Zamansız hastalık

601 57 10
                                    

"Asuman, uyan!"

Sabahın üçünde uyandırılmanın şokuyla uyanan Asuman uyku mahmurluğu ile kocasına bakıyordu. Onun endişeli bakışını fark edince içine bir korku peyda oldu.

"Şevket kim öldü?"

"Henüz ölü yok, annemi hastaneye kaldırmışlar."

"Hay Allah, durumu nasıl?"

"Bilmiyorum, Şahin sadece annemi hastaneye kaldırdık diye aradı."

"Beni de bekle, hazırlanıp geliyorum."

"Sen şimdi gelme. Ben gidince seni ararım. Gidiyorum diye haber vereyim dedim."

"Ama olur mu?"

"Yoğun bakıma almışlar. Kimseyi yanına almıyorlar. Gelipte ne yapacaksın.?"

"Yanında dururum."

Asuman'ın vefası karşısında gözlerini kaçıran Şevket, onun bu kadar düşünceli tavrına karşı kendini suçlu hissettiriyor oluşuna kızmıyor değildi. Keşke biraz kendini düşünen bencil, vurdumduymaz, asabi bir kişiliği olsaydı Şevket için daha kolay olurdu. Hiç olmazsa ona karşı her daim mahcubiyet duymazdı.

"Sen işine bak. Ben başımın çaresine bakarım," diye sinirli bir şekilde kızı tersleyip odadan çıkmıştı. Asuman onun bu değişken hallerine alışsa da yine azarlamasını garipsemişti.

Şimdi ne yapacaktı? Uykusuna kaldığı yerden devam etse ayıp etmiş olur muydu? Gerçi kayınvalidesi ile araları hiç bir zaman sıcak ve yakın olmamıştı. Çok resmi ve sert davrandığı için kadına hiç ısınamamıştı. Gerçi kadın buna izin vermemişti. Gelin olarak bile görmediği bir yabancıya neden sıcak davranacaktı. Ama şu vardı; Oğlunu y yüzüstü bırakmayıp yanında durduğu ve sırlarını paylaşmadığı için  saygılı davranmaya özen göstermiş, hiçbir zaman kırıcı olmamıştı. Ama hep soğuk mesafeyi takındığı için Asuman da ona karşı yakınlık kuramamış bir yabancı gibi görmeye devam etmişti.

Bu yüzden olsa gerek yastığa başını koyup uyumaya devam kararı almıştı. Komodinin üzerinde duran telefonunu kontrol etti. Önemli bir şey olduğunda telefonu duyması için yanına aldı. Belki ona ihtiyaç duyulurdu ama hiç sanmıyordu.

Sabahın erken saatlerinde telefonun sesiyle uyanmıştı. Şevket annesinin durumunun iyi olduğunu söyledi. Anjiyo olduktan sonra yoğun bakımda bir iki saat kalan kayınvalidesi titizlik yapmıştı. Doktorlara iyi olduğunu ve çıkmak istediğini söyleyince hemşire ile birlikte eve çıkabileceği uygun görülüp taburcu işlemlerine başlamışlardı.

Asuman ise uykusunu yarıda kesip mutfağa yöneldi. Basit atıştırmalık hazırlayıp aç olmayan midesini doyurdu. Daha sonra kedilerinin beslenmesini ve sevgisini temin ettikten sonra kafeyi de Aysu'ya teslim ederek kayınvalidesinin evine gitmek için hazırlandı.

Şevket eve geçtiklerini ve Asuman'a oraya gelmesini telefonda belirtmişti.
Mecburen, kötü günde ailenin yanındaki vazifesini yerine getirmek için yola koyuldu.

Kayınvalidesini seruma bağlanmış, solgun ve yarı baygın şekilde bulmuştu. Oğulları ve eşi, başucunda endişeli bir şekilde onu bekliyordu. Sevim hanımın ani rahatsızlığı hepsini üzmüş ve korkutmuş olmalıydı. Sonuçta anneleriydi ve onu kaybetmenin ihtimalini düşünmek bile istemezlerdi özellikle kocası için ağır olurdu.

Herkese 'geçmiş olsun' diyerek gözlerini, onun gelişinden dolayı aralayan kaynanasına sarılıp sağlığını sordu.

"Sağ ol kızım, evime geldim ya...Daha iyi hissediyorum," diye cılız sesiyle karşılık verdi. İlk defa kızım demesine şaşırmıştı. Hastalık yelkenlerini indirmiş olmalıydı.

MAHRUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin