Aynı gökyüzü altında farklı duygularla otururken ikisi de yoruldukları için bir anlığına dinlenmek adına birbirlerine yaslanmıştı.
Utku'nun daha önce ölümün acısını tattığı bir deneyimi yoktu fakat birinci elden biliyordu, kanından birisinin kendisi için ölü olmasını.
Ailesinden birisini hep yalancı ve aldatan birisi olarak hatırlayıp içinin daha hızlı soğuması mı daha iyiydi, yoksa sıcaklığı ile sürekli yokluğunu arattıran birisi mi? İkisinde de mutlaka, insan bir yolunu bulup hayatına devam ediyordu, aynı nefes almak gibi.
Bugün aldığı nefes yaşadığı kasveti hatırlatınca, zihnine eski anılar tekrar akın etmişti. Talya'ya ailesini anlattığında durumunu tekrardan dile getirmek, duygularını da bununla beraber gün yüzüne çıkarmıştı.
Zor zamanlarıydı, fakat üstesinden geldiğinde hiç olmadığı kadar benliğini elinde tuttuğunu hissetmişti. Ne yapacağını, nereye gideceğini ve motivasyonunun kaynağını bulmuştu. Kalbinin bir yanı elbet boşalmıştı fakat hayatın bir tokadını yemiş gibi iki bacaklarının üstesinde nasıl duracağını öğrenmişti.
Ailesinin boşanması, mahkeme kararının yaptığı bir dakikalık konuşmasıyla tamamlanmış, ardından bir ömrünü etkileyecek kudreti eline geçirmişti. Erkek olunca kolaydı, sadece boşanmış ve şans da varsa nafaka ödeyen birisi olunurdu fakat kadın olunca durum daha da kötüydü. Karşı tarafın yaptığı yanlışlar daha derin olsa bile, o kadar özgürce hareket edilemiyordu ve edilse bile çevreden kötü kadın muamelesi görülüyordu.
Bütün bunların hepsi Utku'nun gözü önünde yaşanırken annesi için yapabileceği en iyi şeyi, iyi bir evlat olup onu gururlandırmayı istemişti. Başarmıştı da bunu, sıkı çalışmalarının karşılık alıp üniversiteye yerleştiğinde.
Buna rağmen insanların üzerindeki bakışlarının etkisini değiştireceğini sanmıştı, ne kadar yanıldığını bilmeden. Annesinin boşanmış olmasına rağmen Utku'nun hukuk kazandığını duydunuz mu, zavallı çocuk. Çevresinden bu tip sözleri duyarken, ''rağmen'' kelimesinden nefret etmeye başlamıştı. Durumunu oldukça normalleştirmeye çalışıp, hayatına devam etmeye çalışırken, insanların bir şeye acıma ihtiyacını karşılıyor olmaktan nefret ediyordu. Bir noktadan sonra insanların bunu iyi niyetle söyleyip söylemediği arasındaki farkı anlamış ve kulak asmamaya çalışmıştı.
Talya'ya karşı en çok bu konuda hayranlık duyuyordu, insanların dediklerini önemsemeyip sadece kendi yolunda yürüyordu. Dünya sanki bir dans pisti ve çevresi bir melodi gibi özgürce dans edişini seviyordu. Her özgürlük çoğunlukla diğer insanlardan farklı olmak ve yalnız olmayı beraberinde getirse de, bu yolda onunla beraber yürüyüp Talya'yı yalnız bırakmayışını, aslında daha da çok seviyordu. Kalpleri beraberken gözlerindeki kıvılcım, daha da körüklenmiş gibi dev bir yıldızın canlılığını taşıyordu.
El ele tutuşup karanlığın içerisinde kaybolurlarken Utku, özgürlüğün tadından almıştı ki bu tat, daha da fazlasını istemesine yol açmıştı. Bunca zamandır derslerine yoğunlaşmış ve hatta diğer kişilere karşı kayıtsız kalmışken bile, aldığı tadın peşinden gitmesini sağlayan kişi Talya olmuştu.
Dersleri elbette önemliydi hala, fakat hayatta yakalaması gereken ''o'' anlar da vardı. Bir daha tekrar etmesi mümkün olmayan, anında yaşaması gereken ve akışına bırakması gereken o anlar.
Bu yüzden bugün cenaze için Talya'nın yanında kalıp, derslerine girmemiş ve oturduğu banktayken gökyüzüne bakarak düşünceleri arasında yolculuğa çıkmıştı. Yaptığı şey belki meditasyon değildi, fakat hiçbir şey yapmadan oturarak beklemek, düşüncelerinin karmaşıklığını söndürüp dinginleştirmişti kendisini. Yorucu bir işe rağmen iş sonunda hissettiği tatlı bir yorgunluk vardı üzerinde, çünkü uğruna beklediği kişi Talya'ydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECE ŞİFTİ
RomanceHerkesin uzak durmaya çalıştığı Talya'nın oda arkadaşı olmak zorunda kalan Utku, Talya'nın geceleri sık sık yurttan ayrılması yüzünden bir gün onu takip etmeye karar verir ve takibinin sonucunda Talya'nın striptiz yaptığını öğrenir. Peki ya araların...