla bile okumadan sildi. Hande Selen ile arasındaki ilişkiyi daha da bozmuştu ve kabullenmek istemese de bunun kendi hatası olduğunu biliyordu. Hande'yi bu işe hiç karıştırmamalıydı. İçindeki anlamsız kızgınlıkla saçma salak bi karar almıştı şimdi de gururundan geri dönemiyordu. Gerçi hala daha Selen'e kızgındı belki anlamsızdı ama kizgindi işte. Lalin endişeli söylenişini kendisi umursamıyormuşçasına rahatlatmaya çalıştı. "Bi şey olmamıştır, cevaplar birazdan."
"Deminden beri sesleniyorum ama bi şey olmasa cevaplamaz mıydı?"
"Lal haklı gidip bi baksak mı?"
Furkan Helin'e gevşek gevşek konuştu. "Ya yaşlı teyzeler gibi evham yapmayın. En fazla güvenlik falan yakalar. Öyle bi şey olsaydı da çoktan dışarı çıkartırıldı." Lal'in kendisine ters ters baktığını görünce öksürüp toparlandı.
Doğrusu bu plana sadece Helin'in gönlünü geri kazanmak için dahil olmuştu sabahki yaptığı yanlışın da farkındaydı ama özür dilemek yerine minik şirinliklerle (ne şirin ne şirin) Helin'e kendini affettirmeyi düşünüyordu. Zaten ona göre üzgün olan birini teselli etmişti sadece. Aslında bunun affedilmesi gereken bi durum oldugunu düşünmediğini savunabilecek kadar düşüncesizdi. Ama Helin bi şekilde onu kendisine bağlamış onun için çabalama isteğini uyandırmıştı yine de gecenin kaçı olana kadar burada vakit harcamış olması canını sıkıyordu.

Lal tekrar telsizden Selen'e seslendi ama yine kimse karşılık vermedi. "Bu kadar yeter ben içeri bakıcam." Batu ayağa kalkan Helin'i kolundan tutup durdurdu. Lal yine ona engle olacağını sanmıştı. "Bırak bi bakıcam sadece yakalanmam."
"Ben bakarım sen dur."
"Off ne abarttınız alın geldi işte."
Furkan'ın dedigiyle herkes kapıya baktı gerçekten biri çıkmıştı ama bu Selen değildi. Yosun koşar adım çıktığı kapıdan kaçarcasına çıkışa doğru koşmaya başladı "Yosun mu o?" dedi Helin karanlıktan gördüğü kişiden emin olamayarak "İyi de onun burada ne işi var?" Batu olayı hızlıca kavrayıp Furkan'a döndü "Peşinden git!" Furkan da sanki daha önceden anlaşmalar gibi Batu'yu ikiletmeden Yosun'un peşinden koştu.

"Selen'i arıyorum açmıyor." Batu Lal'in dediğini duymasına rağmen kulübün merdivenlerine doğru koşarken Selen'in numarasını tekrar tekrar çaldırdı. Endişe bütün vücuduna yayılırken kendisini, diğer herkesi bi şey olmadığına ikna etmeye çalışsa da artık emindi bi şey olmuştu. Geç kalmış olmamak için içinden binlerce kez yalvardı ama geç kalmıştı. Kapıdan çıkan kişiyle Helin'in acı çığlığı gerçekliği kalbine bi hançer gibi sapladı. Güvenlik görevlisinin kucağında taşıdığı yarı baygın kişinin Selen olmamasını diledi ama Selendi.
Hilal titreyen elleriyle Selen'in kanla kaplı yüzünden saçlarını çekti. Kimin çağırdığını bilmedikleri ambulans kulübün on bahçesindeki yoldan içeri girdi. Görevli onlara yoldan çıkmaları için bi şeyler bağırsa da Batu dediklerini algılayamadı.

"Selen uyan" dedi Helin acıyla Selen indirilen sedyeye yatırılırken "Batu bi şey yap! Bi şey yapın!!" Hilal Helin'e sakin olmasını söylemek istedi ama boğazına oturan yumrudan konuşamadı.
Batu sedyede yatan Selen'in elini tutmak istese de cesaret edemedi ve sadece ambulansın kapıları kapanana kadar Selen'in elini tutan Hilal'i izledi.
Ambulansın yanlarından ayrılmasıyla girdiği şoktan ilk çıkan Hilal oldu  büyük bi sinirle Batu'yu ittirdi "Sana söyledim bi şey var dedim, bi şey olmuştur dedim." Kontrolden çıkmış gibi bağırıyor Batu'yu omuzlarından ittirip duruyordu. Batu kendisini savunmak için hiçbir şey yapmadı.

~~~~~~~~~~~~

✨Eskiden Yaz✨Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin