Bölüm 40

63 7 0
                                    

Haritada nerede olduklarını sorsalar eliyle bile gösteremeyeceği bir mağazanın kabininde üstünü değiştirmek üzereydi Utku. Üstündeki takım elbiseyi çıkarırken sadece bir kabinde olmasına rağmen bir kraliyet sarayının içerisinde gibi hissediyordu.

Aklına Talya'nın kendisi için seçtiği kraliyet mavisi rengini hatırlayınca, ihtiyari bir gülümseme kondurdu. Şıklık konusunda hiçbir şakası yoktu, bunu tüm gayretiyle gösteriyordu.

Elindeki kıyafetleri güzelce katlayıp yerine yerleştirirken özenli bir şekilde yapmaya dikkat etti. Kıyafete herhangi bir zarar geleceğinden değildi, fakat kendisi için özenle seçilen bu kıyafete aynı özeni o da göstermek istiyordu.

Talya kadar kıyafetlerinden dilinden anlamıyordu fakat en azından Talya'yı anlayabiliyordu. Onun için en azından denemeye çalışabilirdi.

Kabinde yalnız başınayken özellikle fiyatına bakmak için kıyafetin etiketine bakmaya çalıştı. Fakat ne etiket bulabildi ne de ona benzer bir şey. Giydiği takımın bedeni bile yazmıyordu iç kısmında. Sadece logo gibi Maurice's Hall yazan altın yazının haricinde bir şey yoktu. O kadar kaliteli dikilmişti ki, bu etiketin bir taklidinin yapılması imkansızdı. Etiketindeki küçük yazıya rağmen kendini belli eden altınsı parlaklığı, sanki orada gerçek bir altın varmış hissiyatındaydı.

Alacağı kıyafetlerin fiyatının şüphesiz boyunu aşacağını da biliyordu. Mağazaya adımını atar atmaz zihninin bir köşesinde çoktan birçok çözüm üretmeye başlamıştı. Talya kadar lüks mağazalardan alışverişe gerek duymadığı için parasını fazla harcadığı söylenemezdi. Hazırda duran paraları bu takım elbiseyi almaya yetmezdi.

Kasaya gittiğinde nakit yapıp yapılamayacağını mutlaka sormalıydı, biraz utanç verici bir soru olabilirdi bu yer için. Yine de elindeki seçenekler sınırlıydı, aralarından en iyisini değerlendirecekti.

Rahat kıyafetlerini giymeye başladığında bütün bu düşündüklerinin yanı sıra kendini heyecanlandıran bir başka düşünce daha vardı. Birazdan Nyks'e gittiğinde Talya'nın yeni halini göreceği hayali.

Gömleğinin düğmelerini yukarıdan aşağıya doğru iliklerken bakışları dalgındı. Tek bir noktaya bakarak düşünüyordu, neler olabileceği konusunda. İsteğini dile getirdiğinde kalbi neredeyse ağzından çıkmak üzereydi, aynı şu an hayalini tekrar düşünürken olduğu gibi.

Gömleğinin yakasını düzeltirken eli çıplak boynuna değdi. Kalbi bir yana, dokunduğu yer o kadar sıcaktı ki Talya'ya yakınken hissettiği sıcaklık hala yerini boşa bırakmamıştı.

Onun cüretkar birisi olduğunu bildiği için bu isteğini kabul edeceğini tahmin etmişti. Konu meydan okuma olduğunda, ağzından çıkan her bir kelimeyi her zaman gerçekleştirecek kadar heyecanlı olurdu.

Yüzüne renk getiren bu canlılığını her gördüğünde ona daha fazlası için meydan okumak istiyordu. Kazanmak isteyen bir savaşçı gibi değil, kendisini mağlup ederken bile hoşuna giden bir yenilgi gibi. Talya'nın dudaklarını zevkle kıvırdığı her seferi, parmaklar uçlarını melodik bir şekilde zemine vururken çıkardığı o minik mırıltıyı seviyordu. Ağzından tek kelime çıkmasa bile bütün duygularını belli eden beden dilini tanıyacak kadar aşinaydı ona.

Ayakkabılarını ayağına geçirdikten sonra neredeyse çıkmaya hazırdı. Bir eline astığı takım elbiseyi ve ayakkabıları alarak kapıyı açtığında, etrafta yavaşça yürüyen Talya'yla karşılaştı.

Takım elbiseyi denediği zaman aynaya bakan dalgın görüntüsünün aksine, bu sefer yerinde duramıyormuş gibi ayaklarının götürdüğü yere gidiyordu. Ses çıkarmadan onu izlemeye devam etti, eliyle tuttuğu kapı kapanıp ses çıkarana dek.

GECE ŞİFTİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin