Gelen haberin ardından

460 27 14
                                    

Asuman güne Şahin'in telefon çağrısıyla uyanmıştı. İlk başta aramasına baya şaşırmış olsa da Şahin'in niyetini öğrenince keyfi yerine gelmişti.

Neşeli bir şekilde banyosunu yapıp kıyafetlerini giymiş kahvaltıyı hazırlamak işine koyulmuştu. Sabahları kahvaltısız işe gitmeyen Şevket için bunu yapmak zorunda hissederdi. Kafeyi açmadan evvel sabahın yedisinde kalkmaya çok üşenirdi ama şimdi aynı saatte kalkmak zorunda olduğu için pek zorlanmıyordu. Zaten kafeyi genellikle Aysu açıyor, kedilerin bakımını yaptıktan sonra kafeye geçiyordu. Buda takriben iki saatini alıyordu. Sabahları tek tük müşterileri olduğu için sorun yasamıyordu. Zaten önceliğini sokakta bulduğu çaresiz kedilere yardım etmek, kısacık hayatlarında aç ve susuz kalmadan yaşamalarıydı. Eskiden sokak canlarının yaşadıkları olumsuzluk hakkında pek bir şey bilmezdi. Ama sokakta rastladığı hemen hemen her kedinin sıkıntılı hâllerini görünce bahçesini genişletip gördüğü ve uzandığı her canlıya yardımcı olmayı amaç edinmişti. Bu yüzden akşamdan sonra semtin sokaklarında yürüyüşe çıkardı.

Edindiği bu amaç sayesinde kusurlu evliliğinin olumsuz yanlarına dert yanmıyordu. Bu şekil idare etmeyi başarmış üstüne de Şevket ile iyi geçinmekte eklenince başka nimetleri istemeyi kendine haram kılmıştı.

Hazırladığı masaya göz gezdirince yaptığı işten dolayı kendiyle gurur duydu. Şahin'in de odasından çıkıp salonda ki hazırlanan yemek kokularına doğru geldiğini görünce ona gülümseyerek karşılık verdi.

"Günaydın, hayırdır bu güzel kokuları neye borçluyuz?"

Asuman kaşlarını nazlı bir eda ile çatarak;" Aşk olsun, her sabah hazırladığım kahvaltıları ne çabuk unuttun."

"Son zamanlarda yemek bile yapmıyordun. Açlıktan midem sırtıma geçti," diyen Şevket dudaklarını sarkıtan Asuman'a sırıtarak çatalını peynirli krepe geçirip tabağına koydu.

"Sen doyduğun günlerde bile miden sırtında yapışık geziyordun."

"Daha da yapıştı."

Asuman hafif kahkahasını sunarken Şevket'in rafadan yumurtasını ona uzattı.

"Üç dakikalık."

"Bakacağız," diyen Şevket kahvaltı kaşığı ile yumurtasını çatlatırken  Asuman da söylemek istediği şeyleri düşünüyordu. Şevket'in tepkisi karşısında çekiniyordu. Söz konusu kardeşi olunca farklı tepkiler verebiliyordu. Cesaretini toplayıp konuşması gerekiyordu. Gerginliğini bastırmak için elini göğsüne koyarak yutkundu ve hafifçe öksürerek Şevket'in dikkatini kendine çekmek istedi.

"Seni dinliyorum," diyen Şevket'in konuşmasına gözlerini büyüterek baktı. Gülümseyerek ona bakıyordu belli ki hareketlerinden konuşmakta zorlandığını belli etmişti. Söz konusu Şahin olunca Şevket'in tutumu belli olmuyordu sonuçta.

"Halimi çok belli ettim değil mi?"

Şevket dudak ucuyla sırıtarak açıklamasını yaptı.

" Bunca yıl birlikte yaşadık her ne kadar aynı yastığa baş koyamadıysak da halini ve tavrını birazcık çözmüş olabilirim. "

Asuman sorgulayan bakışını keyifle yumurtasını yiyen adama çevirdi. Galiba istediği kıvamı tutturmuştu. çünkü Şevketin memnunca kapanan göz kapaklarından tadını beğendiği anlaşılıyordu. Tam zamanı diyerek konuşmak için biraz kıpırdandı.  Ama yine de onunla konuşmak için kıvrandığını nasıl anladığını sormak istedi.

"Sana nasıl bir ip ucu vermiş olmalıyım?"

Başını kahvaltının tadını çıkarmak için tabağına gömen Şevket,  Asuman'ın çocuk gibi saf merakına bıyık altından gülümsemekle yetindi. Cevap vermeden kurtulamayacağını biliyordu ama yine de çıldırtan yavaşlıkla ağzındaki lokmayı çiğniyordu. Maksadı  Asuman'ı biraz daha merakla bekletmekti lakin Asuman'ın bekleyecek hali yok gibiydi. 

MAHRUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin