-Hyunjin'in ağzından-
Yongbok'la evimde karşılaştığım an her şeyin rüya olduğunu düşünmüştüm ki saatler geçtiği halde hâlâ yanımdaydı, bu gerçekti. Dünyanın en şanslı insanı falandım sanırım.
Onu ilk kez sarhoşken görmemle bana gayet dolu olduğunu anlamam çok uzun sürmemişti. Evde de konuşmaktan kaçınmasından bunu anlamalıydım zaten.
Yukarı çıktığımızda bana saydırdı. Hiçbir şey diyemiyordum, geçmişte sandığımdan daha çok kırılmıştı.
Bir süre sonra haddini aşmaya başlayınca ben de sinirlendim. Onu duvara sıkıştırdım. Ama yüzlerimiz yakınlaştığı an... aklımdaki her şey uçup gitti.
Sadece çok özlediğim şu tatlı suratı izledim. Sarhoş olduğu için gözleri arada kapanıyordu, yanakları al al olmuştu.
Dayanamayıp kokusunu içime çekerken o da gözlerini kapatıp aynı şeyi yaptı. Duygusal bir ses tonuyla "Narsist Prens..." deyince artık daha fazla dayanamazdım.
Gözlerimiz buluştuktan sonra birbirimizin dudaklarına baktık. "Prens seni 3 saniye içinde öpecek. İstemiyorsan hemen şimdi geri çekil."
Yongbok 3'e kadar saydığım sürede çekilmemişti. Elleri omzumla boynum arasında bir yerde durmuş onu öpmemi bekliyordu.
3 dediğim an ikimiz de gözlerimizi kapattık ve dudaklarımızı buluşturduk. Yüzüm yanıyormuş gibi hissediyordum. Bir kez uzunca öptükten sonra dudaklarından ayrılıp nefes aldım.
Alkol sayesinde hafif mayışmıştım. Elleri boynuma kayınca beni kendine çekti. Dudaklarımı aralayarak tekrar öpmeye başladım.
O da aralayıp yumuşak yumuşak emiyordu. Hayatımız boyunca bu anı bekliyormuş gibi durmadan öpüşüyorduk.
Alt dudağımı kendine çekip emdikten sonra bıraktığında tatlı bir ses çıktı. "Narsist Prens..."
"Sen de benim Nergis Çiçeğimsin... Narsist ruhumu öldürüp yeniden doğmamı sağlayan çiçeksin."
Bununla hiçbir şey anlamayıp kollarını boynuma sardı. "Hm? Ne çiçeği?"
Ben de duvardaki ellerimi çekip beline sarıldım ve dudağını bir daha öptüm.
"Nergis Çiçeği."Yine bir şey anlamamıştı ama öpüşmeye devam etmişti. Dudaklarımı bırakmadan emerken üstüme atladı, alttan kalçalarını tutup onu rahatça kucağıma aldım.
Islak ıslak öpüşerek saçlarımı okşadığı sırada onu yavaşça yatağına yatırdım. Dudaklarındaki tat bağımlılık yapıyordu, iştahla biraz daha emmiştim.
Ayrıldığımızda boynumu bırakmadığı için üstünden kalkamıyordum. Bu şekilde dengede durmaya çalışıyordum.
"Hyunjin seni çok özledim..."
Bir süre daha böyle kalacağımızı anlayınca kendimi serbest bırakıp başımı boynuna gömdüm. Kokusunu içine çekerek tenini birkaç kez öptüm. "Ben de seni çok özledim Yongbok... Hiçbir zaman kavuşamadığım şu tenini de çok özledim..."
Saçlarımı düzeltirken uyuyakaldı, minik eli başımda durdu. Nefesleri derinleşince elini tutup yatağa bıraktım ve yüzünü izledim.
Tahmin ettiğim gibi beni özlediğini söylerken ağlamıştı. Sesinin titrediğini hissetmiştim. Islak yanaklarını öpüp üstünü örttüm ve odasından çıktım.
Yavaş yavaş dengede durmaya çalışarak kendi yatağıma gittim. Sonrasını hatırlamıyorum.
🌼🌼🌼
![](https://img.wattpad.com/cover/357248182-288-k637757.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Narsist Prens | Hyunlix
FanfictionNarsistik Kişilik Bozukluğuna sahip Hyunjin ile Anksiyete ve Panik Atak sahibi Yongbok'un imkansız arkadaşlığı zamanla daha derin duygulara dönüşecektir. İki asosyal çocuğun saf aşkı özgür olabilecek midir, yoksa psikolojik sıkıntıları buna engel mi...