✨ 4

5.4K 504 155
                                    


Keyiflice okuyun la

Yorumlarınızı bekliyorum

📍

"Hoşgeldiniz." Kadın güler yüzüyle evine gelenleri karşıladı, Füsun hanımın eve şöyle bir baktığını görse de umursamadı. Bu eve gelmeleri bile olanaksızdı. " Hoşbulduk."

Teker teker herkes içeriye geçerken Ramazan'ın ablası herkesi güler yüzüyle karşılıyordu. " Şey ben alayım onu." Kandemir içeriye girer girmez evin kızı mı olduğunu anlamadığı kızın talebiyle oğlanı daha göremeden ona baktı.

Neden karşılamada kapıda oğlan beklememişti anlamamıştı hiç. O evlendiğinden beri adetler mi değişmişti acaba?!.

Kandemir anlamasa bile elindeki çiçeği kıza verdi, bu süsüne de anlam verememişti. Genç kız, anne, baba, en sonda da Ramazan başı eğik halde ayakta bekliyordu. Genç adam herkese baş selamı verip Ramazan'ın önünde durdu. Herkes selamlaşmaya devam ediyordu.

"Başın niye eğik senin?" Onunla konuşan adamla şaşkınca başını kaldırdı oğlan, onunla ne şekilde konuşuyordu anlamadı. "Ağladın mı sen? Sebebi ne?" Kandemir'in kaşları çatıldı, ağlamasının nedeni kendisi değildi sanırsa.

"İğne battı..." başını aynı hızla eğmişti, ablası onlara dikkatlice bakıyordu. Dikkat çeken kişi ablası olmalıydı, o değil. Parmağını da masumca kaldırıp adamı gösterdi. "Bunun için mi ağladın?"

"Acıdı..." burnunun üzerinden yanaklarına uzanan kırmızılık yerini koruyordu. Kandemir çocuk diye geçirdi içinden, bunca acıya ağlamamıştı da iğne battı diye mi gözlerini kan çanağına çevirmişti yani.

Bir şey demeden içeriye geçti ve ardından gelen ailesinin eve yerleşmesini seyretti. Bu karar onun için de hiç kolay değildi, babası ise en doğrusunun bu olduğuna dair oğluna telkinler vermişti. Bunu herkes istiyordu.

Ramazan herkese baş sallamayla selam verip çabucak mutfağa geçti, ablasının arkasından geldiğini hissedebiliyordu. "Seninle ne konuştu? Neden konuştu?" Kız, kardeşinin kolunu tutup sıktı hafifçe.

"Ağladığımı söyledi de, öyle neden ağladın dedi." Konuşmak istemeyeceği kadar üzgündü, birazdan ablası ve sevdiği adam sözlenecekti. "Niye seninle konuştu ki?" Ramazan ablasından kolunu kurtarıp diğer tarafa döndü su içmek için.

"Bilmiyorum abla, evlenince sorarsın." Konuşmak istemeyeceğini belli eder şekilde tavırlıydı sesi. "Sen içeriye girme o zaman, hatta odana git görünme kimseye." Genç kız elindeki fırsatı kaçırmak istemiyordu ve en güzel gününü berbat etmek istemiyordu.

"Tamam, gidiyorum." Ramazan için bu akşamki en iyi gelişme buydu, istemiyordu zaten ortamda durup ablasının ve sevdiği adamın mutluluğunu seyretmeyi. Bu, uzaktan iki sevgilinin evlenmesine benzemiyordu.

Bu, Elzem'le olan evliliğini izlemeye benzemiyordu. Ablasının, aşık olduğu adamın hayatına girecek olması onun için ifade edilemez bir acıydı.

Başını eğerek odasına geçti oğlan, giderken de bir dilim kek almış tüm gün var olan açlığını biraz olsun yatıştırmayı ummuştu.

Diğer taraftan Kandemir gergindi, istediği oğlan veya kendisi için değildi. Tüm gerginliği bundan sonra olabilecek her şey içindi, karısına karşı hissettiği o ihanet duygusunaydı gerginliği. Bir türlü yakasını bırakmayan bu boğucu his ağzını kurutuyordu.

Yutkundu ve yanında oturan kız kardeşine döndü. "Nerede bu? Niye gelmiyor odaya?" Kandemir evlendikten sonra vazgeçmiş olmalıydı kendisinden, yoksa neden onu görmek için bile olsa gelmiyordu ki?!

"Ay abi kahve yapacak şimdi ne gelmesi? Sen de yaşlandın mı unuttun mu tüm adetleri anlamıyorum ki!" Kızın yüzüne gülümsemesi yayıldı, aile büyüklerinin muhabbet etmeye çalışması onun hiç dikkatini çekmiyordu.

