boyun eğmek bu hayatta hep yenik düştüğüm şeydi. benim hayatımı yöneten hep başkası oluyordu. tıpkı çocukluğumda bir eşya gibi satıldığım gibi.
beni büyüten ailemi çok seviyordum ama gerçek aile sıcaklığının yerini doldurmuyordu ve bu his hep bana acı verdi.
gerçek ailemin bana vermediği sevgiyi onlar bana fazlasıyla vermeye çalışsada bir yanım hep eksik kalıyordu.
yine aynısı oluyordu bir kukla gibi ordan oraya sürükleniyordum kendi fikrimin düşüncemin duygularımın bir önemi yoktu.
ama benim içimde yinede umut vardı umudu bana veren babamdı beni burdan alacağını söylemişti ona güvenim sonsuzdu. Ama ben barana güvenmiyordum sinirlendiğinde ve sözü dinlenmediğinde acımasız birine dönüşüyordu.
beni İstanbuldanda böyle getirmişti eğer engel olmaya çalışmasaydım gözlerini bile kırpmadan ailemi öldürecekti.
her ne kadar onu istemediğimi söylesemde o ısrarla beni kendine mahkum ediyordu. O kadar bitkin düşmüştüm ki artık olacaklardan hiçbir şey umrumda değildi.
kaderime boyun eğmeyecektim ne olursa olsun bu yolun sonu ölüm bile olsa beni çocukken satan ailemin bana bedel gördüğü bu kadere boyun eğmeyecektim.
yatakta oturur pozisyonda sırtımı yatağın başlığına yaslamış boş bakışlar atıyordum odaya. Kapının çalmasıyla "gel." Dediğimde giren baranla şaşırmıştım genelde öküz gibi kapıyı çalmadan giren adam bugün kapıyı çalarak girmişti.
kaşlarım çatık bir şekilde ona bakarken kapıyı arkasından kapatıp bana doğru adımladı. Yanıma oturduğunda bir kaç adım yana kaymıştım.
bana bakıp elini ceketinin iç cebine attı ve bir şey çıkardı. gözlerim elinde dolanırken gördüğüm yüzükle kaşlarımı çattım ben o yüzüğü atmıştım nasıl bulmuştu ki küçücük yüzüğü.
gözlerim yüzüğe kilitli kalmışken elimi tutmasıyla irkildim. elimi nazikçe havaya kaldırıp yüzüğü sol elimin yüzük parmağına taktı.
"Bu içi boş halka sadece bir yüzükten ibaret değil senin sadece bana ait olduğunun göstergesi ve bu yüzden bu yüzük bu parmaktan bir daha asla çıkmayacak." dediğinde gözlerine bakıyordum elimi çektiğimde eli havada kaldı.
tek kelime etmeden bana bakmaya devam ettiğinde ben de ona bakıyordum ifadesiz bir şekilde.
"Hep böyle mi olacak.. bana ifadesiz veya nefretle mi bakacaksın hep." Dediğinde güldüm iki elimide yüzüme koyarak kahkaha attım sinirlerim bozulmuştu gülmemi zar zor durduğumda bana anlamsız bir şekilde bakan adama baktım.
"Ne bekliyorsun benden hiçbir şey olmamış gibi bu tutsak hayata mı alışmamı istiyorsun seni istemiyorum dememe rağmen beni tehdit ettin ailemi öldürmeye çalıştın ne bekliyorsun koynuna mı atlayayım teşekkür mu edeyim ne istiyorsun." Dedim sitemle. baran derin bir nefes alıp ayağa kalktı.
"Duş alıp aşağıya in." diyip gidecekken sinirle ayağa kalkıp kolundan tuttum.
"Yine kaçıyorsun işine gelmediğinde kaçıyorsun sende mutlu değilsin işte niye zora sokuyorsun bırak gideyim." Dediğimde yüzünü bana döndürdü.
"Gitmeyi kafandan atsan iyi olur hiçbir yere gidemezsin." Dedi yüzüme doğru nefesini verdiğinde işaret parmağını kaldırıp "bir daha sakın kaçmaya kalkma işleri daha fazla zora sokma babamlar bu sefer bir şey yapmadı ama başka sefere abinide karısınıda öldürürler sana bir şey yapmazlar ama başkaları ölür." Sinirle parmağını tutup ısırdım bağırdığında daha çok ısırdım.