14.Bölüm

51 8 2
                                    

Allah'ın şanslı kuluydu Manolya

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Allah'ın şanslı kuluydu Manolya. Tam öldüm bittim derken dirilmişti. Yakalanan adamlar polis eşliğinde malikaneden çıkarılırken Manolya biraz daha gerilerde durup yüzünü gizlemeye devam ediyordu. Aksi halde buradaki herkes aynı yüz ifadesi, gözlerindeki aynı tiksinti ve nefretle ona da bakacaktı. Başta da Yalaz Yasin... Kalbini en çok acıtan gerçekte buydu. Ne kadar kaçarsa kaçsın, bir gün onun nefretini, öfkesini öyle böyle, bu gerçekleri bilmese bile tadacaktı. Hiç iyi olmamıştı işe kalbinin dahil olması. Eğer ona duygusal anlamda yakınlık hissetmese ve bugün bundan net bir şekilde emin olup kendine itiraf etmese belki de hiçbir şey böyle olmayacaktı ama şimdi Yalaz hayalleriyle beraber kendini de yakacaktı. Yanında dikilip duran adama dolan gözleriyle bakarken hâlini gizlemek çok zordu. Hele gözlerinin içine böyle endişeyle bakıp iyi olup olmadığını sorması, ilgiyle üzerine titremesi, hiçbir şey bilmediği için bunları içinden gelerek yapması ve bunların zerresini bile hak etmemesi çok koyuyordu Manolya'ya. Ona bir şey diyememek kadar koyuyordu. Belki de bu yüzden hiç düşünmeden ona sarılmıştı. Hayatında ilk kez birinin sevgisine bu denli ihtiyaç duymuştu. O da maalesef ki oyuna getireceği ama söylediklerinden sonra artık bunun bile uzak ihtimal olduğu adam olmuştu. Yalaz Yasin yaptığı hamleyle bir başka şoku yaşarken Manolya hâlâ tir tir titriyor, yarım saat öncesinde cereyan eden ve az önce sayesinde son bulan o korkunç olayları düşünüyordu.

Olayı başa, yani odada basılmasına doğru sarması gerekirse bu hiç de kolay olmamıştı. O şoka rağmen kendini gömme dolabın içine atmıştı. Eski suç ortakları içeri girdiğinde ve içlerinden biri yanlış oda olduğunu söylediğinde ancak yeniden hayata dönmüştü. Onların çıkmasını beklemişti önce, sonra kendini sessiz, ürkek adımlarla hole atmıştı. Ardına bakmadan, can havliyle bulunduğu yerden kaçarak koşturmuş, pis geçmişini ardında bırakmak istercesine de hareket etmişti ama içindeki dürtü buna belli bir yerden sonra mani olmuştu. Oysa yapması gereken şey görmemezlikten gelmek, buradan hemen eve kaçıp gitmekti. Ama aşağıdaki insanlar, bu evin sahibinin tüm iyi niyetiyle düzenlediği bağış gecesi, Yalaz'ın o aileler için çırpınışı gözünün önüne gelince öylece, bir şey olmamış gibi arkasını dönüp gidememişti. Ki bu yapacağı en büyük kötülük olurdu. O sebeple cep telefonuna sarılmıştı hemen, numarayı tuşlamıştı ama ardından buradan kendisinin de kimliği, hakkında gerçekleri döküleceği ihtimali gelince anında vazgeçmiş, başka bir çözüm yolu aramıştı. Aklına da buraya çıkmadan evvel aşağıda gördüğü, eve ait olan, biraz antika gibi duran ev telefonu gelmişti. Çalıştığını, kullandıklarını ümit ederek de oraya doğru, elbisesinin ve topuklu ayakkabılarının da artık izin verdiği ölçüde koşturmuştu. Bağış gecesine start verildiği için ortalıkta da kimsecikler yoktu. Bu sebeple işi de kolay olmuştu. Kimliğini gizli tutarak gerekli ihbarı yapmış, zangır zangır titreyen, beyaza çalan yüzüyle de tekrardan Yalaz Yasin'in yanına dönmüştü. Ona hiçbir şeyi belli etmemişti ama adam sanki hissetmiş gibi defalarca sormuştu bir şey olup olmadığını ve kendisi de aynı nezaketle endişelerini giderip onu geçiştirmişti. Bu organizasyona ev sahipliği yapan Soner bey yanlarına gelince de sohbetleri kısa süreliğine son bulmuştu. Adamla konuştukça da doğru bir karar verdiğine emin olmuştu. Başına gelecekleri bilmeden nasıl da güler yüzlü bir ifadeyle tek tek konuklarıyla ilgileniyor ve rahatlarını düşünüyordu. Yalaz Yasin de onlardan biriydi. Aralarının da iyi olduğu aşikardı. Samimiyetleri resmiyetin dışındaydı. Çok sonradan Yalaz Yasin aynı zamanda babasının da kıymetli dostlarından birini olduğunu söyleyerek bu merakını gidermişti.

Geç Gelen Mutluluk (Mutluluk Serisi-2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin