27. Bölüm: nişan

709 61 24
                                    

(Lütfen yorumlarımızı ve yıldızımızı unutmayalım. İzlenmelerim ve yorumlarım çok düştü. Elimden geleni yapmaya çalışıyorum, sizleri seviyorum, iyi okumalar🤍)

Gözlerimi açtığımda hava aydınlıktı. Baran bu sefer yanıma kırvrılmıştı ve öyle uyuyordu. Hafif doğrulup etrafa baktım. Ortadaki sehpada ilaçlar, ıslak bezler, ateş ölçerler ve dahada fazla eşya vardı. Anladığım kadarıyla tüm gece benimle ilgilenmişti. Sonrasında da zaten uyuyakalmıştı.

Üzerimde siyah eşofman ve kalın bir ceket vardı.

Yerimde tekrar doğruldum ve uzanıp baranın yanağına öpücük bıraktım. Ardından ayağa kalktım ve paytak paytak adımlarla tuvalete girdim. Gerekli işlerimi hallettikten sonra tekrar oturma odasına döndüm. Sehpadaki ateş ölçerlerden birini aldım ve alnıma götürdüm. Ardından tuşuna bastım ve beklemeye başladım.

Birkaş saniyede gelen sesle alnımdan çektim ateş ölçeri. Ateşim 37 idi. Düşmüştü. Ama hala bedenimde bir yorgunluk söz konusuydu.

Umursamadan aynı paytak adımlarla mutfağa ilerledim. Baran mutfağı tertemiz yapmıştı. Ben bu adamı hak edecek ne yapmıştım tam olarak? Oturup ağlayacaktım şimdi.

Buzdolabına yönelip birkaç malzeme çıkardım ve tezgaha koydum. Kulağıma kulaklığımı takıp şarkı açtım. Ocağın altını yakıp ısınmasını bekledim.

Bu sürede tekrar oturma odasına geçtim ve baranın üzerini daha sıkı bir şekilde örttüm. Ardından ateş ölçeri gene aldım ve alnına tuttum. 37 yazıyordu. Anlaşılan onunda ateşi çıkmaya başlamıştı.

Gece yorulduğunu düşünerek onu uyandırmadan mutfağa geçtim. Isınan ocağa tavayı koydum ve birşeyler yaptım işte.

Dolaptan bir kap çıkarıp yumurta kırdım. Ardından un ekledim. Sonrasında birkaç malzeme daha ekleyip hepsini çırpmaya başladım. Hazırladığım şeyden azar azar tavaya döktüm.

Birkaç dakikada bir tabak dolusu pankek hazır olmuştu.

(Belki ilk bölümlerden bilirler pankek sevdamızı...)

Son olarak üzerine biraz bal ve pudra şekeri döktüm. Tabağın kenarlarına doğradığım çilekleri dizdim ve dolaptan süt çıkartıp iki bardağa doldurdum. Tepsiyi alarak içeri geçtim.

Benim ayak seslerime mi, yoksa histen dolayı mı bilmem ama baran gözlerini aralamıştı ve bana bakıyordu. Beni gördüğünde yerinde dikleşti ve oturur pozisyona geldi.

"Aşkım," dedi gözlerini ovuşturup. "Neden kalktın? Hastasın."

"Sende hasta oluyorsun." Dedim gülerek. "Şimdide sana bakma sırası bende."

"Olmaz. İyileşmedin henüz." Dedi ve ayağa kalkıp sarıldı bana. "Hasta olmam ben..."

"Olmuşsun işte. Ateşin 37 olmuş."

Güldü ve uzanıp ateş ölçeri aldı. Ardından alnına tuttu. Ses geldiğinde geri çekti ve ekrana baktı. Dahada güldü ve ekranı bana çevirdi.

36 yazıyordu. Nasıl ya? Daha demin 37 idi...

"Ama daha demin..." şaşkınlıkla bakıyordum ekrana.

"Dediğim gibi bebeğim. Hasta olmam ben." Dedi ve beni kol altlarımdan tutup havaya kaldırdı. Ardından tekrar L koltuğa oturttu. Getirdiğim tepsiyi kucağıma bıraktı. "Bak bak, birde hasta olduğumu düşünüp pankek yapmış bana..."

O benim bu halime gülerken bende kestiğim pankek dilimini onun ağızına götürdüm çoktan. Pankek dilimini yediği gibi yanağıma güçlü bir öpücük bırakıp geri çekildi. Tepsideki sütü aldı ve birkaç yudum içti.

KOPYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin