bir özgüre baktım, bir barana."abime-" diyecektim ki özgürün eliyle ağızımı kapatmasıyla sustum. bileğini tuttum ve çevirmeye çalıştım ama milim kıpırdamadı. tekme attım ama ayak bileğimi tuttu ve bırakmadı. tam düşecekken bıraktı.
"abini olay içine katmayacaksın. sadece ben ve baran." dedi. nedense bunu derken gülüyordu. vay şerefsiz, hem oynuyor hem gülüyor.
barana baktım. o sadece özgüre bakıyordu. eteğimin gizli cebindeki düğmeye bastım. ne olacağını şimdi göreceklerdi.
"seç, ılgın." dedi özgür. "abinin sıradan bir arkadaşı mı, yoksa unutamadığın sevgilin mi?" öğk! ne sevgilisi be?
"ona seçim yaptırma." dedi baran. "kimse iki kişi arasında seçim yapmak zorunda değildir." o kadar soğuk kanlı görünüyordu ki az önce özgüre saldıranın o olduğuna inanmıyordum.
"seçmek zorunda-" demişti ki abimin sesi duyuldu koca koridorda.
"kimse seçim yapmak zorumda değil özgür. heleki o kişi benim kardeşimse, sınırsız hakkı vardır!" ardından kalabalığın içinden çıktı ve yanıma gelip bileğimi kavradı. sonra da beni arkasına aldı. "baranı duymadın mı? seçim yapmak zorunda değil."
özgür güldü. "seçim yapmak zorunda. yapmalı." dedi. amacı neydi? ikisinden birini seçsem ne olacaktı ki?
aradan elanurun sinirli sesini duydum. sonra da görkem ve ikisi göründü zaten. onların arkasından da yağız, çağan ve sarp. elanur, özgürün yanına gelirken diğerleri de kalabalığı gönderiyorlardı.
elanur özgürün kıvırcık saçlarını arkadan çekmeye başladı. ayağını, özgürün sırtına koydu ve öyle çekmeye başladı.
ortada özgürün bağırmaları ve sövmeleri, benim kahkahalarım ve elanurun sinirli sözleri yankılanıyordu. bende abimin arkasından çıktım ve özgürün karşısına geçip gülmeye başladım.
"sen söyle özgür," dedim. "elanurun elinden dayak yemek mi, yoksa benim elimden dayak yemek mi?" dedim ve bende güldüm.
abime baktı özgür. "seçim yapmak zorunda değilim."
bu dediğine kahkaha attım ve elanuru görkemin saçından ayırmaya çalıştım. benim eski hatamdı ama elanur benden daha çok nefret ediyordu. yanımıza yağız ve abimde geldi elanuru ayırmaya çalışmak için.
"kızım, bıraksana saçı." dedi yağız abi elanurun elini çekmeye çalışarak. "yavrum, yapıştın mı çocuğun saçına? baran halleder, bırak sen."
elanurun elini sonunda kurtardık özgürün saçından. sinirle özgüre baktı tekrar. "dana götü!" dedi özgüre. bu dediğine yere yatıp kahkaha atmak istiyordum.
elanurun koluna girdim ve kalabalık ortamdan çıktım. elanur hala ona söverken ben ise sadece gülüyordum öyle.
"neden ayırdınız ki beni? ben daha o muşmula suratlının yüzünü dağıtmadım. oof, of!" diye söylendi
"kızım, özgrün saçına kene gibi yapıştın. benim bile saç köklerim ağladı o manzaraya." dedim hala kıkırdarken.
"ben yapışmasaydım onun saçına o yapışacaktı senin saçına." dedi hala kızgın kızgın bana bakarken. "hem ne alaka yani baran mı ben mi sorusu? çok saçma." düşündü bir süre. "acaba baranı seçseydin ne olacaktı."
"özgür bu, ne yapacağı belli olmaz."
"doğru, belki bıçak çekerdi. ya da bu sefer silah falan?" dedi elanur bana göz kırpıp.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOPYA
Fiksi Remaja"onun kalbi durduğu için herkes ağlıyordu. ancak kimse bilmiyordu ki kalp tekrar atmaya başladığı için saatim ötüyordu..."