Sakinleşip oturduk. Herkes derin bir nefes alarak kendini tanıttı. Hepimizin ortak özelliği bu apartta kalan öğrenciler olmamızdı.
İlk hafta okul boş diye dersler başlamamıştı ve sınıfımı görmemiştim ama daha şimdiden yepyeni arkadaşlar edinmiştim. Hastalığımdan kurtulmamla hayatım huzura ermişti.
Hyunjin de eskisine göre çok daha sosyaldi. İnsanlarla iletişim kurduğunu ilk kez görüyordum. Changbin'le benden önce lisede arkadaş olduklarını öğrenmiştim.
Seungmin ve Bangchan bizim karşımızdaki dairede, Chanbin ve Jeongin ise Minho'ların karşısında oturuyordu.
Jisung elindeki tepsiyle içeri girerken
"Komşu buluşması yapayım dedim! En azından kimlerle yaşıyoruz, hakkımızda fikir olur, değil mi?" dedi.🌼🌼🌼
Aramızda en eski kişiler Jisung ile Bangchan'dı. Sonraki yıl Minho, Changbin, Hyunjin taşınmıştı. Ben, Seungmin ve Jeongin ise daha dün gelmiştik.
"Ee birbirinize alıştınız mı?
Nasıl gidiyor?"Bu soruya sessiz kaldım. Hyunjin de önündeki içecekle oynuyordu. Bir tek Seungmin yorum yapmıştı: "Benim için her şey harika. Arkadaşlar Chan Hyung'un bir fiziği var-"
Bangchan kolunu Seungmin'in boynuna sardıktan sonra konuşması kesilmişti. Sadece nefes almak için kurtulmaya çalışıyordu. Bununla diğerleri kahkaha atmaya başlayınca ben de güldüm.
İlk bardakları içerken konu konuyu açıyordu, hepsiyle iyice konuşup kaynaştım.
Hyunjin hariç...
Onun gözlerine bile bakamıyordum.Saat 9 gibi Seungmin'le Bangchan yarın dersleri olduğu için önden ayrıldı. "Daha fazla içemeyiz. İyi geceler size~"
Changbin hızını alamayıp çoktan birkaç bardak içmişti. Üstüne çerez yediği için midesi bulanmaya başladı.
"Ya- Jeongin- beni çabuk eve götür."
Minho bir hışımla ayağa kalkıp ikisini kapıya ittirdi. "YA! SAKIN BURAYA KUSMA. ÇABUK GİDİN ÇABUK ÇABUK ÇABUK!"
Dördümüz kalınca oturmaya devam ettik. Açıkçası çoktan sarhoş olmuştum. Zar zor dengede duruyordum. Yerden elimle destek almasam Hyunjin'in üstüne düşmüştüm.
Jisung'la Minho ise tamamen enerjik bir şekilde bardakları yeniledi.
"HADİ DEVAM EDELİM~"Hyunjin'den genel anlamda ses çıkmıyordu. Yine eskisi gibi sakindi. Sadece tavırları değişmişti, kibar ve yumuşaktı.
Doldurulan bardağını anında tekledi. Ben daha fazla içmek istemiyordum, ama ortama ayak uydurmak için derin bir nefes alıp bardağıma uzanmaya çalıştım. Almama izin vermeden benimkini de kapıp kafasına dikti.
"Oooo Hyunjin~"
"Bu kadar yeter. Onu görmüyor musunuz?" derken benden bahsediyordu ama yüzüme bakmıyordu. Eliyle işaret bile etmiyordu. Her zaman olduğu gibi beni görmezden gelmesi sinirlerimi bozuyordu.
"Of oyunbozancılık yapacaksanız gidin! Ben Jisung'la çok güzel eğlenirim." ^^
Jisung bunu duyunca elleriyle önünü kapatıp geri çekildi. "Ya, sakın sarhoş olma. Sana güvenmiyorum."
Minho bakışlarını Jisung'un yüzüne sabitledi. "Merak etme, ben de bu gece sarhoş olmak istemiyorum..."
Hyunjin yavaşça ayağa kalkıp gerindi. Elindeki bardakla beni gösteren Jisung "Gideceksen onu da götür. Yürüyecek hali kalmamış belli ki, baksana." dedi.
Hyunjin yanıma eğilip kollarımın altından beni kaldırmaya çalışırken "Zaten bunun için ayaklandım." dedi.
Bense onun ellerinden kurtulmaya çalışıyordum. "Bırak beni..."
"Dur bi' Yongbok."
"Siz önceden tanışıyor musunuz?"
Hyunjin sakin bir tonla lafa girdi.
"2 yıldır-""HAYIR."
Bağırdığım için üçü de bana döndü. "Ne?"
"Onu tanımıyorum."
Buna hiçbir tepki vermedi. Kollarımdan tekrar kaldırmaya çalıştı. Benim de enerjim kalmamıştı, bu sefer ona engel olmaya çalışmadım.
Kolumu boynuna sararken öbür taraftan elimi tutmasıyla ayakta durabilmiştim.
"İyi geceler size, biz yukarı çıkalım."
"İyi geceler Hyunjin, Yongbok'a iyi bak."
🌼🌼🌼
Üst kata çıkarken adımlarım merdivenleri bulamayınca Hyunjin bir çırpıda beni kucağına aldı. Aramızda oluşan sessizlik parfümüne odaklanmama sebep oluyordu. Hiç değişmemiş bu kokusu ona aşıkken sarıldığım zamanları hatırlatıyordu. Bununla gözlerim doldu.
İçeri girince kapıyı kapattığı gibi gözyaşlarım dökülmeye başladı. Beni yere bıraktıktan sonra aradaki ışığı açtı. Koridordaki duvara yaslanmış bir şekilde onu izliyordum.
"Gel seni yatıralım- Hey! Ne oldu?"
Ellerini yanağıma koyup böyle endişeli gözlerle bana bakınca yüzüm daha da sıcaklıyordu. "Neden tekrar karşıma çıkıp bütün dengemi alt üst ediyorsun?"
Bununla iç çekip elini duvara koydu. "Yongbok... Hâlâ geçmişi mi düşünüyorsun?"
"Seni daha unutamamışken bana bunu yapmaya hakkın yok..." derken sesim titredi. Biraz daha ağlayasım gelince başımı aşağıya eğdim.
Çenemi tutup ona bakmamı sağladı.
"Dur... Artık benim yüzümden gözyaşı dökmeni istemiyorum."Şu duygusal gözlerine aldanmıyordum. Sadece lisede kalbimle nasıl oynadığını düşünürken gözlerimden biraz daha yaş süzülmüştü. "Beni yine manipüle etmeye çalışıyorsun, öyle değil mi?"
"Hayır ben... Tedavimi tamamladım. Artık öyle düşünmüyorum. Çok zor şeyler atlattım." demesiyle sinirlenmiştim.
"Çok zor şeyler mi atlattın? Benim için kolay mı geçti sanıyorsun?! Hâlâ daha sadece kendini düşünüyorsun."
İmalı bir ses tonuyla "Wooyoung'la aylarca eğlenen bendim zaten." dedi.
Bununla yutkunup gözlerine baktım.
İçimdeki nefreti tam kusamamıştım.
"Bencil. Kendini beğenmiş. Egoist.""Sarhoş sarhoş ne diyorsun sen?" derken sinirlenmeye başladı. Diğer elini de duvara yasladı.
Birden dibime geldiği için sessizleştim. "Narsistin tekisin diyorum..."
Bakışlarımız gece boyu ilk defa buluşunca ikimizin de gözleri titremeye başladı. "Hayır. Artık narsist değilim..."
Dudaklarımı hafifçe aralayarak "Narsistsin." diye mırıldandım ve ellerimi yakasının üstünde bir yere getirdim.
"Değilim Yongbok." deyip biraz daha yakına geldi. Yoğun kokusuyla birlikte aklım başımdan gitmişti, gözlerim kapanmıştı.
Onun da şu an beni kokladığını hissedebiliyordum. Yutkunup dudaklarına baktım. Son sözüm ona hep söylemek istediğim o şeydi.
"Narsist Prens.
Narsist Prens'sin sen..."Gözlerini açıp dudaklarıma baktı.
"Prens seni 3 saniye içinde öpecek. İstemiyorsan hemen şimdi geri çekil."Aramızda birkaç milim bırakıp fısıldamaya başladı. "1... 2... 3."
🌼🌼🌼
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Narsist Prens | Hyunlix
FanfictionNarsistik Kişilik Bozukluğuna sahip Hyunjin ile Anksiyete ve Panik Atak sahibi Yongbok'un imkansız arkadaşlığı zamanla daha derin duygulara dönüşecektir. İki asosyal çocuğun saf aşkı özgür olabilecek midir, yoksa psikolojik sıkıntıları buna engel mi...