✨ 12

5.2K 488 81
                                    

Keyiflice okuyun la

Yorumlarınızı bekliyorum

📍

Bir kaç dakika önce nikahın kıyılmasıyla her şey bitmişti işte, Kandemir aylardır uğraştığı şeye sonunda ulaşmıştı. İmam için hayatında gördüğü en garip en tuhaf nikahtı bu fakat laf edecek değildi.

Köklü bir aşirete laf söylenebilir miydi hiç!

"Mehir olarak ne istersin oğlum?" İmam Ramazan'a sordu merakla, çevresindeki herkes dikkatli bir şekilde bekliyordu. "Ne mehiri? Mehir falan yok, başlık parası verdik zaten." Füsun hanımın sert sesi odaya dolarken Kandemir sinirlenmemek için nefes aldı.

"Ben... Bir şey istemem." Başı önde bir parmağı diğer elini okşuyordu. Sakin olmak adına gözlerini kapatıp açtı anlık. "Fabrikadan benim payımdaki hisseden vereceğim, mehir olarak geçsin."

Kandemir'in konuşmasıyla odadaki herkes gerildi, muhtemelen imam gider gitmez Füsun hanım ve Kandemir'in babası Hurşit bey kavga edeceklerdi adamla. Sadece çocuk yapacak biri için hisse de neydi öyle?!

İmam başını salladı ve onayladı, mehir yerine getirilecekti.

Herkes bir kaç dakika içinde toparlanıp çıktılar odadan, Zeran ve kuzeninin karısı imamı ugurlarken avluya geçtiler. Bir saate kadar Kandemir de Ramazan'ı alır giderdi bağ evine.

Oğlana şöyle bir baktı merakla, Ramazan sessizce bekliyordu. Gergin olduğu ellerinin hareketlerinden anlaşılıyordu, ellerini tutmamak için kendi tırnaklarını baldırına geçirdi.

Sabırsızca ofladı.

"Ramazan benim odaya geç eşyaları kontrol et, eksik olursa bozuşuruz." Sesini sert, öfkeli tutmaya çalıştı. Oğlanın dudaklarını büzerek mutsuz mutsuz ayağa kalkıp odaya çıkmasını seyrederken annesinin bir miktar memnun bakışını da gördü.

Oğlana insan muamelesi yapsın istemiyordu kadın.

"Oğlum! Sen ne yaptığının farkında mısın? Ne demek hisse? O kim ki ona hisse verebiliyorsun?" Hurşit bey tesbihini çeviriyor, olaylara sadece uzaktan bakıyordu. Karısı farkında değildi fakat Hurşit bey anlamayacak kadar aptal da değildi. Bunca birikimi, işi büyütmek kolay olmamış hepsini zekasıyla alt etmişti.

"Doğumdan sonra eve alırlar mı zannediyorsun onu? Bir yer tutup yaşayacak kadar mal veriyorum sadece. Hem çocuğumu doğuracak, sokağa atabilir miyim?" Bir kaç ay içinde hisselerin hepsini oğlanın üzerine geçirince yaşayacaklardı büyük şoku.

"At! Sanki onun canının kıymeti mi var bizim için!" Çıldıracaktı kadın, öyle ki sinirle içtiği suyu üzerine dökmüştü. "Anne saçmalıyorsun artık, ne demek sokağa atmak? Babam seni sokağa atsaydı iyi miydi? Sen de bu eve sadece çocuk için gelmedin mi?" Zeran annesine daha fazla fırsat vermeyecekti.

Babası annesini ilk çocuktan sonra sevmiş, bırakmamıştı fakat aynı şey başına gelmesine rağmen Ramazan'a tam tersini yapmak istiyordu. "O farklı bu farklı, ben oğlan mıyım? Onunla beni aynı kefede tutamazsın." Genç kız ağzını açmışken Hurşit bey konuştu.

"Kızım, yeter. Sen de sus Füsun, mehir verilecek. Bir fabrikadan hisse bizi batırmaz." Kimse daha da ağzını açmazken Kandemir her şeyi ufaktan çözmeye başlayan babasıyla bakıştı. Adam gözlerini kapatıp açtı ve başını salladı, bir nevi onay almıştı babasından.

"Hala gelmedi, şunu kontrol edeyim ben." Seri bir şekilde ayağa kalkıp hızlıca odaya çıktı Kandemir, odasına aynı hızla girerken oğlanın koltukta başı eğik halde oturduğunu gördü. " Güzelim? Niye başını eğdin sen?"

"Ben kusur mu işledim? Niye bağırdın bana?" Üzülmüştü, evin hizmetlileri herkese bu dedikoduları anlatacaktı muhtemelen. Ablası da duyacaktı ve kim bilir neler düşüncekti.

"Yavrum... Dedim ya gülüm sana rol yapacağız, oyun edeceğiz. Sen bu eve çocuk doğurmak için gelmiş gibi olacaksın, ben de sana kötü davranmış gibi davranacağım. Diğer türlü seni de beni de rahat bırakmazlar." Oğlan üzgünce dudak büktü. "Bana hep böyle kötü mü davranacaksın peki?"

Kandemir gülümsedi, koltuğa ilerleyip oğlanı kucaklayarak oturdu yerine. "İki ay, hadi en fazla üç ay böyle devam edecek. Sonrasında da bu evden gideceğiz, beraber yaşayacağız. Sadece ikimiz.." Oğlan yaklaşık 10 dakikadır üzgünce oturuyordu, insan sevildiğini bilince nasıl da her harekette yıkılıyordu ama.

Ramazan bunu ilk kez tadıyordu.

"Sen öyle davranınca... Ben kötü hissettim. Normalde yaşamam böyle şeyler, beklentiye girmem hiç ama sen günlerdir bana çok iyi davranınca ben de değerliyim de artık nikah olunca değersizleştim sandım." Korkularından bahsederken ki yüz ifadesi bile beni bırakırsan ben ölürüm niteliği taşıyordu.

"Ramazan... Güzelim bir daha öyle şeyler düşünme. Ben şuan buna mecburum ama söz veriyorum tüm bu saçmalıklar bitince herkese karşı seni ne kadar sevdiğimi haykıracağım, her şeyden çok seveceğim. En kıymetlim sen olacaksın, çocuk bile umrumda değil sadece sen olacaksın hayatım."

Sıcak ve rahat kucakta kıpırdanıp başını adamın göğsüne gömdü.

"Tamam... Ben beklerim ki hep seni, hatta odalarımızı ayırsak da olur. Hem sen de oyun ederken zorlanmazsın. Ben seni hep beklerim, gocunmam ki hiç!" Kandemir gülümseyerek oğlanın saçlarından öptü, açılan belini okşadı. Kucağına ne çok yakışmıştı öyle.

"Sensiz uyuyabilir miyim ben sence? Sen bana eziyet mi etmek istiyorsun? Çok eziyet etmek istiyorsan beni kendinden mahrum etmeden yapabilirsin bence bunu, değil mi canım kocam?" Bir erkekle evlenmesini geçin birine kocam diyeceğini asla düşünmemişti.

"Ay! Şey kocam demesen... Çok komik oldu da." Ramazan kalın sesten çıkan kocam lafına gülmemek için dudağını ısırdı." Hem ben sana nasıl eziyet ederim ki? Kıyamam ben hiç."

"Yavrum ne diyeyim ben sana? Kocam değil misin hem? Ayrıca şuan yüzünü benden esirgeyerek zaten bana eziyet ediyorsun." Oğlanın nefesleri heyecanla sıklaşmış, göğüs kafesini inip kalktıkça Kandemir'in gülümsemesi büyümüştü.

"Utandırıyon beni..."

"Yüzünü kaldır da dünyadaki cenneti göreyim..."

📍

Bölüm nasıldı?

Ay bağ evine gidek de Kandemir gece gündüz sevsin iltifat etsin bebişimize

Sizi seviyorum ♥️🌼

Ölünün YasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin