-Hyunjin'in ağzından-
Tören çıkışı nihayet özgür kalınca konferans salonundan çıktım. Hâlâ daha birkaç kulüp standı duruyordu.
Dışarı ilerlerken gözüm bir periye takıldı. Onca zaman görmek istediğim kişiye...
Masa başına geçmiş, kendi kendine bir şeyler yapıyordu. Saçlarını tam hayal ettiğim renge boyamıştı, güzelliğiyle büyülenmiştim.
"İlham Perim..."
Yongbok'la aynı üniversitede olduğumuzu biliyordum ama annemden okulu bıraktığını duymuştum, 1 yıldır umudu kesmiştim.
Şimdi ise karşımda duruyordu. Bir saniye bile beklemeden oraya yönelecektim ki kızlar etrafıma doluştu. Numaramı falan istediler.
Bu kargaşadan kurtulmaya çalışırken biri daha bağırdı: "YA! HWANG HYUNJIN!"
Uzaktan gelen bu gürültülü sesi nerede duysam tanırdım. Lise arkadaşım, Seo Changbin'di. Kızlar ondan korkup etrafı boşalttı.
Ona baktığımı gördüğü gibi bağırmaya devam etti. "NE UYUZ KENDİNİ BEĞENMİŞ BİR ŞEYDİN, TANRIYA ŞÜKÜR Kİ LİSEDEN ERKEN AYRILMAM GEREKTİ-"
Ağzını kapattım, hızlı adımlarla onu dışarı sürükledim. Yongbok'un bu konuşmayı duyup narsist halimi hatırlamasını istemiyordum. Kapıya vardığımız gibi elimi çektim. "Neden hâlâ bağırıyorsun?"
Birden yüz ifadesi değişti, komik bir poz verdi. "Seni özlemiştim. Naber?"
Bununla ikimiz de güldük. Bu çocuk lisede de aegyo kralıydı. 5 dakika kadar sohbet edip geçmişimizi anımsadık.
-Çocuk gibi davranıyordum, özür dilerim.
-Asıl ben çok baş ağrıtıcıydım...
-Hâlâ öylesin.
-YA!
-HAHAHABu kısa konuşmadan sonra birbirimizin numarasını alıp ayrıldık. Hemen içeriye döndüm.
Bütün stantlar kaldırılmıştı. İlham perim ortalıkta görünmüyordu. En son birkaç kızın son posterleri topladığını gördüm.
"Hadi yemek vakti!" ^^🌼🌼🌼
Yolda yürürken aklımda hâlâ Yongbok vardı. Acaba benim hakkımda ne düşünüyordu? Benden nefret ediyor muydu? Yoksa direkt unutmuş muydu?
Eve vardığımda tam soyunup duşa girecektim ki Jisung aradı. Benimle yaşayacak birini bulmuştu.
"Ya, yan odan boş mu? Çok özel bir arkadaşımın eve ihtiyacı var."
5 dakika kadar konuşup onu biraz sorguya çektikten sonra bahsettiği kişiyi onayladım. Bu konuda aşırı titiz olduğum için hâlâ daha kimse odayı tutmamıştı. Geçen yıl Taehyung Hyung'dan sonra burada tek kalmıştım. Arada birileri eve bakmaya geliyordu ama benim tavırlarımı görünce geri kaçıyordu.
1 yıllık komşum Han Jisung'a güveniyordum. Onun bana yollayacağı kişi en fazla ne kadar kötü olabilirdi ki?
🌼🌼🌼
Kapı çalınca Jisung'u gördüm. Elime yeni arkadaşın çantasını tutuşturdu. Aşırı sevimli şeyleri vardı. Civciv anahtarlıkla oynarken ona baktım: "Kız mı getirdin?"
"Ha ha ha çok komik. Sakın onu kırma, zaten borçluyum çocuğa... Rahat dur." ^^
İç çekip kapıyı açık bıraktım ve banyoya yönelirken atletimi çıkardım. Jisung dış kapıda duruyordu, aşağıdan gürültüler geliyordu.
Kapımı kilitledikten sonra altımdakilerden de kurtulup kendimi sıcacık duşa verdim. Yaklaşık yarım saatte işim bitti, günün yorgunluğuyla belime havlu bağladıktan sonra banyodan çıktım.
Hole geldiğim gibi Yongbok'un şekerli sakız kokusunu aldım. 1 yıldan fazladır duymadığım ve çok özlediğim bu koku beni anında büyülemişti, başım dönmüştü...
"Bugün perimi görünce kafayı yemeye başladım sanırım. Yakın zamanda Bayan Park'a tekrar uğramam gerekebilir."
🌼🌼🌼
Giyindikten sonra havluyla saçlarımı kurularken aynanın karşısında yüzümü inceledim. Gayet iyi görünüyordum, artık ev arkadaşımla tanışmak istiyordum ama kapısı hâlâ kapalıydı.
Saçımı da kurulayıp kolyemi taktıktan sonra odamdan çıktım. Hol yine buram buram Yongbok kokuyordu. Tanrım... Bu beni delirtiyordu. İyice içime çekip ciğerlerimi doldurduktan sonra yeni arkadaşın kapısına tıklattım. "Gelebilir miyim?"
Ses çıkmıyordu. Yavaşça kapıyı açtığımda yatağın üstünde öylece uyuyakaldığını gördüm. Üstünü örtmemişti.
Yanına yaklaşıp köşedeki pikeyi aldım. Küçük bir çocuktu, yüzüstü uzandığı için sarı saçları iyice kabarmıştı. Ellerini de yüzünü gömdüğü yastığın altına almıştı. Yavaşça üstünü örterken yine o koku geldi.
"Uyandığı gibi parfümünü soracağım ve ben de alacağım. Bu koku direkt Yongbok..." diye mırıldanıyordum ki sesimle hareketlenmeye başladı. Panikleyip odadan çıktım ve kapıyı kapattım. Sanırım geri uyumuştu.
🌼🌼🌼
Akşama doğru acıkmaya başlamıştım. Ne yemek yapsam diye düşünürken Han Jisung'dan mesaj geldi.
__________________
Bugün, 19:50
💬 Ya
💬 Çocukla tanıştınız mıHayır 💬
Uyuyor 💬💬 Oha daha konuşmadınız mı
Hayır Jisung 💬
💬 Ona yemek ısmarla
💬 Kaynaşın
💬 Hassas bir çocukTamam tamam 💬
Zaten yapacaktım bir şeyler 💬💬 Tamam hadi görüşürüz ♡'・ᴗ・'♡
__________________
Telefonu kapatıp mutfağa gitmiştim. Annemin hazırladığı kızarmış pilav kavanozunu açtım. Diğer çocuğun da şimdi uyanabilme ihtimalini düşünüp bir kavanoz daha çıkarmıştım.
Bunları ısıtırken kapısı nihayet açıldı. Yavaş adımlarla buraya yaklaşırken uykulu uykulu bir şeyler mırıldanıyordu.
"Anne, Çin yemeği mi yaptın-"
Sesi kesilince başımı kaldırdım. Birbirimizle göz göze geldiğimiz an yemeği karıştırdığım elim durdu. Şoktaydım.
Karşımda yine Yongbok duruyordu. Açlıktan karnını ovuşturduğu eli orada kalmıştı, gözlerini kocaman açıp bağırdı. "BU NE?"
🌼🌼🌼
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Narsist Prens | Hyunlix
FanfictionNarsistik Kişilik Bozukluğuna sahip Hyunjin ile Anksiyete ve Panik Atak sahibi Yongbok'un imkansız arkadaşlığı zamanla daha derin duygulara dönüşecektir. İki asosyal çocuğun saf aşkı özgür olabilecek midir, yoksa psikolojik sıkıntıları buna engel mi...