Yalaz Yasin başta ne olduğunu idrak edemedi. Ancak dudaklarının üzerindeki sıcaklık hissinden sonra kalbi atmayı unuttu ve gözlerini aynı kız gibi yumup istekle de onun öpüşüne karşılık verdi. Acemi bir şekilde birbirinin üzerinde oynayan dudaklarını harekete geçirdiğinde kızı sıkıca sarmaladı ve öpücüğünü aklını da yitirerek daha da derinleştirdi. Ne kadar sürdüğünü bilmedikleri bu kavuşma anı nefes nefese son bulduğunda gözleri kapalı şekilde uzaklaşırlarken Yalaz alınlarını birbirine yapıştırdı. Dakikalar sonra da yavaş yavaş gözlerini araladı ve uzunca bir süre karşısındaki kıza baktı. Yanakları, gözleri, burnunun ucu ve dudakları kıpkırmızıydı. Ona bu rengi boşuna yakıştırmamıştı. Masumiyetin simgesi çoğu insana göre beyazken Yalaz için kırmızıydı. Manolya gibi o da kendine özgüydü. O yüzden kızı bir renkle özleştirecek olsa kesinlikle bu derdi... Yüzünü okşadı bunları düşünürken ve sonra yutkunmaları arasında gülümseyerek fısıldadı.
-Böyle ödüllendirileceğimi bilseydim hanımefendi, inanın bana elimi daha çabuk tutardım.
Manolya da belli belirsiz utangaç bir gülümseme sundu ama heyecandan herhangi bir şey diyemedi.
Yalaz Yasin kızın yüzünün her bir santimini incelerken aşağıdan eline uzandı ve onu okşayarak göğsüne doğru havalandırdı.
-Şu an sayenizde dünyanın en güzel çiçeği tam şuramda kök salmakta. Hem de hiç solmamak üzere...
Kalbinin tarafına Manolya'nın avuç içini bastırdı ve tıpkı onun gibi yumuşacık bir tonda, kalbi sanki dudak kenarında mutluluktan atıyormuş gibi gülümsedi.
-Bu anı öyle çok bekleyip kafamda kurguladım ki... Seni öyle çok istedim ki... Şimdi bu anı hayalimde değil de seninle yaşadığıma inanamıyorum. Bunca zaman her şeyimin tam olduğunu düşünürdüm. Bugün sen bana bu yaşıma kadar aslında ne kadar eksik olduğumu hatırlattın Manolya...
Az önceye kadar tepkisiz duran Manolya birden, tam da istediği gibi gözlerini açıp dile geldi.
-Bana adımla seslendin ?
Yalaz gülümsemesi arasında başını salladı. Kalbinin onun adını haykırdığını ima edercesine mırıldandı.
-Hem de birkaç kez.
-O zaman lütfen bir kez daha söyle...
Yalaz onca güzel itirafına rağmen bunu takıntı yapmasına şaşırsa da isteğini kırmadı ve defalarca adını, kalbinin ritimine uya uya fısıldadı.
-Manolya...Manolya... Manolya'm...
Sondaki o sahiplik eki kızı o derin rüyasından uyandırdı ve kirpiklerini kırpıştırmasına sebep oldu.
-Daha yetmediyse sabaha kadar bıkmadan, usanmadan söyleyebilirim hanımefendi.
Manolya sondaki ifadenin ardından tek kaşını kaldırdı ve o haz dünyasından çıkarak adamla istediği gibi yenişti.
-Az önce sınırlarımızı aşan bir şeyler yaşadık ve gerçekten hâlâ hanımefendi mi ?
Yalaz kızın halinden zevk alır gibi inadına uğraşmaya devam etti. Böylece duygularını dizginleyip daha rahat olabiliyordu karşısında.
-Siz gibi bu hitap da tatlı bir alışkanlık olmuş dilime, ne yapabilirim ki ?
Manolya kulaklarına kadar kızardı ve kekeleyerek onu bastırdı.
-Beni utandırmaya çalışıyorsunuz belli ki ama sizi de gördük az önce yani...
-Buradan benim de tatlı olduğumu mu çıkarmalıyız hanımefendi ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geç Gelen Mutluluk (Mutluluk Serisi-2)
General FictionYalandan Mutluluk hikayesinin devam serisidir. Yağız Ata ve Özüm Erim'in çocukları olan Yalaz Yasin'in de hikayesidir. Bazen hayat sizi bazı şeylere mecbur eder ve hikayeniz de kaderiniz gibi o an şekillenir. Yaptığınız seçimlerle ya geç kalırsını...