yere düşen biraya baktım. birkaç kişi cam kırılma sesinden dolayı bu yöne dönmüşlerdi. yüzümü kaldırdım ve beni kimin ittiğine baktım. alya?
"bura nere?" diye sordu kelimeleri birbirine karışırken. sarhoş muydu? hadi ama, geleli kaç dakika olmuştu sanki!
abim ılgını tutuyordu düşmemesi için. bu ikisi ne alakaydı pardon ama? "iyisin değil mi?" dedi yere düşen biraya ve bana bakıp.
"iyiyim. de, alya sarhooş sanırım?" elimi alyanın önünde salladım. elime bakıyordu sadece. sonra abime döndü.
"sen kimsin be!" abimi itti. "git burdan!" alyanın elini tuttum.
"abim o, alya!"
"alya mı? ben mi! abin kim?" sonra abime baktı. "bu adam mı? hiç benzemiyorsunuz ama o yakışıklı, sen güzel." sonra kucağıma düştü ve gözleri kapandı.
abimle göz göze geldik. gözlerimi kısarak onu inceledim.
"alyayla dans mı ettin?"
abim ellerini havaya kaldırdı. "vallahi onunla dans etmedim! dokunmadım bile!"
"ne yapacağız şimdi bunu?" diye araya girdi görkem.
uzun bir süre düşündüm.
"arabaya yatırsak?" dedim en sonunda.
abim etrafa baktı. "sanırım en mantıklı seçenek bu olur." cebinden arabanın anahtarını çıkardı ve bana verdi.
alyanın bir koluna ben, diğer koluna görkem girdi ve elanurda arkamızdan gelirken arabaya doğru yürümeye başladık. bir insan birkaç bardak birayla nasıl sarhoş olabilirdi ki? ya da başka bir içki içmişti...
"bu neden bu kadar ağırki!" diye söylendi görkem.
"atma be! toplasan 50 kilo!" dedim bende.
"o 50 ise sen kaç? 20? 15?"
ağızını taklit ettim ve sonra da dil çıkardım.
arabayı görmüştük, yaklaşmıştık. o sırada gözüm abimin arabasının önündeki arabaya takıldı. baran sigara içiyordu. ona bakıyordum ama o bana bilerek bakmıyor gibiydi. burda olduğumun farkında olduğuna emindim. yanında yağız vardı ve konuşuyorlardı.
arabayı açtık ve alyayı bildiğiniz içine attık. ardından arabayı kapatıp tekrar kilitledim. elanura döndüm.
yağıza bakıyordu. başımı yağıza çevirdim, o da elanura bakıyordu gülerek. elanur arada saçlarıyla oynuyor, gözlerini kaçırıyordu. bu cilve mi yapıyordu cidden? kusacağım!
görkemle birbirimize baktık ve gülmeye başladık kahkahalarla. elanur bizi duymuyordu bile!
omuzlarından tuttum ve onu arkadan iterek yürütmeye başladım.
"elanur, yürü yoksa sonun hiç iyi olmayacak! yağıza biraz daha cilve yapmaya devam edersen okuldaki kızlar seni çiğ çiğ yer." dedim.
görkem benim ellerimi itti ve kafasıyla arka tarafımı işaret etti. ona bakmayı kesip arkamı döndüm. ama anında çığlık atmıştım. tanrım, baran ne ara bu kadar yakınıma gelmişti?
"ne var be?" dedim yüzüne ekşimiş bir suratla bakarken.
"dikkatimi çekmek için daha ne yapacaksın?" dedi salak gibi ifadesizce. üstelik bunu söylerken elleri ceplerinde, üzerime eğilmişti. Bok var, ne eğiliyon be?
kaşlarımı çattım. "ne dikkat çekmesi yahu? O kadar değerli bir insan değilsin." Dedim ve önüme döndüm tekrar. Bence bu kadarcık sohbet yeterdi. Daha ilk adımımı atmıştım ki çelme takmasıyla az daha düşüyordum. Dönüpte bakmadım ama. Gözlerimi sıkı sıkı yumup yürümeye devam ettim. "O bacaklar götüne gire senin baran... o bacakların ikisi de aynı anda götüne gire!" Diye söylene söylene ilerledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOPYA
Genç Kurgu"onun kalbi durduğu için herkes ağlıyordu. ancak kimse bilmiyordu ki kalp tekrar atmaya başladığı için saatim ötüyordu..."