3.Bölüm

101 9 32
                                    

Dünden kalma baş ağrısıyla güne gözlerini açsa da iş beklemezdi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Dünden kalma baş ağrısıyla güne gözlerini açsa da iş beklemezdi. Hulki beyin telefon tacizleri de cabasıydı. Adam bir an önce bir şeyler yapması gerektiğini ve zamanın aleyhlerine işlediğini söylüyordu ki bu Manolya'nın daha çok panik yapmasına sebep oluyordu. Yine de adamı alttan almıştı. Önce bir kahvaltı yapıp zihnini açmıştı, sonra da planlarına sil baştan şekilde devam etmişti. Aklı bir yandan da dün gördüğü Ethem'deydi. Onun bu kadar kısa sürede dışarıya çıkması inanılır gibi değildi. Bu nasıl olmuştu bilmiyordu ama tedirgindi. Gerçi Yalaz Yasin'in söyledikleri içini rahatlamıştı ama işte, daha öncede olup çıkabildiğine göre yine aynı şeyler olabilirdi. Canı bu yüzden sıkılmıştı. Her ne kadar odak noktası Yalaz Yasin olsa da kafasının bir yerinde hep o adam, kendisine söyledikleri ve tekrar karşılaşma ihtimalleri vardı.

Ekmeğin son lokmasını da ağzına atıp zoraki çiğnerken dosyayı okudu yeniden. Adamın planlı hayatı tesadüfi karşılaşmalarını kolaylaştırdığı için Perşembe gününe göz gezdirdi. Bir çiftlik evini ziyaret ettiği görünüyordu. Orada kimler vardı, kendi için mi gidiyordu bilmiyordu ama az daha oyalanırsa saatleri ıskalaması kaçınılmazdı.

Çabucak hazırlanıp çıkması on dakikasını almıştı. Ama planı için bir arabaya ihtiyacı vardı. Hulki beyi aramıştı bunun için de. Araba kullanmayı bilmediği için kendine özel şoförlü araba tahsis etmişti. Planı sırasında adam ayak altından çekilecekti tabii ki.

Kaçıncı kez sormuştu bilmiyordu saati. Dakik biri olduğu için sayesinde saatle de haşır neşir olmuştu.

-Beş dakika kaldı.

-Evet, o yüzden ben gideyim Manolya hanım. Yine de bir aksilik olursa haber verin bana. Buraları tenha yerler. Sıkıntı yaşamayın.

Çocuğa gülümsedi.

-Bunu aklımda tutacağım, teşekkür ederim.

Çocuk ceketini de alıp yanından uzaklaşınca yanaklarını şişirip ofladı. Arada dudağını dişledi ve çok geçmeden yaklaştığını haber veren telefonla kendini yolun ortasına attı, ellerini salladı. Sanki onun olduğunu bilmiyormuş gibi durdurmaya çalıştı. Yardım dilenen ifadesiyle onun yavaşça durmasını izledi ve hızla cam kenarına koşturdu.

-Beyefendi, çok özür dilerim ama...

Durakladı aniden. Bu o değildi ki!

-Evet...

-Ama siz o değilsiniz!

-Hanımefendi, bir sıkıntı mı var arabanız da ? Yardımcı olabilirim...

-Hayır. Hayır... Bir sıkıntı yok. Ben sizi, yani arabanızı birisine benzettim. O yüzden...

Adam anlamasa da, garipçe baksa da anlıyorum demişti. Sonra arkadaşlarından birine şaka yaptıkları yalanını uydurup adamı başından def etmişti. İyi de bu o değilse neden telefon eden öyle demişti ki! Sakin kalmak adına gözlerini yumdu, yeniden yerine geçti. Gecikmişti. Bu garipti.

Geç Gelen Mutluluk (Mutluluk Serisi-2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin