Nineteen

109 24 6
                                    

Baekhyun yüzündeki keyif dolu gülümseme ile oturuyordu geniş aracın ön koltuğunda. Kısık olan şarkının sesini biraz daha açtı uzanarak. Chanyeol az önce aldığı yakıtın ücretini ödemek için inmişti araçtan.

İki gün sürecek bir kaçamak için Chanyeol'un oldukça sessiz olduğunu iddia ettiği evine gidiyorlardı. Yüzündeki gülümsemenin nedeni oraya gidiyor olmaları değildi.

İki gün boyunca tüm bu karmaşadan uzaklaşacak olmaktı. Biraz nefes almaya ihtiyacı vardı. Düşünmeden, keyifli iki gün. Muhteşemdi Baekhyun'un hayatı için.

Üstelik şuan arabaya doğru ilerleyen adam, Baekhyun'a hala her gün artan hislerle bakmaya devam ediyordu. Chanyeol elindeki poşeti hızla Baekhyun'un kucağına bıraktı araca bindiğinde.

''Sana yol boyunca yemekten zevk alacağın oldukça sağlıksız şeyler aldım güzelim.'' Büyükçe gülümsedi Baekhyun. Hızla yaklaştı ve küçük bir öpüş verdi Chanyeol'un dudaklarına. ''Teşekkür ederim.''

Başını rahat araba koltuğuna yasladığında hafifçe döndürdü bedenini Chanyeol'a. "Bahsetsene bana, Kai ile nasıl tanıştınız mesela?"

Chanyeol'un kaşları havalandı. "O da nereden çıktı?" Omuz silkti Baekhyun. "Merak ettim." Diye mırıldandı. "Patronum sonuçta. Senin de baya eski dostun gibi."

Başını hafifçe salladı Chanyeol. "Eski dostum evet. Aynı lisede okuduk ama oradan arkadaş değildik. Liseden sonra kesişti yollarımız. Bir iş yaptık birlikte. Kai benden küçük bir yaş, geç başlamıştı okula. Neyse, o hep biraz daha çocuk gibidir. Küçük kardeş gibi benim için. O işten sonra bağlarımız kopmadı bir daha. Nasıl oldu bende bilmiyorum. İkimizde çok uzun süre insanlarla arkadaşlık kuran kişiler değilizdir."

Güldü Baekhyun. "Birbirinizi bulmuşsunuz desene o zaman."

"Aynen öyle güzelim." Dedi Chanyeol direksiyonu sola doğru kırarken. "Yaklaştık." Dedi bakışları ağaçlı yoldayken, Baekhyun da dikkatli bakışlarını yolun sonunda görünen eve çevirdi.

Sadece ev denemezdi. Çok güzel bir dağ eviydi. Chanyeol'un da dediği gibi, etrafı boştu. Sakin ve güzel görünüyordu.

Bahçesindeki ağaçlara bağlanan hamağı gördüğünde heyecanla döndü Baekhyun Chanyeol'a. "Hamak da varmış."

Gülümsedi Chanyeol. "Sever misin?" "Bayılırım!" Dedi Baekhyun heyecanla. Ardından sesinin fazla yüksek çıktığını fark edip heyecanını azaltmaya çalıştı. "Yani kçükken, bayılırdım."

Arabayı hızla park etti Chanyeol. "İn bebeğim." Diye mırıldandı. Hızla açtı kapısını ve indi lüks araçtan. Baekhyun da onu takip ettiğinde Chanyeol hızla ilerledi ona doğru.

Elini tuttu ve çekti kendisine. "Ben yanımızda getirdiğimiz şeyleri eve taşırken benim güzelim hamakla özlem gidersin." Diye mırıldandı gözlerinin içine bakarken.

Sertçe yutkundu Baekhyun. Gülümsemesini bozmamaya çalıştı. "Hayır diyemeyeceğim." Diye mırıldandı ve reddetmedi teklifini.

Chanyeol dudaklarını dudaklarına kısaca bastırdıktan hemen sonra yanından ayrılmıştı.

Dudaklarında hala onun iziyle ilerledi hamağa. Dikkatle oturduğunda titrek bir nefes aldı. En son ailesi mutlu bir aileyken babası sallamıştı onu benzer bir hamakta.

Sonra her şey tepetaklak olmuştu. Ailesi dağılmıştı. Ne bir kez daha pikniğe gidebilmişti ne de ailesiyle böyle vakitler geçirebilmişti Baekhyun.

Gözleri boşluğa dalarken yavaşça salladı kendisini. Çoktan kendisini sallayacak boya gelmişti.

Bir çok his için geç bir vakitti artık. Bir çok duyguyu yaşamadan büyümüştü.

Barmen/ChanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin