onuncu bölüm, onu haketmemek

198 20 9
                                    

Boktan hayatının belki de son demlerini yaşayan Boo Seungkwan barın arkasında öylece bayıldığında tüm hayatını garsonun kolları arasına bırakmıştı. Ölüm korkusu üzerinde olmamıştı zira bir kere tattıktan sonra artık o kadar korkutucu gelmiyordu.

Seungkwan zaten ölmesi gerekiyormuş da uzatmaları oynuyormuş gibi hissediyordu. Ayrıca ölmezse başında belirecek Dohyun belasından da deli gibi korkuyordu. Onu karşısına almak istememişti hatta onu bir daha göreceği aklının ucundan dahi geçmemişti. Onunla karşılaşmanın bile kendisi için ürkütücüydü.

Nihayetinde uyanmak ile uyanmamak arasında bir yerlerde tamamen kaderini kabullenen fahişe gözlerini açtığında kendini daha önce bir iki defa daha geldiği Hao'nun yerindeydi.

Üzerinde dehşet verici bir ağırlık ve karnında derin bir sızı hissediyordu. Yerinden kalkamaya yeltenmeden önce etrafına bakındı. Tek başına değildi. Uzandığı yerin ilerisinde doktor masasının yanındaki sandalyeye oturmuş aletlerini temizliyordu.

"Günaydın uyuyan güzellik."

Fahişe daha rahat görebilmek için dirseklerinden destek alıp yükselmek istedi ancak bu sadece derin bir acıya sebep oldu.

"Ağır ol, yaranı kapatalı daha çok olmadı."

Oturduğu sandalyeden kalkıp başına geldi ve rahatça oturabilmesi için yardımcı oldu. Seungkwan sırtına konan sert yastık ile oturmayı başarsa da acıdan birkaç saniye nefesini tutması gerekti.

"Morfinin etkisi çoktan bittiği için canın çok yanıyordur."

Fahişe, sızısı birazcık azaldığında ancak rahat bir nefes alabildi. Doktorun durumundan zevk alan gülüşünü aldırış etmedi. Son gördüğü kişi aklına geldi.

"Vernon nerede?"

Doktor onu düzelttikten sonra sandalyesine geri oturdu.

"Seni dikerken kafamda çok ses yaptıkları için hepsini dışarıya attım."

Çoğul konuşmasına takılı kaldı.

"Onları çağırmamı ister misin?"

Alt şehrin hem en insafsız hem de en nazik insanı olarak böyle nazikçe sormasını yadırgamıyordu. İnsan bedeni ve fiziki acıya karşı hiçbir acıması veya nezaketi yoktu ancak iş iletişime geldiğinde dört dörtlük olmasa da iyiydi işte.

Sorusunun cevabını beklemedi. Oturduğu sandalyeden tekrar ayaklandı ve odanın kapısını açtı. İçeriye garson, serseri ve sevgilisi daldı. Garsondan sonrasını hatırlamadığı için serseri ve sevgilisi olaya ne zaman dahil olmuşlardı hiçbir fikri yoktu. Serseri bir anda konuya atladı.

"Kim olduğunu gördün mü?"

Seungkwan o anı tekrar düşündü kafasında. Yüzünü rahat rahat görmüştü ancak kim olduğuna dair hiçbir fikri yoktu.

"Tanımıyorum."

Giyinişinin çok düzgün olduğunu hatırlıyordu. Üstten olduğunu bariz bir şekilde anlaşılıyordu ki mesajını açıkça vermişti. Bir anda içeri bir sliuet daldı.

"Benim fahişeme ne oldu!"

Jun seri adımlarla başına geldiğinde şaşkındı. Seungkwan bunun için erken olduğunu düşünerek derin bir soluk çekti. Onu görmesiyle tetiklenen serseri ve garson homurdandı. Kıyamet kopacaksa işte tam zamanıydı.

"Kim yaptı sana bunu?"

Seungkwan patronunun sorusuna ne kıvıracağını düşünürken Vernon araya girdi.

Alt Şehir Serisi | SeventeenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin