twenty three

145 24 13
                                    

Hava kararmıştı çoktan. Hastaneden çıksa bile uzaklaşamamıştı Chanyeol. Bahçesindeki banklardan birinde oturuyordu.

Baekhyun bunu ona yapanın Chanyeol olduğunu düşünüyordu.

Başını banka yasladı ve derin bir nefes verdi Chanyeol. Soğuk hava yüzünden dudaklarından büyükçe bir duman çıkmıştı.

Kollarını göğsünde biraz daha sıkı bağladı. Üşümeye başlamıştı.

O dakikalarda duydu yanına yaklaşan adım seslerini. Göz göze geldiği kuzeniyle gülümsemeye çalıştı.

Kyungsoo elindeki tepsiyi ortalarına bıraktı banka otururken. "üşüyorsun burada. Gelsene içeriye."

"Baekhyun bu haldeyken bile istemiyor beni yanında." Diye mırıldandı kısık sesiyle. Tepsideki kahveye uzandı. Bir kaç yudum içtiğinde içinin ısındığını hissetmişti Chanyeol.

"Ne yapacağım ben Soo? Söylesene bana, aşk gerçekten böyle bir şey mi? Sevilmediğini bile bile hala sever mi insan?"

Buruk bir gülümseme oluştu Kyungsoo'nun yüzünde. "Annem, yıllarca giden babamı bekledi Chanyeol. Aşk, gözleri kör kulağı sağır ediyor. Gittiğini bilsen bile bekletiyor. Aşk, güzel bir şey falan değil."

Chanyeol'un çöken yüzünde gezdirdi gözlerini. "Sen böyle bir adam mıydın? Seni aşk bu hale getirdi. İçeride yatan adama duyduğun hisler."

"Nasıl kurtulacağım bundan peki? Bir yol göster bana." "Unutman lazım." Diye mırıldandı önüne dönerken. "Bunun ise çok yolu var. Hayatına başka birini alabilirsin, veya uzaklaşabilirsin buralardan. Unutana kadar dönmezsin. Gezip dolaşırsın yeni insanlar tanırsın."

İç çekti Chanyeol. "Çekip gitmek. Aslında çok istiyorum biliyor musun arkamı dönüp gitmeyi." Büyük bir yudum daha aldı sert kahvesinden.

"Ama ne kadar canımı yakmış olursa olsun, onu böyle bir karanlığın içine terk edip gidemem. Yapamam bunu, kalbimdeki hislere yapamam. O, şuan zayıf. İşini elinden ben aldım. Kai hastanelik ettirmiş. Bu işin başında yalnızca biz yokuz Kyungsoo. Ona öfkeli olan başkaları da var. Üstelik bizden üstteler."

Derin bir nefes aldı. "Anlayacağın boka battı. Yalnız başına boğulur. Çıkamaz oradan."

"Bu onun seçimiydi." Başını olumsuzca salladı Chanyeol. "Seçim falan değildi. Yem edilebilir gördüler Kyungsoo. Ailesi yok, doğru düzgün arkadaşı bile yok. Baksana, iki gündür burada yatıyor merak edip arayan soran yok. Harcanabilir gördüler. Yakalandı, bu yüzden de harcıyorlar."

"İşin kötüsü Baekhyun buna izin veriyor. O da harcıyor kendisini. Hiç bir şeyi kalmadı. Amacı, isteği." Yutkundu. "Belki de ölmek istedi."

Ayaklandı, "benim gidip onunla konuşmam gerek." Kyungsoo hızla kalktı oturduğu yerden. "ne diyeceksin Chanyeol? Sen benim duygularımı siktin ama ben hala seni seviyorum bu yüzden korumam gerek falan mı? Kusura bakma ama enaylik artık bu."

"Enayilikse enaylik. Ben onu ölüme terk edip arkamı dönüp gidemem."

////////

Baekhyun hissettiği ağrıyla orada olduğunu bildiği düğmeye ulaşmaya çalıştı. Bir hemşire çağırmaktı amacı.

Seruma biraz daha ağrı kesici ekletmelerini isteyecekti yalnızca. Bu ağrı durulacak gibi değildi.

Kolunu kaldırmak bile nasıl canını yakabilirdi?

Gözlerini sıkıca kapattığı sırada açıldı kapı. Gözlerini hızla açarken baktı gelen kişiye. Saatler önce odasını terk eden adamla göz göze geldiğinde istemsizce şaşırdı.

Barmen/ChanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin