Akşama doğru acıkınca kendime ramen yapayım dedim. Mutfak tezgahını tamamen doldurmuş çöpleri bir parmağımla ittire ittire kendime yer açtım. "Bu iğrenç..."
Yemeğim piştiği an kapı açıldı. Çocuk kokuyu alıp yanıma geldi. "Oha canım çekti."
Kaşık çıkarıp tadına bakınca "Mmm, birlikte yiyelim mi?" dedi. Mecburen başımı salladım.
İki çift çubuk çıkarıp masaya koyarken "Neden hiç konuşmuyorsun?" dedi. Bu soruyu ne zaman duysam panik olurdum. Hastalığı yenmiş olsam bile.
-Bilmem...
-Adın ne?
-Yongbok. Senin?
-San.
Tencereyi ortaya koyup iki kase çıkardım. Birlikte yemek yerken aniden ayağa kalktı. "Aa dur bende soju vardı."
Buzdolabında şişeyi aradığı sırada aslında otlanmayı değil, paylaşmayı seven biri olduğunu fark edip gülümsedim.
"Heh gül şöyle. Kaç yaşındasın?"
Bardağımı ona uzatırken "19, sen?" dedim. İçkiyi doldurarak "20 yaşındayım. Ama aynı evde yaşayacaksak saygı ekleri istemiyorum, yaşıtmışız gibi düşünebilirsin." dedi.
Teşekkür edip içecekten bir yudum aldım, bir saniye geçmeden öksürdüm. Hemen sırtımı ovup güldü.
Çocuk o kadar iri bir şeydi ki başta vuracak sandım ve kendimi kastım. Ama o bunu yalnış anladı...
"Ya, sen gay misin?"
İşte şimdi tekrar panik olabilirdim. Tanrım... İyileştim sanıyordum ama daha ilk günden kalp krizi geçirecektim.
Gerginliğimden anlamış olmalı ki rahat bir tavır takınıp arkasına yaslandı. "Sakin ol. Sadece aklıma gelince soruverdim. Olabilir yani, böyle şeylere önyargılı değilim."
Birkaç saniye süren garip sessizlikten sonra "Bu arada asla tipim değilsin, rahat ol." dedi.
Bununla hemen kendimi açıklamaya çalıştım. "Hayır hayır! Aklımdan asla böyle bir şey geçmemişti. Ben sadece biraz panik bir insanım, ondan donup kaldım."
Güldü ve ramenini yemeye devam etti. "Komiksin aslında he. Tipin de minicik."
Odalarımıza çekilince uyumaya çalıştım. San iyi biriydi ama konuşması olsun, yaşam tarzı olsun benden çok uzaktı. Yine de saygı çerçevesi içerisinde yaşayacaksak buna alışabilirdim.
🌼🌼🌼
Gece yarısına doğru dış kapının yumruklanmasıyla kabus gördüm sandım ve hemen örtünün altına girdim.
"YA! CHOI SAN!"
Tekrar şiddetle yumruklanınca ışığımı açtım. San kapıma gelip parmağını dudağına götürdü ve "Sakın çıtını çıkarma, burada bekle." diye fısıldadı.
Başımı sallayınca o dış kapıya yöneldi, ben de odamın ışığını söndürüp kapıyı 5 santim kadar aralık bıraktım. İçeriyi izleyecektim.
San kapıyı açtığı gibi iri bir çocuk yüzüne yumruk attı. Bununla mutfak masasının üstüne düşünce cam kısım kırıldı.
Ani çıkan yüksek sesle titremeye başladım. Ya beni de birazdan böyle dövseydi?
"NEDEN AÇMIYORSUN PUŞT?!"
San sendeleyerek ayağa kalktı ve çocuğun üstüne yürüdü. "Evi neden basıyorsun piç. İnsan gibi arasaydın aşağıda konuşurduk!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Narsist Prens | Hyunlix
FanfictionNarsistik Kişilik Bozukluğuna sahip Hyunjin ile Anksiyete ve Panik Atak sahibi Yongbok'un imkansız arkadaşlığı zamanla daha derin duygulara dönüşecektir. İki asosyal çocuğun saf aşkı özgür olabilecek midir, yoksa psikolojik sıkıntıları buna engel mi...