arabada giderken başımı cama yaslayıp akan yolu izliyordum.
mardine gelmiştik benim küçükken yaşadığım yer babamın bir eşyaymışım gibi beni sattığı yere tekrar babamla dönüyordum gerçek babamla ne komik ama değil mi başkası olsa yerimde yüzlerine bakmazdı ama işte dayanamadım annemin hasta olup sadece beni görmek istediği için gelmiştim buraya kalbim karşı gelememişti bu isteğe.
yolda giderken gözlerim çeşmeye takıldı hemen şöföre dönüp çeşmenin yanında durmasını söyledim.
arabadan init çeşmeye doğru ilerledim ellerimi suya uzatıp yüzüme su püskürttum çok sıcaklamıştım güneş sanki ateş gibi yakmıştı her yerimi üzerimde kısa kol tişört olmasına rağmen.
elimde ki boş su şişesine biraz su doldurttuktan sonra tam arabaya doğru ilerleyecekken elimden tutulmasıyla dengem bozulmuştu düşer gibi olduğumda belime dolanan elle sertçe birinin göğsüne çarpmıştım.
yavaşça başımı kaldırıp beni tutan kişiye baktığımda kaşlarımı çattım elinden kurtulmak için debelendiğimde ellerini daha sıkı sardı belime. onun belimde olan sıkı eliyle tüm içimin titrediğini hissettim. o konuşmamaya yemin etmiş gibi tüm yüzümü süzerken daha fazla dayanamayıp konuşmaya başladım.
"bırakır mısınız naptığınızı sanıyorsunuz?"
sorduğum soruya inatla cevap vermezken dahada sinirlenip debelenmeye başladım ve sesimi dahada yükselttim.
"Hey sana diyorum sağır mısın bırak beni hemen"
"rahat dur"
"Sen manyak mısın ne rahat durması bırak beni ne istiyorsun para mı veririz bırak beni bakma bana öyle bön bön kime diyorum BIRAK BENİ"
karşımdaki adam sanki ne söylediğimi duymuyormuş gibi beni takmayıp yüzümü süzmeye devam etti. Göğsünden ittirmeye çalıştım ama adam taş gibiydi bir milim bile yerinden oynamıyordu boyu çok uzun değildi ama iri bir adamdı.
"Baran beyim naparsınız"
tanıdık sesin gelmesiyle kafamı hızla arabadan inmiş babama çevirdim. yüzünde anlamadığım bir sırıtma vardı gerçekten mi adam beni yolun ortasında sıkıca tutmuş ve babam olacak şahıs hiçbir şey yapmadan bizi izleyip sırıtıyordu şaka falan mı bu her an bir kamera ortaya çıkıp AAAA KAMERA ŞAKASI diyebilir saçmalık herşey koca bir SAÇMALIK.
"sen tanıyor musun bu manyak adamı" dedim babama ve tekrar bana bakmaya devam eden adının baran olduğunu öğrendiğim adama çevirdim bakışlarımı bu sefer düz bir suratla bakmıyordu dudağında belli belirsiz bir sırıtmayla bakıyordu hadi ama ne bu herkes sırıtıyor gerçekten kamera şakası falan mı..
"o bizim ağamızdır baran ağam ona saygılı davranasın" dedi sesini dediğini uygulamam için sert çıkartmıştı ne ağası bu ayrıca hangi çağda yaşıyoruz pabucumun ağası heh.
"ağa mısın nesin bırak artık beni kollarım acıdı çok sıkı tutuyorsun" dememle yüzünde ki sırıtma kayboldu ve beni tutan kolları gevşedi yüzüme son defa bakıp beni arkasında bırakarak gitti.
ben şaşkınca bir giden adama birde hala bana bakan babama baktım sonra tekrar giden adama baktım" hey dursana naptığını sanıyorsun beni neden tuttun ve neden tek kelime etmeden gidiyorsun hey sana diyorum sağır mısın be adam en azından bir özür dileseydin şuna bak ya dağ ayısı" dedim arkasından bağırarak.
"oğlum napiyorsun ağadır o nasıl konuşursun sen böyle laflarına dikkat et!" diyen babama ciddi misin bakışları atıyordum.
daha fazla uzatmadan arabay bindim ve tekrar yola çıktık.
arabanın durmasıyla indim ve durduğumuz eve baktım içim yanıyordu tekrar bu eve gelmek çok küçüktüm ama az çok hatırlıyorum bu evi hiç silinmemişti aklımdan hem merak etmiştim kafamı kurcalardı sorular acaba annemle babam beni hiç sevmemişlerdi o yüzden mi benden o kadar kolay vazgeçip satmışlardı hiç mi değerimi yoktu onların gözünde yök mu olmuştum onlara o yüzden mi...
beni sattıkları aile bana o kadar değer vermişti ki beni çok seviyorlardı istediğim herşeye sahiptim ama yinede bir yanım eksikti içimdeki çocuğun ailesi yoktu ailesi tarafından satılmış biri vardı sadece.
düşüncelerimden ayrılıp eve girdim ev kalabalıktı abim evleniyordu küçükken benle hep uğraşırdı hep ağlatırdı beni ama şuan şevkatle bakıyordu bana sanki değerli biriymişim gibi bakıyordu.
"ömerim oğlum hoşgeldin evine yavrum" karşımda ağlayarak konuşan kadına baktım annemdi bu yıllar önce babam beni sattığında ağzını açmayıp tek kelime etmeyen kadın.
"Hoşbuldum" dedim soğukça gerçek annem olabilirdi ama ona sesi bir şekilde anne demeye çeviniyordum uzun yıllardan sonra.
yüzüme bakıp dolu gözleriyle biraz gülümsedi elini koluma atıp hafifçe okşadı çekinir gibi.. "uzun yoldan geldin acıkmışsındır hadi gel bir şeyler ye en sevdiğin yemekleri hazırladım" demesiyle daha fazla dayanamayarak gözlerimden yaşların akmasına izin verdim yıllar geçmişte olsa ayrı kalmışta olsak onun yaptığı yemekleri çok sevdiğimi biliyordu.
karşımda bana bakan kadına bakıp başımı salladım bana bakan yüzüne daha fazla dayanamayarak sıkıca sarıldım.
annemdi o benim vazgeçemiyordum ona karşı soğuk kalamıyordum hele ki hasta olduğunu öğrendiğimden beri sanki içim acıyordu neydi bu acı çözemiyordum anlayamıyordum yılların birikmiş olduğu öfke o acıyla yok oluyordu bağırıp çağırıp herkese hesap sormak yerine ağlıyordum anneme sıkıca sarılarak şuan.
çok özlemiştim unuttuğum kokusunu içime çekerek boğuk "anne, annem" demiştim ağlayarak. Ona söylediğim hitapla daha sıkı sarıldı ve ağladı ağladık.
Ömer
———————
Umarım beğenirsiniz yeni bölüm için yorum ve vote atmayı unutmayın ❣️