28. Bölüm

803 68 57
                                    

Bölüme bol bol yorum yapıp beğenmeyi unutmayın. Ayrıca instagramdan da alıntılar ve bölümün ne zaman geleceği hakkında bilgiler veriyorum. İsterseniz ordan da takip edebilirsinizz:) 'serolingo_._

Yeni yıl hepiniz için mutlu, sağlıklı ve huzurlu geçer inşallah.
-

insan konuştuğu kişilere güvenmek isterdi, hatta o kadar isterdi ki yanlış insanlara güvendiğini bilse bile hatasından dönmez, güvenmeye devam ederdi. Acaba mı dedim kendimce, yine mi, yine mi bana verilen şefkati farklı anlıyordum?

'O çiçeği sevdiğimi nerden biliyorsun Çağlar?' Dediğimde çağlar bana dönmedi ama neden dona kaldığını da bi türlü anlayamamıştım. Ya verecek bi cevabı yoktu ya da gerçekten bi işler çeviriyorlardı.

Sorin'in arka kapıya doğru yöneldiğini gördüğümde vücudum komple yan döndü ve hem çağları hem de sorini görebilecek şekilde rahat bir pozisyon aldım.
'Yanlış anlama. Merak ettim, daha önce hiç bu konuda konuşmamıştık.' Dediğimde
Elini yanağım'ın üzerine getirdi ve ovuşturarak gülümsedi.

'Sana özel hislerim var, bilirim böyle şeyleri.' Dediğinde göz kırparak elini geri çekti.

Çekmeyede bilirdi..
Ama hayır bağlanamazdım.
Daha ona güvenmiyordum bile. Yani sanırım..

Sorin sonunda içeri girip kapıyı kapattığında önce kısa bi süre sustu, ama sonra dayanamamış olmalı ki gülmeye başladı.

'Kaya ve alevi aradım. Kavga etmişler.' Dediğinde kaşlarımı çatarak ona döndüm. 'Bu komik değil ki, neye gülüyorsun?' Dedim.

'Çok sık  kavga etmezler, ettikleri zaman da hep gülerim nedeni bilinmez...' Dediğinde bir şey demedim. Çağlar ise üzerine cevap verdi. 'Atma lan boşuna! kıskanıyorum kardeşimi demiyor da.' Diyen Çağlar arabayı park ettiği yerden çıkararak sürmeye başladı.

'Tabiki büyük kavgalar etmelerini istemem ama küçük kavgaları gerçekten komik oluyor.' Dediğinde yüzündeki sırıtışa yine bir şey diyememiştim.

'Sen içki mi içtin sorin?' Diye birden gelen soruyla arkamı döndüm. Normalde beni kokusu hep rahatsız ederdi ama sorin kokmuyordu, bence içmemişti. Birden ellerini havaya kaldırdığında konuştu. 'Ne polisi alkol bey?' Dediğinde kahkaha attım, Bunu beklemiyordum.

'İçmişsin işte! sana çarpışan arabalar yok sorin.' Diyen çağlar'ın bu anne tavrına güldüm. Tepkisine bakmak için sorine döndüğümde yüzü düşmüş yavaş yavaş ellerini yere indiriyordu. 'Ya banane, binicem binicem!' Diyen sorine baktığımda yerinde hafifçe zıplayarak bunu söylemesi aklıma resmen küçük bir çocuğu anımsattı. Onun bu haline kahkaha atarken çağların omzunu dürttüm. 'Ya yapma çocuk üzülüyor.' Dediğimde çağlar bana anlamsız bakışlar attı ama en sonunda dayanamayıp o da güldü ve bi anda telefon çaldı, arama  direk Bluetooth'a başlandığında kafamda hemen bi soru canlandı.

Acaba konuşmaları duymamıza izin verecek mi, yoksa özel bi konuşma mı isteyecekti?

Diye konuşan şeytanlarıma itafen hiç düşünmeden Bluetooth'dan yanıtladı çağlar. Deminki halime nazaran sırıtan halim oldukça iyiydi. Demekki özelini bizden saklamıyordu.

'Merhaba, nasılsınız çağlar bey?' Dedi karşı taraftan gelen ses. Mesafeliydi ama bi o kadar da düşünceli gibi gelmişti sesi.

'İyiyim efe. Sen nasılsın, bi sorun mu var?' Dediğinde pür dikkat diyalogları dinliyordum.

'Şirkete gelseniz daha iyi oluruz çağlar bey. İşlerinizi bi süre evden yürüteceğinizi söylemiştiniz ama durum birazcık vahim.' Diye açıklama yapan efe'nin sesi aslında gerçekten de çaresizdi sanırım.

Ağlasam Sesimi Duyar Mısın?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin