Two

209 34 7
                                    

Baekhyun evinin kapısını kapattığında derin bir nefesle bıraktı elindeki çantayı yere. Gözleri yanıyordu ve aşırı yorgun hissediyordu.

Kendisini koltuğa bıraktığında ağrıyan gözlerini kapattı ağırca. "Her yerim ağrıyor, ah."

Daha rapor girmesi gerekiyordu. Ofladı yeniden. "Bıktım bu hayattan bıktım!" Koltuk şuan hayatında yattığı en yumuşak yer gibi geliyordu.

Gözlerini sanki birisi uhu ile yapıştırmış gibiydi. Bu yüzden kendi kendine mırıldandı.

"Sadece bir kaç saat kestireceğim. Bir kaç saat." Nefesleri hızla düzene girerken bilinci kayıp gitmişti.

Telefonunun yüksek zil sesine uyandığında yalnızca iki saat geçmişti. Eli sehpanın üzerine gitti istemsizce.

Devirdiği bardakla hızla açtı gözlerini. "Sikeyim." Diye mırıldandı ağzının içinde. "Kim arıyor ya kim?!"

Hızla açtı telefonu. "Efendim?!" "Hyung Suho hyung rapor nerede diye soruyor." Sehun'un endişeli gelen sesiyle dişlerini birbirine bastırdı Baekhyun.

"Zihnimde." Diye mırıldandı sonrasında. "Henüz yazım aşamasına geçemedi Sehuncum. Sabahladım ya ben! El insaf biraz."

"Ya mesai yapmışsın gibi düşün hyung nolur! Bak sen yoksun bana kayar bu. Hadi yaz bir an önce. Ben oyalıyorum tamam mı? Hadi göreyim seni."

Telefonu kapattığında derin bir nefes verdi Baekhyun. Yavaşça doğruldu koltukta.

"Bu işi seçtiğim güne ben."

💥

Chanyeol bakışlarını anlaşma maddelerinde gezdiriyordu. Bir kaç saat olmuştu eve geleli ama henüz işini bitirebilmiş değildi.

Yoğun günleri yeniden başlamıştı.

Kapı çalındığında "gel." Diye seslendi. İçeri giren bayan Kim "Bayan Seulgi geldi bay Park." Dediğinde derin bir nefes verdi Chanyeol. "Gelsin." Diye mırıldandı bakışlarını anlaşmadan ayırmadan.

Bayan Kim çıktığında Seulgi hızlı adımlarla ilerledi içeriye. "Neden geldin?" Diye sordu Chanyeol hala bakışları kağıttayken.

"Sizi merak ettim." Dedi Seulgi hızla. "Dün şirkete uğrarsınız diye düşünmüştüm ama gelmeyince-"

Chanyeol bakışlarını kağıttan kaldırdığında istemsizce sustu Seulgi. "Kim olarak merak ediyorsun beni?" Diye sordu arkasına yaslanırken.

"Eğer şirkete uğramam gerekiyorsa mail at. Buraya gelme." Yutkundu Seulgi. "Neden böyle yapıyorsun?" Diye sordu dayanamayarak.

"Chanyeol ben özel olduğunu düşünmüş-" "düşünme." Dedi hızla. "Sana özel olmadığını söylediğimi hatırlıyorum."

Derin bir nefes aldı. "Bir süredir çabalıyordun bende sana istediğini verdim bu kadar basit. İlerisi yok Seulgi. Olmayacakta. Eğer profesyonelliğini koruyamayacaksan ayrılabilirsin. Yerine birini bulurum."

Seulgi titrek bir nefes aldı. Onun bir duvar olduğunu bile bile girişmişti zaten bu işe. Bakışlarını yere dikti. "Üzgünüm bay Park. Bir daha tekrar etmeyeceğim."

"Güzel. Şimdi çıkabilirsin." Chanyeol yeniden masasına döndüğünde ağır adımlarla çıktı odadan.

Park Chanyeol sana isterse cenneti sunardı, kendini bulutların üzerinde hissederdin. Sanki gökyüzü senin evinmiş gibi olurdu.

Ama sıkıldığında, tüm bu cennet bir anda yerin kat ve kat altına dönerdi. Adeta bir cehennem olurdu çünkü o seni görmezden gelirdi.

Onun gibi bir adam tarafından yok sayılmak, insanı günden güne bitiriyordu. Aşık olan bir kalp için cehennemden ibaretti yaşadığı şey.

Barmen/ChanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin