Güneşin ışınları yatağın üzerinden çekilene kadar uykuya dalmıştı. Akıttığı gözyaşları onu yormuş olmalıydı, çünkü deliksiz geçirdiği uykuyla günün çoğunu yatağında geçirmişti. Kapının sesiyle göz kapaklarını zorlayarak açmıştı. Odasına giren kişinin kim olduğu belliydi; kocası...
Kahvaltıda kocası tarafından aşağılanmasına karşı sarsılmıştı. Davranışlarına bir anlam veremediği kocası her geçen gün onu şaşırtıyordu. Çünkü görünürde çok kibar, ince, düşünceli biri gibiydi. Şimdi daha iyi anlıyordu. Çoğu kişi gibi nezaketi tamamen yapmacıktı ve gerçek karakterini örten kibarlık maskesi kullanıyordu. İç dünyasında ise barındırdığı korkunç mizacı, bam teline basıldığı zaman dışarı vuruyordu.
Bir zamanlar umutla baktığı yeni evi, yuva olmaktan çıkmıştı. Kocasından ve onun gizemli hallerinden kaçmak istiyordu, ancak sığınak bulamıyordu. Ailesi onu kabul etmeyecek ve hatta etse bile daha fazla baskıya maruz kalacaktı. Umutsuzca, mekan değişikliğinin ona bir çıkış sağlayıp sağlamayacağını düşündü. Maalesef kocasının evindeki zulüm, ailesinin evinde de aynı şekilde devam edecekti. Zulüm sabitse, mekan değiştirmenin ne gibi faydası olabilirdi ki?
"Asuman!"
Kocasının seslenmesinin ardından omzunu hafifçe dürtmesiyle yatağından sıçrayarak doğruldu. Yatağın başlığına doğru çekilip dizlerini kendine çekerek, kendini korumaya aldı.
Eşinin bir çocuk gibi kendinden kaçtığını görmesi hoşuna gitmemişti. Bir güvercini andıran ürkek bakışları pişmanlığını daha da artırmıştı. Kendine hakim olmayı öğrenmesi lazımdı. Yoksa bütün planları alt üst olacaktı.
Yatağın ucuna itinayla oturdu. Karısına üzgün bakışlarını yansıtarak baktı. Gerçekten onun için üzülüyordu. Kendi kurtuluşu için seçtiği kurban gibi görünüyordu gözünde. Yanlış yaptığını onun gözlerinde görüyor olsa da bir kere bu yola girmişti. Artık dönüşü yoktu. Geriye ise emeline kavuşmak için karısını kıvama getirmek kalıyordu.
"Asuman! Benden korkmana gerek yok güzelim. Sana zarar verecek değilim."
"Artık bundan emin değilim."
Karısının bakışları ve sözleri güven zedelenmesini işaret ediyordu. Onun güvenini kırmak hiç iyi olmamıştı. Şimdi yeni baştan onu kazanmak için çabalayacaktı. Kolay olmayacağını biliyordu ama eline yüzüne bulaştıracağını da tahmin etmemişti.
"Bak, yanlış yaptım hatamı kabul ediyorum. İzin ver telafi edeyim, köşe bucak benden kaçarak bir yere varamayız."
"Peki, değişen ne olacak ki?"
"Bana güvenmek için şans verirsen, sana karşı daha nazik ve ilgili olacağım."
"Şans vermezsem."
Uzun bir nefes alıp verdikten sonra Asuman'ın çaresizce bakan badem gözlerinden güç alarak konuştu.
"İstediğini yapmakta özgürsün."
Ona bu çıkış yolunu kolayca göstermesi, gitmesini istediği için değildi. Çok iyi biliyordu, kendine muhtaç olduğunu ve başka bir çıkış yolu olmadığını. Zaten bunun için onu seçmemiş miydi?
Asumanın sessizliğinden güç alarak elini omuzlarına dökülen siyah saçlarına uzattı. Yumuşacık ipeksi saçlara dokunmak hoşuna gitmişti. Annesinden sonra ilk defa bir kadının saçlarına dokunuyordu.
"Saçların çok güzel," diye mırıldandı. Eşinin iltifatına karşı tepkisiz duruşuna aldırmadan okşadığı saçları koklamak için eğildi. Burnuna dolan lavanta kokusunu içine çekti. Kadınların saçları hep aynı mı kokardı? Yoksa bu koku sadece Asuman'a özel miydi? diye sorgularken kaşlarını çatmış, alnını istemsizce buruşturmuştu: Bir kadına karşı hoş düşünceleri ilk defa tecrübe etmek ona çok yabancıydı ve tuhaf bulmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHRUM
General FictionAilesinin şiddetli geçimsizliginden yorulan genç kız, çıkış kapısı aradığı zamanda önüne çıkan ilk taliplisiyle evlenmenin hatasını bir ömür boyu yaşayacaktır. Artık her sey cok geçti. Tekrardan baba evine dönecek gücü yoktu. Bu yüzden kaderine raz...