on yedinci bölüm, sonunu düşünen kahraman olamaz

180 28 1
                                    

Kim Mingyu göğsünden yediği saçma ile bir duvar dibinde bilincini kaybettiğinde başta kurtulabileceğine ihtimal vermedi. Orada öylece gebereceğini ya da bekçilerin onu bulup bizzat geberteceğini düşündü.

Lakin şu sıralar yaver giden şansı bir kez daha onu güldürür gibi yüzüne gülümsediğinde ona sırıtan kişi kesinlikle tüccar Joshua idi. Onunla pazarlığa oturamadan kendini yitirdiğinde en azından kurtulmak için bir şansı olabileceğini düşündü. Düşündüğü gibi de oldu aslında.

Göğsünde yarasıyla üst şehirde öylece bilincini kaybetmesine rağmen alt şehirde hem de oldukça tanıdık kaçak doktorun kucağında gözlerini açtığında bir anlık dürtüyle ayaklanarak uyandı. Minghao bunu tahmin etmiş gibi omzundan tutup yavaşlattığında Mingyu sancı saplanan omzuyla oturur bir pozisyondaydı.

"Acele etme serseri, yaran daha çok taze."

Mingyu br elini sızlayan yarasına koyup etrafa bakındığında önce güvende olduğu için sakinledi. Hao onun sakinleşmesiyle rahat bırakıp ayaklandı.

"Neredeyse öteki tarafa göçüyordun. Götünü zor kurtardım."

Üst şehirde gözlerini kapattığından beri oldukça çok şeyi kaçıran Mingyu konuya en baştan girişti.

"Buraya nasıl geldim?"

Minghao bir yandan onun yarasını kontrol edip bir yandan alaylı bir bakış attı.

"Tüccar getirdi seni, çok da selam söyledi. Borcunu tez vakitte ödesin dedi."

Mingyu gördüğü kişinin hayal olmadığına da kanaat getirince rahat bir nefes aldı. Serseri alt şehire dönmeyi başaracak kadar iyi kötü bir şeyler yolunda gitmişti ancak sandığından daha da borçlanmıştı. Minghao'ya ve tüccara götünü satsana ancak onlara karşı borcunu öderdi.

"Götümü satsam ancak sesiniz kesilir."

Minghao işini bitirip elinde eski sargı bezini kenardaki çöpe attı.

"Bu sefer benden olsun."

Mingyu şaşkınca baktı. Onun durduk yere iyilik yapacağını hiç sanmıyordu.

"Geberdim dimi. Taşak geçiyorsun."

Çakma doktor bu haline gülüp kullandığı tüm malzemeleri toplamaya devam etti.

"Son seferinde beklediğimden çok daha fazla ve işe yarar eşya getirmişsin. Götünü getirdiklerin sayesinde kurtardım."

Mingyu son sefer getirdiği eşyalar için üst şehirde bir depoda saatlerce tıkılı kaldığını düşünürse o boktan günlerin bir gün işine yaracağını tahmin etmezdi. Biraz olsun borcu silindiği için gıkını çıkarmadı.

Kendisini kurtarmanın rahatlığıyla tüm paniği geçtiğinde aklına diğer bir taraf geldi. Wonwoo neredeydi ne ne haldeydi hiçbir fikri yoktu. Ayrılışları baya boktan olduğu için bir an önce onu bulması gerekiyormuş gibi hissetti. Yeni sargısıyla birlikte oturduğu yerden ayaklandı.

"Kendini fazla zorlarsan gözünü yine burada açarsın."

Onun gitmesine engel olmak yerine basitçe uyaran Minghao'ya baktı.

"Ne zaman getirdi tüccar beni?"

Minghao ona dayanabilmesi için getirdiği ağrı kesici kutularından bir tanesini fırlattı.

"Dün gece geldin. Güçlüdür. Çok sık alırsan uyuşturucudan farkı kalmaz. "

Mingyu kendisine fırlatılan kutuyu havada kaptı. Daha önce de defalarca ilaçsız acılara katlanması gerekmişti. Bunun da çok zor olacağını düşünmedi. Cebine attığı ilaç ile Minghao'nun mekanından çıktığında göğsünde kanlı üst şehirlinin ceketiyle yürümeye başladı.

Alt Şehir Serisi | SeventeenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin