son smut diyelim mi
İyi Okumalar
Büyük soyguna 4 gün kala
Ruby Jane
Yeni bir ev, tekrar.
Bütün hayatım kaçmakla geçmişti.
Çöpten, olmayan ailemden, mallardan, polislerden ve aşktan...
Ve 4 gün sonra artık kaçmayacaktım, yorulmuştum da kaçmaktan. Bir şeyler için sürekli çabalamaktan ama koyvermek bana göre değildi, hiçbir zaman olmamıştı.
Daha hayatım başlamadan savaşmaya başlamıştım, sonra hayatım başladığında o siktiğimin çöpünde yine savaşmıştım.
O çöpten kaçmıştım, sonra üvey annemden de kaçmıştım sonra kavgalardan, mallardan...
Bu böyle gitmişti her zaman, kendime bir düzen kurmuştum.
Ta ki o düzeni bozup beni bulan, ona ne kadar zarar versem de beni hâlâ da kovalayan, bırakmayan Lalisa çıkagelene kadar.
Sanırım bu kaybettiğim tek savaş olacaktı ve belki de ona kaybetmeyi içtenlikle istediğim tek kişi.
Ne yapsam da onu ne kadar kırsam da sonunda cevabı hep 'ölene kadar senleyim' oluyordu.
Bu beni hâlâ korkutsa da yavaş yavaş korkum geçiyordu ve fikirlerim yumşuyordu.
Ama ona izin veremezdim, kendini bir de benimle bu kadar boktan bir yere sürüklemesine izin veremezdim.
Doğduğumdan beri kanımda kaynayan intikam ateşini söndürecek, bilmem kaç yıldır planladığım o plana onu dahil edemezdim.
Çünkü biliyordum beni bir şekilde vazgeçirecekti ölmekten.
O gözleri, sözleri, sıcak kalbi ve dokunuşları.
Ama aynı zamanda da biliyordum ki o soyguna benimle gelmek için her şeyi yapacaktı, benim korktuğum asıl şey ise ona engel olmak istememe ihtimalimdi.
Anahtarı bir köşeye attım ve evi inceledim, klasik iki kişilik mütevazi bir evdi.
Lalisa ise durgundu, ne düşünüyordu bilmiyordum ama durgunluğu kesinlikle benim söylediklerim ve Jane ile ilgiliydi.
Zaten yorgun olduğumuz için pijamalarımızı giyindik, daha doğrusu o giydi bense onu izledim.
Sütyenini çıkarışını, saten üstünü giymesini, nipplelarının saten üstünün altından gözüme çarpması...
O yatağa geçip örtüyü de üstüne attığında ben de pijamalarımı giyinmiş yatağa uzanmıştım. Bana yakınlaşma tenezzülünde bile bulunmuyor, öylece duruyor ve tavana bakıyordu.
Bense onu izliyor ne olduğunu anlamaya çalışıyordum, fakat gözleri o kadar baygın ve ruhsuzdu ki ben bile onun dilinden anlamıyordum şu anda.
Hiçbir şey demeden yavaşça bana sırtını döndüğünde ben de onu biraz daha izlemiş sonra da içimden bir ses onu çekip, sarıp sarmalamam gerektiğini söylese de bunu yapmayıp uyumaya çalışmıştım.
***
Gece bilmem kaç olmuştu ki ben hâlâ uyuyamamıştım, onun da uyuyamadığını biliyordum çünkü sürekli yatakta kıpraşıyor kendini belli ediyordu, salak.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hurt you
Fanfiction"Kimi öldürdün?" diye sordu sanki normal bir şeymiş gibi. "Sevgilimi." dedim yutkunarak. "Ne istediğini iyi bilir misin Pranpriya?" diye sordu ellerini motorun iki yanına koyup üzerime eğilerek, beni kesinlikle bu kısa süre zarfında deli edivermişt...