Geç dilenen özür

581 56 40
                                    

Şevket kabus dolu bir gecenin ardından soluğu Şişli'nin sabahçı kahvesinde almıştı. Evlenmeden evvel de hep yapardı bunu. Ama daha sonra sadece aksam vakitleri veya Asuman ile birlikte gelirdi.

Denizin ve martıların sesini duyabileceği yegâne bir mekandı. Özellikle şafak vakti gün doğumunu izlemek Şevket' e ayrı bir huzur veriyordu.

Bir kaç kere de Şahin ile gelmişlerdi. O zamanlar iyi geçinirlerdi ama hiç bir zaman sıkı fıkı kardeş olamamışlardı. Kendinin de suçu olduğunu biliyordu. Kardeşinin neşeli karakterinden uzaklaşıyordu aslında. Onun tasasız ve neşeli halleri her zaman ona dokunmustu. Çünkü onun yerinde olmayı hep istemiş onun gibi sağlıklı olup sorunsuz bir hayatı istemişti. Buna kendi değilde kardeşinin sahip olması ondan uzaklaşmasının sebebiydi.

Hatırlıyordu kardeşi onunla gezmek için gözünün içine bakardı. Bazen arkadaşlarıyla buluşmaya veya futbol oynamaya gideceği zaman Şahin de gelmek için yakasına yapışırdı. Ama o inadına onu yanına yaklaştırmazdı. Belki de onunda mahrum kalacağı bir tarafı olsun istemişti ve bunu başarmıştı da . Abi sevgisininden onu mahrum bıraktığı için şimdi vicdan yapsa da olan olmuştu ve hiçbir şey geriye alınamaz, telafi edilemezdi.

Şahin, havalı bir şekilde kahveye adım atınca oturuşunu dikleştirdi.
Sabahın köründe bile güzel giyinmişti. Her zaman böyleydi. Giyim ve kuşamına çok önem verirdi. Şahin'e göre dış intiba önemliydi; Sosyal ortamlarda giydiklerin, bakan kişinin sende ilk fark edeceği şeydi. Sonrasında üslup ve insanlık gelirdi.

"Hayırdır beni rüyanda mı gördün?"

"Ben görmedim ama rahatsız ettiğin birileri olmuş," diyen Şevket kardeşinin uykulu suratına bakınca gülümsedi.

" Otursana biraz sohbet edelim."

"Sen ve konuşmak."

Şahin alaycı üslubuna devam ediyordu. Yine de ayakta dikilmeyi bırakıp abisinin karşına geçerek oturdu.

"Çay veya kahve içer misin?"

Kardeşinden onayı alan Şevket çay ocağında duran adama iki kahve söyledi. Sonra boğazını temizleyerek daha evvel söylenmesi gereken cümleleri nihayet dile gelmesine izin verdi.

"O gün sana karşı hatalıydım. Belki beni hiç bir zaman affetmeyeceksin ama hiç olmazsa hayatıma karışmayı bırakabilirsin."

Şahin işaret parmağını kaldırıp," Dur bir dakika! Hayatına karıştığımı da nereden çıkardın?" diye yükselmesi üzerine Şevket derin bir nefes aldı. Anlaşılan işi kolay olmayacaktı.

"Asuman'ı üzmüşsün. Ona bir takım varsayımlarla gelerek evliliğimizi sorgulamışsın."

"Ne var bunda! Sevgili abimle biricik eşinin nasıl tanışıp, evlenmeye karar verdiklerini öğrenmek isteyemez miyim?"

O arada kahve servisi yüzünden cevabı sonraya bırakan Şevket kardeşinin alaycı tutumuna karşı geliriliyordu. Kendine sabırlar telkin ederek servis yapan çocuğa teşekkür ederek Şahin'e odaklandı.

"Açık olacağım. Benim hakkımda bildiklerin nedir bilmiyorum ama özel hayatım beni ilgilendirir."

" O kızı seninle evlenmeye nasıl ikna ettin?"

"Kimden öğrendin?

"Oda bana kalsın ama annem değil, keşke başkasıyla değilde kardeşin olarak benimle dertleşseydin."

" O gece sarhoştum. O it en son anlatacağım kişilerin arasında gelir."

Kahvesinden bir yudum alan Şahin, "Her neyse benden ne istiyorsun?

"Asuman'ı bir daha üzmeyeceksin."

Sesli şekilde gülen Şahin ellerini cebine koyarak kardeşine esefle baktı.

"Bunu kendine söyleseydin eğer o kızı bir ömür boyu kendine mahkum etmezdin."

"Bu konu seni ilgilendirmez."

"Kuzenin seni ifşa edecek korkusuyla böyle bir yola çıkacağına tedavi olmayı deneyebilirdin.

"Bilmediğin konular hakkında yorum yapma!"

"Doğru diyorsun, yabancılar hakkında bilgilerimiz kısıtlıdır."

"Bu konu hakkında konuşmak istemiyorum."

"Sen bilirsin, başka bir sey yoksa uyumak istiyorum."

Esneyen Şahin geldiğinden beri hiç ciddi olmamıştı. Hep lakayıt ve alaycı konuşmasına sonuna kadar devam etmişti.

"Hayır sadece karımdan uzak durman yeterli."

Yine kahkaha atan Şahin gülmesini sabırla bitirmesini bekleyen abisine doğru eğilerek konuştu. Sanki hayatının sırrını veriyor gibi fısıldıyordu.

"Gerçekten karın oldu mu?"

"Yeter Şahin!" diye sertçe masaya vurarak küstahça konuşan kardeşinin susmasını sağladı.

"Peki, seçimlerinden herkes memnunsa bana da susmak düşer. Başka bir şey var mı? Uyumak istiyorum da..."

"Sana iyi bir abi olamadığım için beni affetmeni istiyorum."

" Çok geç değil mi? Yani sorun seni affedip affetmemem değil. Sensiz geçen günlerimi, abim benimle ilgilensin diye gözlerinin içine baktığım günleri geri getirebilir misin?"

Şahin başını eğen suçlu abisine ilk defa üzülerek baktı. Aslında yaptıkları kendinden çok ona zarar verdiğini görüyordu. Bir nevi münzevi bir hayatı seçerek kendinden herkesi uzaklaştırmıştı. Belki bunu yapmasının gereceksini anlıyordu ama faturayı, küçük ve masum bir çocuğu abisiz bırakarak ödetmesini anlamıyordu.

Şevket'in sessizliğinden faydalanarak; "Cevabı ben vereyim ağabeyciğim...Asla!"

"Şahin benim yerimde olmak istemezdin."

"Hayat herkesi bir sekilde sınar. Bize düşen görev sınanırken yakınlarımızla sırt sırta olmak. Sen, bencil biri olmayı seçtin. Kederini ve sevincini de kendine saklayıp bizi dışladın. Ama dışlamakla da kalmadın, suçladın."

Şahin, konuştukça kendine kızan Şevket, hatalarıyla yüzleşmenin altında eziliyordu.

"Bu kadarı yeterli. Ama sana son bir şey daha söyleyeceğim," diyen Şahin abisinin sıkıntıyla buruşan suratına baktı. Hatasıyla yüzleşmeyi kabul etmesinin sebebini Asuman'ın üzerinde ki etkisine bağlıyordu. Belli ki ona iyi geliyordu. Bu yüzden son sözünü iki dudağın arasında çıkarmaktan çekinse de yinede dile getirmeyi seçti.

"Hayatının en güzel çağında ki o masum kızı, kendin için kurtuluş bileti yapma. Ona haksızlık ediyorsun bir zamanlar bana yaptığın gibi"

"Böyle düşünmene üzüldüm. Ben o kadar kötü biri değilim."

Şahin çayının son yudumunu içip masaya koydu ve abisine olumsuzca başını salladı. Daha fazla yanında durmak istemiyordu. Onun hem hatalarını kabul ettikçe üzülen yanını, bencil seçimlerine yeniden bahane bulmasını izleyecek değildi.

"Çay için teşekkürler sevgili ağabeyciğim."

Abisinin keder yüklü bakışlarına aldırmadan ön dişlerini gösterir gibi sırıtarak masadan ayrıldı. Sevket'in görüş hizasından çıktığında sırıtan yüzünde ki yalancı neşe gizli bir öfkeye evrildi. Abisinin yaptığı itham rahatsız etmişti. Asuman'ın başının altından çıkmış olabileceğini düşündü. Görüşmelerini abisine abartılı şekilde anlatması yüksek bir ihtimal gibi görünüyordu.

Hâlbuki niyeti tamamıyla temizdi. Sadece kızı düşünmüştü ama yanlış anlaşıldığını görüyordu. Demek ki birileri halinden çok memnundu.

"Kim, böyle bir hayatı kendine reva görür."diye mırıldanırken bölünen uykusuna hayıflanarak sahil boyu yürüyüş yapmaya karar verdi.

                            ***

                              

MAHRUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin