20. bölüm: sadece sen. (sezon finali)

1.8K 113 53
                                    


üzerimizi değiştirmeye vakit bulamadan hastaneye gelmiştik. daha doğrusu hastaneye geleli yarım saat falan olmuştu bile. doktor şimdilik durumunun iyi olduğunu ve 1 saat içinde onu görebileceğimizi söylüyordu.  hepimiz ayrı ayrı yerlere dağılmış, doktorun bizi çağırmasını bekliyorduk.

abimgil bir köşedeyken bende kulağımda kulaklığımda camdan dışarıya bakıyordum.

hele bi gel,
uzaklar sana gelir
sen hele bi gel,
bütün dertler bitiverir
hep seni bulur
uzun, zor, sıkıcı günler
yazık olur,
hadi gel kurtar bizi...

bu gün yolda giderken toplam 2 tane evlenme teklifine şahit olmuştuk. sanırım herkes evlenme teklifi için bu tatili bekliyordu.

baranın doğum günüydü bu gün ve doğum gününü hastanede geçirecekti. bu çok berbat bişey olmalıydı.
abim yol üzerinde durmuş ve pasta almıştı baran için. hastanede olduğumuz, doğum gününü kutlayamayacağımızın anlamına gelmezdi.

herkesin elinde de uçan balonlar vardı. kimisinde 'B' harfli, kimisinde de kırmızı kalpli.

o sırada camdan tekrar bir yansıma fark ettim. hastane bahçesinde bir evlenme teklifi daha... tanrım, bu bana bir işaret falan mı ya?

müziği duymak için kulaklığımı çıkardım.

teklif ediyorum,
benimle evlenir misin?
çok düşündüm, son kararım
kendimden eminim...

sanırım şu 2 gün içerisinde duyduğum en mantıklı şarkı buydu. buraya gelirken ilk gördüğümüz evlenme teklifinde hadisenin, 'evlenmeliyiz' şarkısı çalıyordu. o da azcık mantıklıydı ama aynı şekilde de saçmaydı.

bence evlenmeliyiz hemde bu sene...

ikinci gördüğümüz evlenme teklifinde de ebru gündeşin, 'evet' şarkısıydı. bu da iyiydi aslında.
ama eğlenceli olması için şu anki en iyisiydi gibi.

evet, söylüyorum evet, istiyorum evet, seviyorum aşığım sana...

dün sahildeki evlenme teklifinden söz etmiyorum bile. en beter şarkı oydu zaten.

kulaklığımda çalan şarkı, gözümün önündeki evlenme teklifi ve beklediğimiz bir hasta beni ayrı ayrı triplere sokuyordu.

halime bak, dertli çal
kemancı
başımın tacı
gitme, bu gece
sende kal
benim halim çok acı...

ciddiyim, beni bu ruh haline sokan her neyse bilmiyordum. iğrenç bir his içerisindeydim ama.

doktor geldi o sırada. içeri geçip baranı görebileceğimizi söyledi. çokta tınlamadım. önce şu ruh halinden çıkmam lazımdı.

"siz gidin. ben sonra girerim." dedim abimgile. tekrar bakışlarımı evlenme teklifine çevirdim.
kız evet demişti ve adam onu kucağına alıp etrafında döndürmüştü. kız bembeyaz ve incecikti. ama ise kumral ve upuzun, geniş mi geniş, kaslı mı kaslı bir vücuda sahipti. adam siyaha bürünmüş bir haldeyken kadın bebek mavisi, beyaz ve pembelere bürünmüş haldeydi. üzerindeki mini elbisesi ona çok yakışmıştı.

umarım ikisinden birinin bu hastanede kalma sebebi ciddi birşey değildir diye geçiriyordum içimden.

doktor yanıma geldi bu sefer. o da benim gibi camın korkuluğuna dirseğini dayadı ve elini de çenesine koydu.

"bu kadın benim hastam," dedi doktor acılı bir gülüşle. "yaklaşık 6 yıldır benim hastam."

"nesi var onun?" diye sordum çatallaşmış bir sesle.

KOPYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin