Etrafta dolaştıktan sonra evlere dağıldık. Akşam yemeği yerken babamla sohbet ettim. Genelde yemekten sonra evden çıkardı, arkadaşlarıyla takılırdı.
Annem de Bayan Lee ile sıkı dost olmuştu. Bir yukarı evdelerdi, bir aşağı evde.
"Saat 8 gibi alt komşuya gidiyorum, sen de gelecek misin Hyunjin?"
Başımla onaylayıp yemeğimi bitirdim. Evimiz her zamanki gibi sessizdi. Pek etkileşimimiz yoktu ama aramız kötü de değildi.
🌼🌼🌼
Aşağıya gittiğimizde bugün daha rahattık. Annemler salona geçince biz de Yongbok'un odasına çekildik.
Wooyoung'un Yongbok'a tekrar karışmaması ve hakkında yaymak istediği yalan iddiaların işe yaramaması için sevgili olduğumuzu direkt paylaştım. Bu hafta sonu nostalji yaptığımız yerlerde çektiği fotoğrafları da yayınladım.
"Hepsini insanlara göstermek istiyorum... Böylece Wooyoung kimsenin ona inanmayacağını anlar ve sessiz kalır. Bir daha sana yaklaşmayı denesin bakalım, kendini polisin yanında bulur."
Wooyoung tepki vermemişti, tamamen sessizliğe bürünmüştü. Yarım saat olmuştu ama hâlâ huzurumuzu kaçırmamıştı. Artık yenilgiyi kabul ettiğini düşünüyorduk, ikimiz de rahatladık.
Gözüm büyük dolabın üstündeki mavi klasöre takıldı. "Hm? Aynısından bende de vardı. O ne?"
Yongbok bakışlarımı takip edip yukarıya baktığı gibi yataktan fırladı. Sıçrayışıyla ben de korktum, yerimden doğruldum.
Minnacık tipiyle dolabın üstüne uzanmaya çalışıyordu. "Önemsiz bir şey, boşver!"
Arkasına geçip dosyaya uzandım. "Önemsiz bir şey için neden bu kadar heyecanlanıyorsun-"
Üstünde ismim yazıyordu. Bu annemden atmasını istediğim dosyaydı. Artık ben de paniklemiştim.
"Ya... Çizimlerin ne kadarını gördün?"
"Şey... Hepsini gördüm... Dayanamayıp karıştırdığım için özür dilerim Hyunjin! Tesadüfen buldum, annen de bana vermek istedi."
Hâlâ daha dosyayla bakışıyordum. İçinde fanteziye kaçan çizimlerim bile vardı. "Bu olay ne zaman oldu?"
"Geçen yıl... Sen üniversitedeyken."
Başımı kaldırıp Yongbok'a baktığımda üzgün görünüyordu. Hemen dosyayı masaya koyup yanaklarını tuttum. Tedirgin gözlerini benimle buluşturdu. "Özeline saygı duymadığım için üzgünüm..."
"Saçmalama Yongbok. Benim özelim sensin." deyip yanağını okşadım. Bununla başını dosyaya çevirdi. Çilli tenini uzunca bir kez öptüm.
"Az önce kızdığımı mı sandın bilmiyorum ama sadece telaşlanmıştım. Yani içindeki bazı resimler... O zaman sevgili bile değildik ama yine de dayanamayıp böyle şeyler çizmiştim. Asıl ben seni rahatsız ettiysem özür dilerim..."
Hemen omuzlarımı tutup gözlerime baktı ve "Hayır!" dedi. "Rahatsız olmadım Hyunjin... Hoşuma gitti."
Şu andan itibaren masum düşünemiyordum. Duygusal gözlerimin içine şehvet dolmuştu. "Hoşuna gittiyse eğer... gerçeğini çizebilir miyim?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Narsist Prens | Hyunlix
FanfictionNarsistik Kişilik Bozukluğuna sahip Hyunjin ile Anksiyete ve Panik Atak sahibi Yongbok'un imkansız arkadaşlığı zamanla daha derin duygulara dönüşecektir. İki asosyal çocuğun saf aşkı özgür olabilecek midir, yoksa psikolojik sıkıntıları buna engel mi...