29. 3-3-3

1.4K 198 264
                                    

3-3-3 Kuralı: Anksiyete krizi başladığını hisseden biri bunları uygulayıp gerçekliğe dönerek kendini rahatlatır:
• Gördüğü 3 şeyin ismini söyler.
• Duyduğu 3 sesi söyler.
• Vücudun 3 bölümünü; parmakları, bilekleri ve kolları oynatır.

🌼🌼🌼


"Tamam... Anlatacağım artık." demesiyle bileklerini serbest bıraktım ve ellerimi yatağa koyup tepesinde beklemeye devam ettim.

-Wooyoung'la kibar bir şekilde konuşup onu oyalıyorum. Hastalığımdan falan bahsedip zaman kazanıyorum. Direkt iletişimi kesersem deliye döner.

-Bunun bir sonu yok farkında mısın? O çocuktan kurtulmalıyız. Neden benden yardım almamakta inat ediyorsun?

-Çünkü sen de bazen kendini kontrol edemiyorsun... Korkuyorum.

-Benden mi korkuyorsun?

-Hayır senden değil. İkiniz bir araya gelirse olacaklardan korkuyorum.

Bununla iç çekip başımı boynuna gömdüm. Üstüme yükünü verince nefesi biraz kesildi, sonra tekrar dengelendi. Ellerini sırtıma getirdi.

"Bu konuda ben de kendime güvenmiyorum. Ama seni sürekli tehdit edecek biriyle hiçbir yere varamazsın. Duydun mu beni?"

Kısık bir sesle "Hıhım..." dedi. Boynunu bir kez uzunca öptüm. Kasılıp omuzlarımı tuttu.

"Rahat dur bir saniye..." dedikten sonra tekrar öptüm, yine gıdıklanıp kasıldı. Gülüp teninde kaldım. Beni en hızlı şekilde sakinleştiren şu şekerli kokusunu içime çektim.

Boynunu öpmemle Yongbok da sessizleşmişti. Bir süre sonra başımı kaldırdım ve gözlerimizi buluşturdum. "Neden konuşmuyorsun?"

Kesik bir nefesle "Yoruldum." dedi.

Bunu duyunca gülerek üstünden kalktım. Yatağa oturmamla o da doğrulup yanıma geldi. "Barıştık mı şimdi?"

Tebessümle kollarımı açtım. Koynuma girip başını göğsüme yaslayınca saçlarını okşadım. "Evet. Bak, dürüst olunca her şey ne kadar çabuk çözülüyormuş. Haftalardır o çocukla gizlice konuştuğunu her görüşümde deli oluyordum."

"Tamam söz veriyorum, bir daha gizli iş yapmayacağım..."


🌼🌼🌼


Artık bazı şeyler yerine oturmuştu ve bu rutin beni çok mutlu ediyordu. Ev yaşamında Yongbok'la gerçekten uyumluyduk.

Hafta sonu öğle yemeğinde iştahla ağzını tıkıştırmıştı, annemin yemeklerine bayılıyordu. "Morkoto godocoğom, son do goloyor moson Hyonjon?"

"Ne alacaksın?"

Yutkunduktan sonra cevap verdi.
"Temizlik malzemeleri alacağım, ev çok tozlu. Bir de kıyafetlerim için deterjan lazım."

"Hm anladım. Tenin hassastı, değil mi? Bahsetmiştin lisede."

"Evet, unutmamışsın..."


🌼🌼🌼


Çizim ödevimi yaparken Yongbok da kendi odasında giyinip hazırlanıyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



Çizim ödevimi yaparken Yongbok da kendi odasında giyinip hazırlanıyordu. "Bir şeye ihtiyacın olursa yaz!"

"Tamam, görüşürüz~"

Kapı kapandıktan hemen sonra kalemimi bıraktım. "Ya da peşinden gitsem mi? Hava almış olurum hem."

Fırçalarımı suya koyduktan sonra ceketimi giyip dışarı fırladım. Pofuduk montuyla minik adımlarını yolun ilerisinde bir yerde gördüm. "Heh, buldum seni."

Arkasında ilerlerken köşede birinin Yongbok'u tutup çektiğini gördüm. Koşar adımlarla oraya gittiğimde Wooyoung onu duvara yapıştırmış, garip bir üslupla konuşuyordu. "Ee, Hyunjin'le işler nasıl?"

"Beni rahat bırakır mısın?"

Omuzlarından sertçe itince Yongbok kendini kastı. "Ah... Yavaş ol..."

-Aynı evde yaşadığınızı duydum. Bana 5 aydır hiçbir şey vermedin, onunla ilk haftadan işi pişirdin değil mi? Tam bir sürtüksün.

-Wooyoung... İlişkimizin başında seninle temas kurmaya çalıştım ama olmuyordu, hiçbir şey hissedemediğimi o zaman da söylemiştim. Neden bu yeni bir şeymiş gibi tepki veriyorsun Wooyoung?

-ÇÜNKÜ HYUNJIN'I UNUTMADIĞIN HALDE BENİ AYLARCA KULLANMANI YEDİREMİYORUM. ŞİMDİ DE AYNI EVDESİNİZ, ÇILDIRACAĞIM RESMEN.

-Sen de San'la birliktesin. Onunla çok mutlu olduğunu söylemiştin.

"Evet çok mutluyum. O bana hayallerimi yaşatıyor. En azından sex yapabiliyorum. Senin gibi sümsük bir şey değil." demesiyle Yongbok'un gözleri doldu ama hiç cevap vermedi. Kendimi zor tutuyordum, her an oraya fırlayabilirdim.

-San onu becermeme izin vermiyor, çok baskın olduğunu söylemiştim. Teklifime de geri dönüş yapmadın. Artık rahatlamak istiyorum. Şimdi dön arkanı.

-İğrençsin. Bırak beni!

-Hayır bırakmıyorum-

Yüzünü bana çevirdiğim gibi yumruğu geçirdim. Sinirden nefes nefese kalmıştım. Beni burada görünce şok oldu. "BU NE LAN?"

Yumruğumdan sonra elim yaralandı mı diye kontrol ederken "Onu rahat bırakmazsan ben de seninle uğraşırım. Defol git." dedim.

Yongbok burada olmasaydı yaratıcı yaratıcı küfürler etmiştim şimdi şu piçe. Ayağa kalkarken dudağındaki kanı kontrol etti. "Sen ne kadardır oradasın?"

"Başından beri dinledim. Yongbok bana ait, ona dokunamazsın." dememle Nergis Çiçeğim arkama geçip minik ellerini omzuma getirdi.

Wooyoung sinirle güldükten sonra bir adım daha yaklaşıp gözlerini kocaman açtı. "Ama benim de eski sevgilim."

"Adı üstünde, eski sevgilin. Siz sevgiliyken ben ona nasıl karışmadıysam sen de artık karışamazsın. Bu Yongbok'un hayatı ve kararıları. Pis düşüncelerini kendine sakla."

Kahkaha atıp Yongbok'a döndü.
"Hemen sevgili mi oldunuz?
Tam bir sürtüksün hakikaten."

Tekrar aralarına girip önünde siper oldum. "İğrenç gözlerini üstünden çek ve bana bak. Seninle konuşan benim." deyince yakalarımı tuttu.

"Ölmek mi istiyorsun? Bana ne yapıp yapmayacağımı söyleme!"

Yongbok ikimizin arasına girip ayırmaya çalıştı. "Lütfen durun..."

Wooyoung "Sen kes sesini!" dediği gibi onu duvara sertçe itti. Yongbok'un acıyla bir daha inlediğini duydum.

Onu böyle görünce kan akışım hızlandı. Wooyoung'u ölesiye dövmeye başladım.

O da elinden geleni ardına koymadan karşılık veriyordu, epey güçlüydü. En son üstüme çıktı. Karnımı hedef almıştı. Yongbok durmadan ağlıyordu.

Bir Wooyoung vuruyordu, bir ben vuruyordum. Ellerim kanıyla renklenmişti.

"Modeldin değil mi? Şu yüzünü bir güzel dağıtayım da gör gününü." dediği an Yongbok ona elektroşok uyguladı. Çocuk birkaç saniye titreyip üstüme yığıldı.

"Yongbok? Onu nereden buldun-"

Bir çeşit nöbet geçiriyordu.
"Gömlek, duvar, Hyunjin..."

İri bedeni üstümden itip ayağa kalktım, yavaş yavaş yanına yürüdüm. Bileklerini ve parmaklarını oynatarak bir şeyler mırıldanıyordu. "Kuş, araba, çocuk..."


🌼🌼🌼

Narsist Prens | HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin