Kuzey'in tavsiyesiyle ballı kremalı alabalık sipariş etmiştim. Başta balın balığın tadını mahvediceğine olan ön yargım beni biraz korkutsa da gerçekten sanırım hayatımda yediğim en lezzetli şeydi. Hala deniz ve restorantın her tarafında dizili akşamsefalarının kokusuyla karışmış o havayla birlikte yediğim o balığın tadı ara ara aklıma gelir.
Balığı bitirip doyduktan sonra anca etrafımı incelemeyi akıl edebildiğimi hatırlıyorum ve Tavşan Adasını gördüğümde ki o heyecanımı hiç unutamıyorum.
"Tavşan Adası değil mi o?" yerimde bi çocuk gibi zıplamış beni doğrulaması için heyecanla ne olduğunu anlamayan Kuzey'e bakmıştım. Tavşan Adası adadan çok içinde bi hayat kurulamayacak kadar küçük denizin kenarındaki bi tepecikti aslında. İsmini adaya nerden geldiği bilinmeyen tavşanlardan almıştı.
"Evet, sanırım."
"Gidebilir miyiz?"
"İyi de adaya çıkış yok diye biliyorum."
"Evet yok ama olsun çıkmadan yakından bakarız lütfen."
"Nasıl yakından bakacağız? Tekneye falan mı biniliyo?"
"Hayır gel."Sonunda şehrim konusunda ondan daha bilgili olduğum bi konu çıktığı için gururluydum. Heyecanla kolundan tutup onu kaldırdım, hesabı ödeyip restoranttan çıktık, çıkar çıkmaz da onu mağazaların bulduğu tarafa doğru sürüklemeye başladım.
"Araba diğer tarafta kaldı." dedi arkasına bakarken.
"Biliyorum, ona şimdilik ihtiyacımız yok." gözüme kestirdiğim ilk mağazaya onu soktum, küçük sıradan bi butikti.Şortların olduğu bölümü gözüm ararken Kuzey de kıyafetlere göz gezdiriyor her gördüğü kıyafette de yüzü daha çok buruşuyordu. Tiksindiğini belli eden bi sesle "Buraya niye geldik?" dedi
"Üstündeki kıyafetlerle adaya gitmeyi düşünmüyorsun herhalde."
"Nesi varmış kıyafetlerimin?"
"Fazla lüks"dedim onu ilk gördüğüm andan beri kıyafetleri hakkında düşündüğüm şeyi söyleyerek "onlarla rahat edemezsin."
"Niye yüzerek mi gidicez adaya?"Sinsi bi şekilde gülümsedim "Sayılır."
~~~~~~~~~~~~~~~~~
Bol beyaz bi tişört siyah bi şort ve siyah çakma croks terlikleriyle Kuzey yüzü asık bi şekilde giyinme kabininden çıktı. Yapılı düzgün saçları dağılmış ona daha çocuksu tatlı bi hava katmıştı. İşte şimdi bizim yaşlarımızdaki birine benzedi diye geçirdim içimden.
Üstündeki tişörtü çekiştirdi "Bunlar temiz mi?" yüzünden iğrendiği belliydi güldüm "Saçmalama Kuzey ikinci el mağazası mı burası tabi ki temiz."
"Kullanılmış kıyafetlerin satıldığı mağazalar mı var?"Dalga mı geçiyor diye yüzüne baktım ama gerçekten bilmediğinden sormuş gibiydi, nerede büyümüştü bu çocuk, sarayda falan mı?
"Bu terlikler çok rahatsız."
"Kuzey çocuk musun sen? Bi saniye şikayet etmeden dur."
"Bu şeyler aşırı rahatsız edici ve kalitesiz, şikayet etmiyorum doğruları söylüyorum."
"Aslında" dedim düşünüyormuş gibi yapıp "haklısın bu kıyafetler biraz şey durdu." ve ardından yanda reyonda duran siyah şapkayı alıp ters bi şekilde kafasına taktım "İşte şimdi oldu." dedim alayla gülerek.Bi saniyeliğine onu haklı bulduğumu sanıp kıyafetlerinden kurtulacağını düşünmüş olmalı ki şimdi yüzü daha da asılmıştı.
"Ya surat asma gidip gelelim hemen çıkartır o çok rahat kıyafetlerini giyersin." zar zor katlayıp bi poşede koyduğum kıyafetleri ona uzattım " Ben şunları ödeyip geliyorum." gitmeme izin vermeden kolumdan tuttu "Dur ben öderim."
"Hayır, alman için seni ben zorladım. Benden sana hediye hem sana bi de bu kıyafetlerin parasını ödemiş olma eziyetini çektirmek istemiyorum."Dediğim şeye güldü, şu sıralar çok mu gülüyordu yoksa bana mı öyle gelmişti? O ilk başlarda ki soğuk nevale lakaplı kişi nerdeydi?
Kendimin de benim için yabancı olması gereken bu kişinin yanında aşırı rahat ve normal oldugumu o an fark ettim. Ne zaman birbirimize takılıp şakalar yapabileceğimiz evreye gelmiştik bilmiyorum bile.
Kuzey adaya giden yola gelene kadar en az 6 kere kıyafetlerini, en azından sadece rahatsız terliklerini değiştirme konusunda mızmızlanmış ama başarılı olamamıştı. Adayı Gümüşlüğe bağlayan denizin içindeki taştan yola adımımı attım, denizin hafif soğukluğu ürpermeme neden olsa da zaten yeterince bu plana karşı olan Kuzey'in daha fazla gözünü korkutmamak için üşüdüğümü belli etmedim "Su da sıcacıkmış."
Kuzey hala denize adımını atmamıştı ona elimi uzattım. Elimi tuttu ve suya girdi girer girmez de suyun soğukluğundan ürperdi "Yalancı." Lila elbisemin fırfırlı eteği suya değmesin diye yukarı çekerken muzur bi şekilde gülümsedim "Biraz yürü alışırsın."
Etrafımızda bi kaç kişi daha vardı, bazıları muhtemelen turistti ağızlarından hangi dil olduğunu bilmediğim cümleler çıkıyordu.
Yolun yarısına kadar gelmiştik kuzey terliklerden rahatsız olduğu için mi yoksa ayaklarından çıkmasınlar diye mi bilmiyorum ama denizin dibine dikkatli bi şekilde baka baka yürüyordu. Cok komik ve çocuksu duruyordu, bu haline istemsiz güldüm dikkati dağılmış gibi merakla bana baktı. Nedensiz ona güldüğümü saklamak istedim, belki de o soğuk ve kibirli haline geri dönmesinden korkmuştum "Aklıma küçüklüğüm geldi de, çocukken annem bi şey olur da denizden adaya yürürken boğuluruz diye hiç adaya kadar gitmemize izin vermezdi. Kardeşimle her geldiğimizde annemi alıştıra alıştıra o kızana kadar biraz daha ileri giderdik. Hep rüyalarımda sonunda adaya kadar gidip minik pofuduk tavşanları sevdiğimi görürdüm."
Kuzey gülünce durduk "Ne?" dedim ben de gülerek "Hiç sadece böyle bi şey için hayaller kurman rüyanda görmen falan çok tatlı." Gülümsedim aramızda tuhaf bi sessizlik oldu, Kuzey sessizliği bozarak "Peki sonra ne oldu?" dedi
"Sonraa" dedim elimle adanın kenarlarına koyulmuş bariyeleri gösterirken "bu oldu. Aslında çıkılmayacağını annemler bize söylemişlerdi ama çocuk aklı işte görene kadar inanmamıştık. O gün bariyerleri görünce nasıl hayal kırıklığına uğramıştım."
"Şu an olsa çıkmak ister misin?"
"Bilmiyorum" dedim gerçekten isteyip istemediğimden emin olamayarak "Artık adada tavşanların kalmadığını söylüyorlar eğer öyleyse hayalimdeki gibi kalmasını isterim herhalde."
"Anladım."
"Neyse hadi geri dönelim, senin işlerin vardı zaten değil mi, anca siteye döneriz."~~~~~~~~~~~~~~~~
~Selen~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
✨Eskiden Yaz✨
Teen Fiction"Eskiden yazlar daha güzel geçerdi. Yemeklerin tadları, sıcak havada denize girip serinlemenin verdiği o keyif... Ama simdi yazlar yaz gibi hissettirmiyor. Havada boğucu bi sıcakla eski anıları anmaktan başka bir şey yapamıyoruz. Sahi ne zamandan so...