10. bölüm:iş birliği

3.3K 178 48
                                    

gözümü odaya sızan batmak üzere olan güneşle açmıştım. tepemde doktorlar dikiliyordu.

gözümü ovaladım ve kendime gelmeye çalıştım. ne olmuştu?

yerimde dikleşmeye çalıştım ama doktorlardan birisi izin vermedi.

etrafta kısaca göz gezdirdiğimde hastanede değilde, teyzemin villasında olduğumuzu fark ettim. hiçbir şey hatırlamıyor, hatta 90 yıldır uyuyor gibi hissediyordum. gözlerim ağırlaşmıştı.

"kalkma. vücudunun dinlenmesine ihtiyacı var." dedi sarışın olan doktor.

"ama zaten yıllardır uyuyor gibi hissediyorum." dedim ve durdum. " ne zamandır uyuyorum?"

"henüz 4 saat oldu. uzun süre uyuyormuş gibi hissetmen gayet normal."

teyzeme takıldı gözüm. abimin göğüsüne kafasını koymuş, bana bakarak ağlıyordu. abim ise bana hayal kırıklığı ile bakıyordu. baran neden hala buradaydı? duvara yaslanmış, elleri cebinde bana bakıyordu.

"neden bayıldım ben?" diye sordum tekrar doktorlara dönerek.

doktorlardan sarışın olan yanımdaki sandalyeye oturdu ve bana doğru eğildi. koluma serum takılıydı.

"vücudun 70 yaşındaki bir kadından daha hasta görünüyor. içtiğin ilaçlar ne yazıkki oldukça etkili. ayrıca bu yaşta neden böyle ilaçlar kullandığını da anlamış değilim henüz." dedi.

"ilaçlarda ne varki? doktorumun verdiği ilaçları kullanıyorum sadece..." dedim bende kaşlarımı çatarak. tabii uyumamak için kullandığım ilaçlar dışında...

yanındaki esmer doktor başını iki yana salladı. "bir doktor bu ilaçları vermeyeceğini iyi bilir. ilaçlardan birisi uyumamak için. 2. bulduğumuz ilaç ise 50 yaşından sonra obezite hastalığı olan hastalara verilen ve sadece 1 tane kullanılması gereken iştah kesici ilaç. vücudun bu ilacı tamamen sahiplenmiş ve bu ilaçla yaşamaya başlamış. ilaç anlayamadığımız şekilde öyle etki etmiş ki biraz daha kullansaydın ölüme kadar gidecekti."

şaka mıydı bu? bir doktor nasıl öyle bir ilaç verirdi.

"şimdi söyle bakalım güzel kız. neden kendini öldürmeye çalıştın?" ölmeye çalışmak aptallıktı! ben bu aptallığı asla ama asla yapmayacaktım ve yapmazdım da. böyle düşünülmesi gerçekten de ergence ve utanç vericiydi.

baçımı iki yana salladım büyük bir şaşkınlıkla. "ben kendimi öldürmeye çalışmadım. bu utanç verici birşey! doktora gittiğimde vermişti bunları. kilo almaya başlayana kadar içecektim."

iki doktor da kaşlarını çattılar.

"böyle birşeyin imkanı yok!"

"ismi neydi doktorun?" diye sordu esmer olan doktor.

düşündüm bir süre. en son hatırladım. "duru demirkan' dı sanırım. evet, oydu. 6 ay önce gitmiştim." hastanenin ismini de verdiğimde iki doktorda başka bir odaya geçtiler ve telefon görüşmesi yaptılar. büyük ihtimalle doktorla konuşacaklardı.

teyzem hala ağlarken yanıma geldi ve sıkıca sarıldı bana.

"birşeyim yok teyze. abartmayı keser misin lütfen?" dedim. teyzemi çok nadir görmüşümdür ağlarken. hatta belkide hiç. cesur, kendinden emin, modaya takıntılı, sert ve bir o kadarda samimi ve tatlı bir kadındı o.

"nasıl birşeyin yok ılgın? ölüyormuşsun! ne demek birşeyim yok?" geri çekilde ve yanıma oturup ellerimi tuttu. "nasıl fark etmezsin birşeylerin ters gittiğini? nasıl anlamazsın ilacın işe yaramadığını?"

KOPYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin