BİRİNCİ SEZON, alt şehir serserisi

505 54 32
                                    

Kim Mingyu kendini bildi bileli pis bir bataklığın içinde yaşamıştı. Daha doğrusu bu bataklıkta doğmuş, burada büyümüş ve burada yaşamaya devam ediyordu. Bu bataklığa ise Alrt Şehir diyorlardı.

Alt Şehir her türlü suçun minimum düzeyde burada yaşayanlarım kafasına göre adaletlendirdiği bir yerdeydi. Kanalizasyondan hallice insanların en karanlık taraflarının yaşamalarını sağladıkları yerdi. Böyle bir şey için bir gün var olmak ile bir gün tamamen ölmüş olmak aynı şeydi.

Bu şehirdeki insanların en gereksinimleri su, yemek veya barınmak değildi. Burada herkes nefes alabildiği, yaşayabildiği her ana bakardı. Üst Şehir buraya kanalizasyon derdi. Çünkü onların tam altında onların artıklarıyla yaşan iktidarın olmadığı, suç ile işleyen bir şehirdi.

Üst Şehir ise buranın tam tersiydi. Herkesin çok varlıklı olduğu, herkesin sürekli güneşi gördüğü katı kuralları ve sıkı bir din inancı olan bir yerdi. Üst Şehir de suç işlenemezdi. Alt Şehir de ise suç işlemeden yaşanamazdı. Üstte Şansöyle denen bir yönetici vardı. Altta ise karmaşa denen bir hakimiyet sürüyordu.

Mingyu böyle pis bir şehirde doğmuştu. Tüm zorluklara rağmen büyümeyi başaracak kadar şanslı biriydi. Şimdi ise geçimini ailesinden miras kalan bir şekilde serserilik yaparak geçirirdi. Alt Şehrin Serserileri bir zamanlar çok meşhurdu. Onlar parayla her şeyi yapabilecek potansiyelde insanlardı. Bu şehirde doğar ve bu şehri ve insanını en iyi onlar bilirlerdi. Yine de o kadar belaya bulaşan Serserilerin uzun süre yaşamaları mümkün dahi değildi.

Mingyu da şu an yaşadığı zamanda tek tük kalan Serserilerden biriydi. Bu bok çukurunda yaşamayı sevecek kadar tuhaf bir karakteri vardı. Belki de böyle büyütüldüğü için böyle hissediyordu. Bir ihtimal defalarca bir şeyler çalmak için Üst Şehir'e gidip oranın özgürlük anlayaşını beğenmediği içindi.

Ne olursa olsun o Alt Şehir Serserisi olmak için biçilmiş kaftandı.

Yine de Mingyu'yu diğerlerinden ayıran bir özelliği vardı. Şimdiye kadar bu kadar uzun süre yaşamasını sağlayan şeylerden biriydi bu. O ondan istenilen her şeyi kabul etmez, tehlikesine göre seçerdi. Şu an yaptığı görevi de tam olarak buydu.

Alt Şehir içinde istediği gibi yaşabilmek için Mingyu elindeki son karatlarını da harcadığı için eline gelen bu görevi kabul etmişti. Üst Şehir'e defalarca gizlice çıkıp bir şeyler çalmasından dolayı bir sıkıntı olacağını düşünmemişti.

Üst Şehir sokaklarında gezerken aklından görevi geçmesi gerekirken rahat bir tavırla etrafını izleyip bu şehrin ne kadar yapmacık ve sahte olduğunu düşünmeden edemiyordu. Herkesin belli resmi kıyafetleri vardı ve herkes çok acelesi varmış gibi bir o yana bir bu yana yürüyorlardı.

Üst Şehir sokaklarında gürültü veya kargaşaya sebep olacak her türlü şey yasaktı. Halkın huzurunu kaçıracak hiçbir şey yapılamazdı. Bu hataya sebep olan kişiler ise ağır cezalandırılırdı. Mingyu bu bomboş sokaklara dayanamıyordu bile.

Birkaç karat kazanabilmek için geldiğinivtekrar hatırladığında sokaklarda boş boş gezinmeyi bırakıp gireceği eve baktı. Buradaki evlerin hepsi aynı tip ve aynı düzendeydi. Mingyu kıyafetleriyle bile dikkat çektiğini biliyordu ancak Ahlak Bekçileri ortalıkta olmadığı sürece işini sorunsuz halledebileceğini bilecek kadar çok girmişti bu şehre.

Tam dört karat için Üst Şehir'e gelip birkaç mekanik parça çalacaktı. Kendisi için kabul edilebilir düzeyde bir görev değildi zira bu şehrin güvenliği çok sıkıydı. Sadece Mingyu nerede nasıl davranmasını bilecek kadar zekiydi.

Gri dümdüz eve baktığında ellerini sıvazladı ve etrafına bakındı. Şehirde sıkı bir güvenlik söz konusu olduğundan ve bu şehrin vatandaşlarını için hırsızlık çok büyük bir suç olduğundan kimse evlerine güvenlik taktıracak kadar endişeli değildi.

Alt Şehir Serisi | SeventeenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin