28. Bölüm: karar

615 39 21
                                    

Yol boyu göndermeli şarkılar açmıştı sevgili sevgilim. Bu beni dahada deli ediyordu ama gülüp geçiyordum.

Hala göndermeli şarkılar açıyordu ki en sonunda dayanamayıp patlamıştım. Şimdi ise ferdi baba ile devam ediyorduk yolumuza. Nişanın olduğu yer uzaktaydı hafiften.

Artık ne sen varsın, ne hatıralar
Sensiz bomboş kaldı bak bizim sokaklar
Seninle el ele
Gezdiğim yerler...
Seninle göz göze
Olduğum yerler
Nerede sevgilin, nerede derler...

"Ulan baran!"

"Ya ne oldu? Gönül almaya çalışıyoruz burda. Bizde ekmeğimizdeyiz, bırak beni ve şarkılarımı." Diye söylendi.

"O halde seni ve şarkılarını baş başa bırakıyorum," dedim ve emniyet kemerimi açtım. "Çek sağa."

Anında ciddileşip bana döndü. "Saçmalama," dedi.

Saçmalıyordum ve farkındaydım. Neden bilmiyordum ama içimde rahatsız bir his vardı. Birşeyden dolayı ağlayasım vardı. Çok rahatsız hissediyordum ve kalbim gereksiz yere yavaş atıyordu.

"Çeker misin sağa?"

"Ilgın, saçmlama lütfen. Çekmiyorum sağa falan." Dedi şaşkınlıkla bir bana bir yola bakarak. "Neden bu gün böylesin? Bir farklı davranıyorsun."

Ellerimle yüzümü ovuşturdum makyajıma dikkat ederek. "Bilmiyorum... içimde farklı bir his var. Üzgün gibiyim ama sebebini bilmiyorum."

Arabayı sağa çekti ve durdurdu.

"Kalbim bir farklı atıyor sanki. Çok rahatsız hissediyorum."

Gözlerini kısarak baktı bana. "Farklı birşeyler yedin mi bu gün?"

Düşündüm bir süre. Yenemiştim sanırım. "Hayır, ne alaka?"

"Zehirlenme olasılığında bu tür rahatsızlıklar olur." Dedi.

"Ama zehirlenmiş gibi değilim."

"Heyecanlı mısın peki? Ondanda olabilir."

"Değilim. Öyle birşeyde değil sank-" sözüm dudakları ile yarıda kesildi. Gözlerim kocaman açıldı. Beklemiyordum bunu.

Yavaş öpücüğüne karşılık vermeye başladığımda o da kemerini açıp bıraktı. Sırtım kapıya yaslanırken eli bir bacağımı buldu. Tam da sırasıydı cidden...

Birbirimize bakmak için dudaklarımız ayrıldığında alnı alnıma dayandı. Gözlerimi açtığımda onun çoktan beni izlediğini gördüm.

"Ruj," dedim yüzüne doğru nefesimi verip gülerek. "Bulaşacak."

Sesli bir nefes verdi. "Neden bir işimizin olduğu gün oluyor bunlar?"

Gülümsedim. İçimdeki o his bir anda uçup gitmişti sanki. "Ama nişandan sonra daha çok vaktimiz var," dedim cilveli cilveli gülerek. Tabi tabi, tekme tokat dövüşecek çok vaktimiz vardı...

"İzin mi veriyorsun sanki," dedi o da gülerek. Ardından dudağıma son bir kere buse kondurup kemerimi taktı. Ardından kendi kemerini de takıp tekrar yola çıktı."içindeki his gitti mi?"

Şaşkınlıkla ona döndüm. "Çok garip ama evet."

"Bence doktor olmalıyım. Her şekilde iyileştiririm ben seni." Dedi gülerek.

"Benim doktorum ol yeter," dedim tatlı tatlı gülerek.

"O zaten bir kural." Dedi sola dönerken.

"Ne kuralıymış?"

KOPYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin