bu bölüm baran ağamızın ağzından olacak bakalım bakalım....
İyi okumalar umarım beğenirsiniz.
-
Pişmanlık bu hayatta en nefret ettiğim duygudur. Bu zamana ne yaptıysam hepsini bilerek yapmış ve bir tane bile pişmanlık duygusu barındırmamıştım.
Ama içimde sızlayan bu acının tarifi neydi sadece pişmanlık mı..
yaklaşık üç saat önce ömere attığım tokattan sonra annemi odasına götürmüş zemrayı(zemra gelin.) yanına yollamıştım.
odadan çıkıp yürüdüğümde elimi cebime attım telefonumu olmadığını görünce odada sehpanın üzerine koyduğumu hatırladım. odaya tekrar yürümeye başladım.
Odanın kapısına geldiğimde duyduğum konuşma ve kahkaha sesleriyle yerimde mıhlanmıştım.
"Ana nasıl yani ömerin sana birşey yapmamasına rağmen baran abime beni o itti sizden nefret ediyorum mu dedin." Dedi gülmeleri sırasında. Kaşlarım çatıp bir şekilde kapı kolunu sıktığımda annem konuşmuştu.
"Eveahhahahahah evet bir görseydin baranım bir tokat attı gözleri dolu dolu oldu o ömerin ağladı ağlayacaktı kendimi zar zor tuttum gülmemek için." Dediğinde kalbimde hissetiğim sızlamayla nefes alamadığım hissetim.
göğsümü sıkıp zar zor toparlandım ve kapıyı sertçe açtım. açtığım kapıyla ikiside yerinde irkildiğinde bana korkuyla baktılar.
"Ana nasıl yalan söylersin." Dediğimde gözlerinden yaşlar akıtarak bana bakıyordu.
"NASIL BÖYLE BİR ŞEY YAPARSIN NE HAKLA." dedim sertçe.
"Oğlum dinle beni-" dediğinde elimi kaldırdım susması için.
"ömerden özür dileyeceksin." Dedim net ve keskin bir sesle. Başıyla onayladığında derin bir nefes alıp sehpanın üzerindeki telefonu alıp çıkmıştım.
o olaydan sonra bir mekanda oturmuş içki yudumluyordum dakikalar saatler birbirlerini kovarlarken her ne kadar çok içmeme rağmen istediğim gibi beynimi silemiyordum.
normalde her içtiğimde beynim silinirdi ama bu sefer farklıydı unutamıyordum.
mekandan kalkıp konağa geldiğimde kapıdaki adamlar baş selamı verip kapıyı açmışlardı içeri girdiğimde karşılaştığım yüzle duraksadım.
karşımdaki beden ifadesiz bir şekilde bana bakıyordu. O olaydan sonra ilk defa görüyordum. gözlerimi yüzünde gezdirdiğimde yanağındaki kırmızılık kalbimi delik teşik etmişti.
gözlerimi yanağından çekip gözlerine sabitlediğimde bu sefer nefretle bakıyordu. ben hala yerimde durmaya devam ederken merdivenlerden çıkmaya başladı.
onunla konuşmalıydım. hızla arkasından giderek odaya giren bedene baktım tam kapıyı kapatacakken elimle kapıyı tutup durdurmuştum.
"ne istiyorsun." Dediğinde derin bir nefes aldım.
"Konuşabilir miyiz." dedim.
"Konuşacak birşeyimiz yok." Dedi net bir sesle.
bu böyle olmayacak diyerek içeri girdiğimde kapıyı tuttuğu için bedeni gerilemişti duvara tutunarak sabit durduğunda çatık kaşlarıyla bana baktı.
"Naptığını sanıyorsun sen çık dışarı." Dedi eliyle kapıyı göstererek.
"Özür dilerim." Ağzımdan çıkan cümlelerle yüzüme bakmaya devam ettiğinde gözlerimi gözlerine dikmiştim.