Jongho kolunu omuzuna atmış bedeni sıkıca tutuyordu. "Bir kaç adım kaldı bay Kai." Dedi yaklaşırken Chanyeol'un dediği eve. "Geldik nerdeyse."
Dişlerini birbirine bastırdı Kai. Kolundan aşağıya süzülen kan damlalarını hissediyordu. Çok öfkeliydi. Nasıl bunu düşünememişti?
"Gücümü toparlayayım." Diye mırıldandı kısık sesiyle. "Yok edeceğim onu."
Koltuğa oturduğunda Jongho hızlı adımlarla yaklaştı cama. "Araba yaklaşıyor bay Kai. Bay Park yardım ile geliyor olmalı."
Hızla gitti ve açtı kapıyı Jongho. Saniyeler içinde duran araçtan önce Chanyeol indi. Hemen arkasından inen bedenin elinde bir sağlık çantası vardı.
Kısa siyah saçları vardı. Gözlükleri ve düz siyah kıyafetleriyle oldukça sıradan görünüyordu. "Kai kendinde mi?" Diye sordu Chanyeol hızla yanına yaklaşırken.
"Bilinci yerinde." Dedi hızla. Ardından bakışları gözlüklü çocuğa kaydı ve yeniden Chanyeol'a döndü. "Halledebileceğine emin misin?"
"Eminim, geç hadi içeri." Hızlı adımlarla ilerlediler salona. Chanyeol koltuklta yayılmış oturan eski dostunu gördüğünde iç çekti.
"Nasıl yedin bunu ya?" Diye sordu ellerini ceplerine sokarken. Alayla güldü Kai. "Otuz kişi saldırdılar lan." Diye mırıldandı kısık sesiyle.
Hızla yanına yaklaşan bedene kaydı bakışları. Üzerindeki tişört hızla kesilirken dikkatle baktı çantasını açmaya başlayan bedene.
"Sen kimsin?" Diye sordu gözleri yarım açıkken. Chanyeol gururlu bir gülümseme ile baktı Kai'ye. "O benim kuzenim. Ve sabahın köründe senin gebermemen için yatağından kalktı."
Güldü Kai. "çok sağol dostum ya. Bunu unutmam, biliyorsun." Aniden temizlenmeye başlayan yarasıyla yüzündeki gülümseme söndü. Dişlerini birbirine bastırdı ve inlememek adına direndi. "Yavaş." Dedi koluna pansuman yapan bedene dönerken.
O ise Kai'ye bakmıyordu.
"Dikiş atmam gerekecek. Derin bir sıyrık." Dedi yalnızca Chanyeol'a konuşurken. Alayla güldü Kai. "beni dikeceksin yalnız. Bana söylemen gerekmez mi?"
"Çatışmaya giren suçlularla muhatap olmam ben." Çantadan çıkarttığı iğneyi hızla yaptı yaranın yakınına. "Uyuştuğunda başlayacağım."
Gerçekten konuşurken hiç Kai'ye bakmıyordu. Bu dağınık zihnine rağmen egosuna zarar veriyordu. "Kuzenin polis sanki." Diye mırıldandı ağzının içinde.
Hep tek boklanan neden Kai oluyordu? Etrafındaki hiç kimse masum değildi. Neden en çok o göze batıyordu?
Dakikalar sonra biten tedavi ile Kyungsoo yavaşça kalktı koltuktan. "Ellerimi yıkayıp geliyorum. Bandajını yaptım. İki gün su değmesin yeter."
Hızlı adımlarla ayrıldı odadan Kyungsoo. Kai başını yasladığı yastıktan baktı Chanyeol'a. "Kuzenin bir robot."
Güldü Chanyeol bu dediğine. "O sadece suçlulardan pek haz etmiyor." İç çekti Kai. "Yani seni de pek sevmiyor."
"Anca böyle zamanlarda yardımıma gelir. Benimle yıllardır oturup yemek yemedi." Derin bir nefes verdi Kai. "anladım dostum." Diye mırıldandı.
Ardından neredeyse geçen ağrı onu biraz mayıştırmıştı. Bu yüzden gözlerini kapattı yavaşça."Yardımın için sağol." Dedi kısık sesiyle.
"Unutmam bunu." "Unutamayacağını biliyorum." Diye mırıldandı Chanyeol ellerini pantolonun ceplerinden çıkarırken. "Biz dostuz Kai. Yıllardır, dostuz. Birbirimize çok yardımımız dokundu yıllardır. Birbirimizin etrafında olan insanlara da hiç bir zaman göz dikmedik. Değil mi?"
![](https://img.wattpad.com/cover/358014668-288-k513582.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Barmen/Chanbaek
FanfictionBaekhyun Chanyeol'un hayatına bir barmen olarak girmişti. Sevgilisi olmuş, aylarını onunla geçirmişti. Peki ya bunlar gerçekler miydi? Baekhyun'un söylediği her cümle doğru muydu? Gerçekler açığa çıktığında artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktı.