Kayınpederin evine gelirken iki gün kalacağını hiç hesap etmemişti. Kayınvalidesi, onun yemeklerini ve ilgisini isteyeceği tutmuştu. Gerçi bunun sebebi ona bayıldığı için değil, ona mecbur kaldığı içindi. Titizliğine hastalık kaprisleri de eklenince kimseyi beğenmez olmuştu. Özellikle evdeki çalışanların yemeğini ağzına bile sürmüyordu.
Cafesini, kitaplarını, arkadaşlarını ve kedilerini özlemişti. Burada kısılmış gibi hissediyordu. İlaç kokuları ve kaynana kaprislerinin ortasında kalmıştı. Şevket ise onu burada tek başına bırakıp gitmişti. Aksam üzerleri uğruyor, hal hatır sorduktan bir kaç saat sonra eve gidiyordu. Neymiş efendim burada kalsa aynı odada yatmak icap ederdi. Güya rahatsızlık vermemek için gidiyordu. Ama Asuman'a göre ailesinden kaçıyordu özellikle kardeşi olacak kişiden.
Sıkıntıyla yatağında sağa sola dönüyordu. Evdeki herkes erkenden yataklarına çekilmişti. Konuşacak hiç kimse yoktu. Şevket yanında olsaydı, onunla bir kaç kelam ederdi. Resmen onu burada yapayalnız bırakıp gitmişti. Bir geceyi daha bu evde geçirmek istemiyordu, yarın ilk işi yemekleri yaptıktan sonra kendi evine gidecekti.
Yorgun olduğu halde uyku tutmuyordu. Telefondan okuyacak bir şeyler baktı ama istediği gibi bir kitap bulamamıştı. En iyisi mutfağa gidip bitki çayı demlemekti.
Pikesini üzerinden atarak yataktan ayaklarını sarkıtarak indi. Şahin'in evde olmayacağını düşünerek üzerine bir şey almadı. Zaten yanına sabahlık almamıştı. Mecburen yatak kıyafetiyle mutfağa gidecekti. Uzun bacaklı pijama ve askılı atletiyle uygunsuz görünmediğini düşünerek odasından çıktı.
Holün ışığı yandığı için koridorda rahatça dolanıyordu. Yanında ki odada hemşire kalıyordu. Kayınvalidesi evin sol kanadında ki yatak odasında kaldığı için onu duymazlardı. Koridorun sonu salona çıkıyordu. Zaten bütün odalara salondan gidiliyordu. Mutfak, salonun kuzeyinde idi. Oradan yeni bir hole ve bir kaç odaya geçiliyordu ama hiç bakmamıştı. Galiba Şahin ve Şevket'in çocukken paylaştığı odalarıydı.
Mutfağa girmeden evvel odadan ışık geldiği için o tarafa yöneldi. Şahin'in eve geldiğini duymamıştı, muhtemelen ışığı açık bırakmışlardı. Uyku tutmayınca merakına yenilerek aralık kapıdan içeri girdi.
Odada hâlâ iki yatak vardı ve üstleri kıyafetlerle doluydu. İki kapılı bir dolap ve çalışma masasından oluşan sade bir yatak odasıydı. Çalışma masası da yataklar gibi doluydu. Üste üste yığılmış kitaplar, kalemler kağıtlar ile baya düzensizdi.
Şimdi anlamıştı Şahin bu odada kalıyordu. Evde olmadığını düşünerek kitapların olduğu tarafa yöneldi. Bu kitaplardan birini alıp okumanın zararsız olduğunu düşünerek onları incelemeye koyuldu.Çoğu Şahin'in kaleminden çıkmışa benziyordu. Kitap yığının üstünde ki kitaba elini uzatırken kapıdan tıklama sesi gelince irkilerek elini çekti.
Başını çevirip kapıya bakınca kapı koluna dayanarak ona bakan ela gözlerle karşılaştı. Banyo havlusuna sarılmış yarı çıplak şekilde ona sırıtıyordu. Evde olmadığını düşünen adamın hangi ara gelip te banyoya giresi gelmişti. Hayalet gibi ses çıkarmadan geziniyordu galiba...
"Odamda ne arıyorsun?"
Şahin'e feci bir şekilde yakalanmıştı. Üstelik yarı çıplaktı. Onu öyle görünce şaşkınlıktan elini ağzına götürdü.
Gözlerini ondan kaçırarak; " Uyuyamadım, okumak için kitap arıyordum," diyerek masum bir yalana başvurdu.
"Benim odamı kütüphane mi sandın?"
"Aslında aklıma bile gelmedi ama mutfağa giderken açık kapıdan kitapları görünce..."
"İzne gerek duymadın..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHRUM
General FictionAilesinin şiddetli geçimsizliginden yorulan genç kız, çıkış kapısı aradığı zamanda önüne çıkan ilk taliplisiyle evlenmenin hatasını bir ömür boyu yaşayacaktır. Artık her sey cok geçti. Tekrardan baba evine dönecek gücü yoktu. Bu yüzden kaderine raz...