İyi Okumalar
Büyük soyguna 69 gün kala
Lalisa
"Ne?" diye sordu şüpheyle.
"Ne yaptın sen Lalisa?" diye sordu yanıma yaklaşarak.
Ne yapmıştım?
Bir şey yapmamıştım.
İlişkimizi kurtarmıştım, başka bir şey yaptığım yoktu.
"İlişkimizi kurtardım Ruby Jane." dedim ve sırıttım fakat bu sırıtış ona biraz ürkütücü gelmiş olacak ki kaşlarını çatarak benden bir adım uzaklaşmıştı.
"Beni onun yanına götür." dediğinde 32 diş gülümsedim ve kafamı onaylayarak salladım.
Yutkunduğunda arabanın anahtarını aldım ve ona fırlattım, gözleri boş boş bana bakarken anahtar göğüsüne çarptı ve yeri boyladı.
"Ne var?" dedim gülüşüm solarken.
"Sen... nasıl?" diye sordu kaşlarını çatarak.
"Nasıl mı anladım?" dedim kafamı sağa yatırarak ve 'hmhm' diye bir ses çıkarttığında devam ettim.
"Sana asla karşılık veremediğinden değil vermediğinden." dedim kararlılıkla.
"Onu akşam yemeğine de o yüzden çağırdım." dedim ve ayakkabılarımı giyip kapıdan çıktım, kafamı 'hadi' anlamında salladım ve onu yanıma çekiştirdim.
***
Garaj kapısına bağlanan ipi tuttum ve yüzünü inceledim, o da bana bakıyordu. Dudaklarımı birbirine bastırdım ve ipi çekerek depo kapısını araladım, ışıkları yaktım ve sandalyedeki baygın bedene baktım.
Jennifer'la birlikte sandalyeye bağlı olan Jinyoung'un yanına ilerlediğimizde benim adımlarım hızlıyken Jennifer'ın adımları bir o kadar yavaştı.
İlk defa birini bu hâle getirmiyordum, getirmiyorduk.
Fakat sanki bunu ilk defa yapıyormuş, görüyormuş gibi gergindi.
Ve ben, tekrar ve tekrar korkusunu iliklerime kadar hissediyordum.
"Bilinci kapalı merak etme." dedim kollarımı birbirine dolayarak.
"Burası da neresi?" dedi bembeyaz ışıklarla donatılmış mavi odada etrafına bakınırken.
"Jinyoung'un deposu." dedim Jinyoung'a bakarken.
Uzun bir sessizlik oldu, çok uzun bir sessizlik.
İkimiz de konuşmadık, sadece Jinyoung'un yarı baygın bedenine bakmayı sürdürdük. Arada duyulan yutkunuşları bomboş depoda yankılanırken Jinyoung tek gözünü araladı.
Kafasını yavaşça bize çevirdi ve bantlı olan ağzıyla birkaç şey söylemeye çalıştı, tek gözünün kör olduğu aklıma geldiğimde kıkırdamaya başlamıştım, Jinyoung'un bağırışları artmış ve Jennifer'ın bakışları beni bulmuştu.
"Yeter." dedi dominant sesiyle ve kıkırdayan beni susturdu.
Solan kıkırdamamla gözlerimi onunkilerle birleştirdim, bir süre bana baktıktan sonra Jinyoung'un ağzındaki bantı söküp attı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hurt you
Fanfiction"Kimi öldürdün?" diye sordu sanki normal bir şeymiş gibi. "Sevgilimi." dedim yutkunarak. "Ne istediğini iyi bilir misin Pranpriya?" diye sordu ellerini motorun iki yanına koyup üzerime eğilerek, beni kesinlikle bu kısa süre zarfında deli edivermişt...