"Ne bileyim kızım öyle olmaz mı?" Her şey resetlenmişti sanki beyninde. Ya da merak ediyordu oğlanın suratını." Sen oğlanı mı merak ediyorsun abicim? Deseydin ya bana mutfağa geçer getirirdim oğlanı sana. Ya da söylerim birazdan odaya sokarlar konuşun diye." Kandemir ofladı kardeşine.

"Sus kız ne alakası var? İnsan gibi sorduk gevşedin hemen." Kız kardeşinin alnına fiske vurdu. Kız geriye çekilerek inledi. "Abi çok kötüsün ya nasıl acıdı! Sizi malum gecede rahat bırakırsam insan değilim."

"Sen zaten sıçansın kızım, insan demek hakaret." Kardeşiyle dalga geçerken üzerindeki gerginliğini attı Kandemir, keyfi yerine gelmiş sayılırdı. Biraz daha uğraşacakken içeriye kahveleri taşıyan genç kız girdi.

Neşeli gülümsemesi herkesce garipsenmişti. Genç kız önce Basri ağaya ardından da Füsun hanıma kahve tepsisini uzattı. Füsun hanım bu durumun anormalliği karşısında ağzını açtı.

"Bu hanım kız neden dağıtıyor kahveyi?"

"Şey efendim adetimizdir ya bilirsiniz, evlenecek olan kız taşır kahveyi." Kadın hiç anlamıyordu bu zengin insanları, onların hizmetçileri mi vardı da onlar servis edecekti kahveyi. İsteyecekleri kız veriyordu işte kahveyi.

"Feride biz senin kızını ne yapalım Feride? Bize ne senin kızından Feride. Biz oğlunu istemek için geldik, haber etmedi mi size Nazen?" Feride şaşıp kalmıştı bu sözler karşısında. Genç kız ise dumur olmuş iki büklüm elinde tepsiyle kalakalmıştı.

"Haber etti etmesine de bize kız için dedi." Kadın ne diyeceğini bilemiyordu, Ramazan'ın babası ise boğazını temizledi, ona hiç fark etmezdi. Hangisi için para verilecekse hepsine tamamdı.

Adam parayı kendinden bile çok severdi.

"Kızım koş git çağır Ramazan'ı hayde, gelsin versin kahveleri." Onuru gururu kırılan genç kız ise son kez kendisine bakmayan, sadece ne kadar aptal bunlar diye geçiren Kandemir'e baktı. Ardından elleri titreyerek içeriye geçti, olanlara inanamıyordu.

Çabucak odaya geçti, kardeşinden nefret ediyordu. Bir şekilde en mutlu gününü mahvetmeyi başarmıştı. "Kalk!"

"Abla ne oldu?" Oğlan ağzı kekle dolu halde doğruldu yatağından, oysa yarın için planlarını gözden geçiriyordu. Sabah 5 gibi kalkıp kahvaltıya kadar arka bahçede serinlikte çapa yapacak, öğle sıcağında az uyuyacaktı. Akşam da tarladaki patatesi toplar çuvala koyup kilere kaldıracaktı kış için.

İçeride olan biteni kafasından silmek istiyordu ve kendini işe verebilirse başaracaktı. "Kalk, seni istemeye gelmişler. İstedikleri kişi ben değilim sensin."

Kızın ağlamaklı halde kurduğu cümleyle ağının kenarındaki kek kırıntısı oğlanın kucağına düştü. Midesinden yükselen his boğazına kadar gelmiş, yanaklarının burnuyla beraber kızartmıştı.

Damarlarındaki kan akışı ters düz olmuştu sanki,kalbinin sesi belki de ablasına dek ulaşabiliyordu. Derin bir nefes aldı.

"Abla valla mı? Dalga geçmiyon de mi benle?"

"Ne dalga geçecem, ne güzel bir aileye gidecektim. Ne yaptın ettin kendini kakaladın en sonunda oraya." Ramazan'ın tüm heyecanı yok oldu birden. Gözlerinin içine varan o mutluluk kapkara bir boşluk oldu.

"Ben bir şey yapmadım."

"Sen kim bilir o mezarlıkta neler yaptın."

📍

Bölüm nasıldı??

Kandemir elzeme öyle deli divane aşık değil, zaten ilerleyen bölümlerde her şeyi anlayacaksınız

Ramazan Celal kadar çok sevilecek♥️🌼

Sizi seviyorum ♥️🌼

Ölünün YasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin