Yalaz Yasin güne yine erken başlamıştı. Zaten çok düzenli bir adamdı. Formuna sadece sporcu kimliğinden ötürü değil, kendine bakmayı sevdiği için de dikkat ediyordu. Oldum olası böyleydi. Prensipliydi. Yaşıtlarına göre fazlasıyla olgundu. Aile olgusu onun için önem arz ediyordu. Galiba taviz vereceği tek şey onlarla alakalı konular olabilirdi. Onun harici işinin bölünmesinden, kendine ayırdığı saatlerin gereksiz yere çalınmasından hiç haz etmezdi. Her güne mutlaka bir planı olurdu ve buna sadık kalırdı. Bu huyunun dedelerine çektiği konuşuluyordu aile arasında. Bundan şikayetçi de değildi esasen. Aksi ve huysuz biri gibi görünse de dedesinin altın gibi bir kalbi vardı. Onun ve babaannesinin yeri kendisinde çok ayrıydı. Bugün onları da ziyaret etmeyi düşünüyordu ki her Çarşamba öyle yapardı. Aşağıya indiğinde bir masa etrafında toplanmış aile bireylerini gördü. Hepsi kahvaltı için yerini almıştı.
-Günaydın...
-Günaydın oğlum.
Babası ve annesinden sonra seremoniye kız kardeşi de katılmıştı.
-Günaydın abicim. Yine çok dakiksin bakıyorum da.
Onun uğraşmalarını es geçip güldü.
-Her zaman öyleyim Yarencim.
-Ah, bilmem mi. Çarşamba programını şimdiden sayabilirim. Önce yüzmeye, sonra spor salonuna, oradan yemek yemeye ve akşam üzeri antrenmanına, daha sonrasında da dedemlere gideceksin ve sonra...
-Yaren...
Özüm araya girip kızını susturdu.
-Ne var anne ya ? Onunla uğraşmayı seviyorum ve abim de bundan hiç şikayetçi değil. Biraz ciddi adam pozlarından çıkıp iki gülse sorun olmaz bence.
Yalaz Yasin tek kaşını havalandırdı.
-Şimdi de suratsız mı olduk küçük hanım ?
-Sen ona bakma annecim de kahvaltını yap hadi. Yine aç gitmeni istemiyorum. Zaten şunlarla nasıl doyuyorsunuz onu hâlâ çözebilmiş değilim.
-Çok lezzetli annecim ve de sağlıklı. Formu korumak için bire bir. Yazın göbüş dertleriyle uğraşmak istemiyorsan çaresi belli.
-Aman ben almayayım. Kilom da gayet yerinde.
-Kesinlikle sevgilim.
Yağız Ata deminden beri tıkındığı için yeni dahil olmuştu sohbete. Ağzıysa hâlâ doluydu. Özüm gerçekten mükemmel bir kadındı. Eli de çok lezzetliydi. Tabii kendisine karşı hırs yapıp bir süre ünlü bir şeften ders almıştı gençlik yıllarında ve sonra da sayesinde böyle bir şey olmuştu. Yağız Ata ölürdü de kendini böyle göbekli, doğrusunu kabul etmesi gerekirse şişko hayal etmezdi. Karısı sağ olsundu. Bir de lokmalarını sayar gibi bakışı olmasaydı daha iyi olacaktı.
-Yavaş mı yesen acaba kocacım ? Hani arkandan kovalayan da yok.
-Ne yapayım, çok lezzetli yapıyorsun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geç Gelen Mutluluk (Mutluluk Serisi-2)
General FictionYalandan Mutluluk hikayesinin devam serisidir. Yağız Ata ve Özüm Erim'in çocukları olan Yalaz Yasin'in de hikayesidir. Bazen hayat sizi bazı şeylere mecbur eder ve hikayeniz de kaderiniz gibi o an şekillenir. Yaptığınız seçimlerle ya geç kalırsını...