Asuman eşinden aldığı izinle kayınvalidesinin evini tuttu. Niyeti kardeşleri barıştırmaktı. Şevket'in onun için yaptıklarından sonra oda karşılığında bir şeyler yapmak istiyordu. Bu yüzden sabah kahvaltıdan sonra havuçlu kek pişirip paketledikten sonra amacını gerçekleştirmek için yola koyuldu.
Taksiyle yarım saatlik yolun sonunda Şişli'nin dar sokaklarında kendini buldu. Sevket'in ailesi yedi göbekten İstanbul'luydu. Bu yüzden İstanbul'un eski semtlerinde ikamet ediyorlardı. Gerçekten tarihi dokuya sahip bir ilçeydi. Ama çarpık kentleşme sonucunda güzelim Şişli bile bozulmaya yüz tutmuş, tarihi ise görünmez olmuştu.
Asuman ve ailesi İstanbul'a yerleşeli henüz otuz yıldı. Babası gençliğinde köyde evlendikten sonra buraya taşınmışlardı. Zaten Anadolu yüzde seksen İstanbul'a göç etmiş memleketlerini ıssız bırakmışlardı.
Asuman ise yirmi beş yaşında olmasına rağmen İstanbul'dan başka şehir görmemiş hatta İstanbul'u bile doğru düzgün gezememişti. Ailesi baskıcı olduğu için okuldan eve, evden okula gitmesine izin verilmiş, arkadaşlarıyla gezip eğlenmesini uygun görmemişlerdi. Şevket ile birazcık gezmişte olsa tam anlamıyla İstanbul'a hakim değildi. Mesela buram buram tabiat kokan Sarıyer'i, Adalar'ı hiç görmemişti. Belki bir gün onlara da sıra gelirdi. Önünde yaşayacağı koskoca yıllar vardı.Tek istediği sadece birazcık huzurdu. Gerisi ise sonradan gelirse kabul etmeyi de bilirdi nasıl olsa.
Elinde tuttuğu paketiyle taksiden inerek kayınpederin apartmanına doğru adımladı. Birbirine girmiş arabaların arasından kaldırıma geçerek Manolya apartmanın önünde durdu. Binanın adını sevmişti ama görünüşü yılların çürümüşlüğünü taşıyordu.
Zile bastı ve kapının açılmasını beklemeye koyulduğu an dış kapıdan bir erkeğin çıktığını gördü. Kılık, kıyafeti ve tarzıyla hoş birine benziyordu. Güneş gözlüğü, düğmeleri göğsüne kadar açık olan bluzunun üzerine takılıydı. Beyaz bluzu ve gri kotuyla uyumundan çok üzerinde taşıması daha çok dikkat çekiyordu. Saçlarını arkadan bağlamış olan adam, alnına dökülen perçemlerini havalı bir şekilde arkaya atarak kendisinin olduğu tarafa baktı. Ve yüzünü doğrudan görünce onun kim olduğunu anladı. Göz renkleri farklı olsa da yüz hatları Şevket ile kardeş olduklarını gösteriyordu. Aynı açık alına, düz çizgi halinde beliren kaşlara, ince uzun kemiksi burun yapısına ve ince dudaklara sahiptiler. Uzun boyları ve fiziki yapıları bile aynıydı ama Şevket'e rağmen kardeşi biraz geniş omuzlu ve kaslı gibi duruyordu. Kendine bakmayı seven tiplerdendi.
Onunla görüşmek için geldiği halde beklemeyip evden çıktığının yeni farkına varıyordu. Tutumuna karşı incinen Asuman ona bu karışık duygularla bakarken onun sıcak ses tonunu duydu. Kalın ve erkeksi bir ses tonuna sahipti.
"Hanımefendi birini mi arıyorsunuz?"
Ona dikey olarak baktığını anlamış olacak ki bu soruyu sormuştu. Şimdi ona nasıl cevap verecekti?
"Hım... Şey bir kardeş arıyordum ama eşek başı olacağını tahmin edemedim,"diye sesli bir şekilde düşünürken buldu kendini.
"Anlamadım bayan hangi eşekten bahsediyorsunuz?
"Tam karşımda duruyor," diye söylemek isterdi ama dilini ısırmayı yeğledi. Çünkü başına iş almak istemiyordu. Bu yüzden daha ılımlı ve yapıcı olmaya karar verdi. Sonuçta buraya kardeşleri barıştırmak amaçlı gelmişti kavga etmek için değil.
"Ben Asuman, Şevket'in eşiyim. Sizinle görüşmek istediğimi annenize söylemiştim. Haberiniz yok muydu?"
Karşısında ki kadını göz kararıyla süzen Şahin, sanki doğal bir konudan konuşur gibi Asuman'ı yanıtladı.
![](https://img.wattpad.com/cover/356486737-288-k469574.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHRUM
RomansaAilesinin baskısından bunalan genç kız, çıkış kapısını ilk taliplisiyle açmanın hatasını vakit çok geçmeden anlayacaktı... Zamanı geriye alacak lüksü yoktu. Yelken açmış olduğu denizin, derin dehlizlerinde kaybolmaktan ürkse de kaderine razı olmayı...